at best - English Turkish Sentences
English Turkish
at best en iyi ihtimalle adv., expr.
  • Robbing a poor Peter to pay Paul is an inverse Robin Hood policy and is at best perverse.
  • Paul'e ödeme yapmak için fakir Peter'i soymak ters bir Robin Hood politikasıdır ve en iyi ihtimalle sapkınlıktır.
  • So far Europe has played no role at all here or at best a pitiful one.
  • Şu ana kadar Avrupa burada hiç rol oynamadı ya da en iyi ihtimalle acınacak bir rol oynadı.
  • An ordinary coffee planter in Tanzania or Kenya earns at best a few euros per week.
  • Tanzanya ya da Kenya'daki sıradan bir kahve ekicisi haftada en iyi ihtimalle birkaç Euro kazanmaktadır.
Show More (9)