ani - English Turkish Sentences
English Turkish
sudden ani adj.
  • There has been no sudden calamitous increase in imports.
  • İthalatta ani ve felaket boyutunda bir artış yaşanmamıştır.
  • The second important issue is that we are seeing sudden epidemics of new diseases.
  • İkinci önemli konu ise yeni hastalıkların ani salgınlarına tanık olmamızdır.
  • Sudden, mass arrests of critics of his regime are followed by quick show trials.
  • Rejimi eleştirenlere yönelik ani ve kitlesel tutuklamaları hızlı göstermelik yargılamalar takip ediyor.
Show More (50)
abrupt ani adj.
  • The abrupt change of direction by the US might well be viewed with a degree of cynicism.
  • ABD'nin ani yön değişikliği bir dereceye kadar sinizmle karşılanabilir.
  • The fourth demand would then have to be to avoid abrupt changeovers between programming periods in future.
  • Bu durumda dördüncü talep, gelecekte programlama dönemleri arasında ani geçişlerden kaçınmak olacaktır.
  • That was abrupt.
  • Bu ani oldu.
Show More (9)
immediate ani adj.
  • So for example, we can agree with paragraph 12, that immediate and general detention should be avoided.
  • Örneğin, 12. paragrafta yer alan ani ve genel tutuklamalardan kaçınılması gerektiği görüşüne katılabiliriz.
  • The European response has for once been fast and immediate in the case of this Parliament.
  • Bu Parlamento söz konusu olduğunda Avrupa'nın tepkisi bir kez olsun hızlı ve ani olmuştur.
  • There was no immediate panic.
  • Ani bir panik yoktu.
Show More (3)
suddenly ani adv.
  • Is there any reason for him to resign so suddenly?
  • Bu kadar ani istifa etmesinin bir nedeni var mı?
  • It all happened so suddenly.
  • Her şey çok ani oldu.
  • The story ended very suddenly.
  • Hikaye çok ani sona erdi.
Show More (2)
instantaneous ani adj.
  • At least he had an instantaneous death.
  • En azından ani bir ölüm yaşadı.
  • His death was instantaneous.
  • Ölümü aniydi.
  • His death was instantaneous.
  • Onun ölümü aniydi.
Show More (0)
instant ani adj.
  • In other cases, it will be loud, instant and clear.
  • Diğer durumlarda bu ses yüksek, ani ve net olacaktır.
Show More (-2)
snap ani adj.
  • I made a snap judgment.
  • Ani bir karar verdim.
Show More (-2)
flash ani adj.
  • Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
  • Sağanak yağmurun tetiklediği ani sellerde düzinelerce insan öldü.
Show More (-2)