|
- This is not a poor apology, this is increasingly the real thing in international relations.
- Bu kötü bir özür değil, bu uluslararası ilişkilerde giderek daha gerçek bir şey haline geliyor.
- Rapporteur, I owe you an apology.
- Sayın Raportör, size bir özür borçluyum.
- This is not a poor apology, this is increasingly the real thing in international relations.
- Bu kötü bir özür değil, uluslararası ilişkilerde giderek artan bir gerçek.
- Mr Khanbhai sends his sincere apologies for not being here to present his report.
- Bay Khanbhai raporunu sunmak üzere burada bulunamadığı için en içten özürlerini iletiyor.
- Please accept my apologies, for I am not all that familiar yet with the procedures.
- Lütfen özürlerimi kabul edin, çünkü prosedürlere henüz o kadar aşina değilim.
- Before I start, I should like to pass on the President's apologies for his absence.
- Başlamadan önce, Başkan'ın yokluğu nedeniyle özürlerini iletmek isterim.
- I owe you an apology, too.
- Benim de sana bir özür borcum var.
- Please accept my apologies.
- Lütfen özürlerimi kabul edin.
- Tom, I owe you an apology.
- Tom, sana bir özür borçluyum.
- Tom certainly owes Mary an apology.
- Tom kesinlikle Mary'ye bir özür borçlu.
- Tom owes Mary an apology.
- Tom Mary'ye bir özür borçludur.
- Tom demanded an apology.
- Tom bir özür talep etti.
- They offered their sincere apologies.
- Onlar içten özürlerini sundu.
- I may owe you an apology.
- Sana bir özür borçlu olabilirim.
- I believe I owe you an apology.
- Sana bir özür borçlu olduğuma inanıyorum.
- You owe him an apology.
- Ona bir özür borçlusun.
- You don't have to wait for an apology in order to forgive.
- Bağışlamak için özür beklemene gerek yok.
- I owe you an apology, too.
- Ben de sana bir özür borçluyum.
- Look, I owe you an apology.
- Bak, sana bir özür borçluyum.
- It's too late for apologies.
- Özür için çok geç.
- We owe you an apology.
- Size bir özür borçluyuz.
- Just an apology isn't enough.
- Sadece bir özür yeterli değildir.
- Why does that require an apology?
- Bu neden bir özür gerektiriyor?
- You owe me an apology.
- Bana bir özür borçlusun.
- I think we owe Tom an apology.
- Sanırım Tom'a bir özür borçluyuz.
- I owe you an apology.
- Sana bir özür borçluyum.
- You don't have to wait for an apology in order to forgive.
- Affetmek için bir özür beklemek zorunda değilsiniz.
- Please accept our heartfelt apologies.
- Lütfen yürekten özürlerimizi kabul edin.
- Please extend my apologies to Tom.
- Lütfen Tom'a özürlerimi ilet.
- They offered their sincere apologies.
- İçten özürlerini sundular.
- You owe her a big apology.
- Ona büyük bir özür borçlusun.
- I accept your apologies.
- Özürlerini kabul ediyorum.
- Sami thanked Layla for her apology.
- Sami, Leyla'ya özürü için teşekkür etti.
- I owe a lot of people an apology.
- Birçok kişiye bir özür borçluyum.
- I think we owe Tom an apology.
- Bence Tom'a bir özür borçluyuz.
- He made an apology.
- Özürlerini sundu.
- I wanted an apology.
- Bir özür istedim.
- I want an apology.
- Ben bir özür istiyorum.
- I want more than an apology.
- Bir özürden fazlasını istiyorum.
- I think I owe you an apology.
- Sanırım sana bir özür borçluyum.
- Tom didn't accept my apologies.
- Tom özürlerimi kabul etmedi.
- I'm afraid I owe you an apology.
- Korkarım sana bir özür borçluyum.
- Please accept my sincere apologies.
- Lütfen benim samimi özürlerimi kabul edin.
- I think you owe me an apology.
- Sanırım bana bir özür borçlusun.
- Tom owes me an apology.
- Tom'un bana bir özür borcu var.
- You owe her an apology.
- Ona bir özür borçlusun.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
- Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
- You owe me a big apology.
- Bana büyük bir özür borçlusun.
- Tom owes me an apology.
- Tom bana bir özür borçlu.
- Please accept my apologies.
- Lütfen özürlerimi kabul et.
- I want an apology.
- Bir özür istiyorum.
- You owe Tom an apology.
- Tom'a bir özür borçlusun.
- They wanted an apology.
- Özür istediler.
- Tom wanted an apology.
- Tom bir özür istedi.
- Please give Tom my apologies.
- Lütfen Tom'a özürlerimi ilet.
- You owe Tom a big apology.
- Tom'a büyük bir özür borçlusun.
- I demand an apology from Tom.
- Tom'dan bir özür talep ediyorum.
- Please accept my humble apologies.
- Lütfen, naçizane özürlerimi kabul edin.
- I owe you a big apology.
- Sana büyük bir özür borçluyum.
- Please convey my apologies to Tom.
- Lütfen özürlerimi Tom'a ilet.
- Tom didn't ask for an apology.
- Tom bir özür istemedi.
- You owe us an apology.
- Bize bir özür borçlusun.
- I really owe you an apology.
- Sana gerçekten bir özür borçluyum.
- Please accept my sincere apologies for my impertinence.
- Lütfen benim saygısızlığım için içten özürlerimi kabul edin.
- You owe them a big apology.
- Onlara büyük bir özür borçlusun.
- I demand an apology from Tom.
- Tom'dan bir özür bekliyorum.
- You owe me an apology for that.
- Bana bunun için bir özür borçlusun.
- We owe you an apology.
- Sana bir özür borçluyuz.
- I believe I owe you an apology.
- Sanırım sana bir özür borçluyum.
- You owe them an apology.
- Onlara bir özür borçlusun.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
- Konuşması Hükümet'in politikaları için etkili bir özür niteliğindeydi.
- I offer my apologies.
- Özürlerimi sunuyorum.
- Tom said that Mary had to submit a written apology.
- Tom Mary'nin yazılı bir özür sunmak zorunda olduğunu söyledi.
- I don't want your apologies.
- Özürlerini istemiyorum.
- Please extend my apologies to Tom.
- Lütfen Tom'a özürlerimi iletin.
- Just an apology isn't enough.
- Sadece bir özür yeterli değil.
- I guess I owe you an apology.
- Sanırım sana bir özür borçluyum.
- He did not accept my apologies.
- Özürlerimi kabul etmedi.
- Tom wasn't in the mood to accept Mary's apology.
- Tom Mary'nin özürünü kabul edecek durumda değildi.
- Please accept my sincere apologies for my impertinence.
- Lütfen terbiyesizliğim için içten özürlerimi kabul edin.
- Please accept my sincere apologies.
- Lütfen içten özürlerimi kabul edin.
- You owe him a big apology.
- Ona büyük bir özür borçlusun.
- Tom owes Mary an apology.
- Tom'un Mary'ye bir özür borcu var.
- I owe a lot of people an apology.
- Bir sürü insana özür borçluyum.
- Please convey my apologies to Tom.
- Lütfen Tom'a özürlerimi ilet.
- I owe you a sincere apology.
- Sana içten bir özür borçluyum.
- You owe us a big apology.
- Bize büyük bir özür borçlusun.
Show More (84)
|