ambivalence - English Turkish Sentences
English Turkish
ambivalence kararsızlık n.
  • This ambivalence is manifesting itself in openness to the outside world and growing uncommunicativeness at home.
  • Bu kararsızlık kendini dış dünyaya açıklık ve içeride artan iletişimsizlik olarak gösteriyor.
  • Equally importantly, there should be no ambivalence about this evil.
  • Eşit derecede önemli olarak, bu kötülük konusunda hiçbir kararsızlık olmamalıdır.
  • How to deal with the ambivalence of Moscow's policy?
  • Moskova'nın politikasındaki kararsızlıkla nasıl başa çıkılır?
Show More (1)
ambivalence tereddüt n.
  • Nothing is clear because of Jen's ambivalence towards the project.
  • Jen'in projeye ilişkin tereddütleri nedeniyle hiçbir şey net değil.
Show More (-2)