|
- The time involved is greater, the distance is greater and we have less time at home than any of our counterparts.
- Söz konusu olan zaman daha fazla, mesafe daha fazla ve bizim evde geçirdiğimiz zaman diğer meslektaşlarımızdan daha az.
- Otherwise, I should have been at home with my leg in plaster.
- Aksi takdirde evde bacağım alçıda olmalıydım.
- But more responsible human rights policies need to start at home.
- Ancak daha sorumlu insan hakları politikalarının evde başlaması gerekiyor.
- I am not saying that women should be forced to stay at home.
- Kadınların evde kalmaya zorlanması gerektiğini söylemiyorum.
- I had a few problems at home, trying to explain this open coordination to the Austrian public.
- Bu açık koordinasyonu Avusturya kamuoyuna anlatmaya çalışırken evde bazı sorunlar yaşadım.
- For example, Philips invented the light bulb at home and Bill Gates started developing software from his garage.
- Örneğin, Philips ampulü evde icat etmiş ve Bill Gates yazılım geliştirmeye garajında başlamıştır.
- The first question people asked me at home was 'And what role does Parliament play in it?'
- Evde insanların bana sorduğu ilk soru "Parlamento bu konuda nasıl bir rol oynuyor?" oldu.
- We also, however, need an instrument at home.
- Bununla birlikte evde de bir enstrümana ihtiyacımız var.
- He's at home, preparing for a big charity gala tonight.
- Evde, bu geceki büyük yardım galasına hazırlanıyor.
- For Athena's family, life at home in the green season acquires a gentle rhythm.
- Athena'nın ailesi için yeşil mevsimde evdeki yaşam rahat bir ritim kazanıyor.
- For Athena's family, life at home in the green season acquires a gentle rhythm.
- Athena'nın ailesi için yeşil mevsimde evde yaşam hafif bir ritim kazanıyor.
- Examination, ultrasound screening, NST test, analysis and follow up services can be performed by Obstetrician at home.
- Muayene, ultrason taraması, NST testi, tahlil ve takip hizmetleri Kadın Doğum Uzmanı tarafından evde yapılabilir.
- Examination, ultrasound screening, NST test, analysis and follow up services can be performed by Obstetrician at home.
- Muayene, ultrason taraması, NST testi, tahlil ve takip hizmetleri Kadın Doğum Uzmanı tarafından evde yapılabilmektedir.
- So true; changing the world begins at home.
- Çok doğru; dünyayı değiştirmek evde başlar.
- I have two beautiful daughters at home now.
- Şu an evde iki güzel kızım var.
- I got a kid at home.
- Benim evde bir çocuğum var.
- I have two beautiful daughters at home now.
- Artık evde iki güzel kızım var.
- He's at home, preparing for a big charity gala tonight.
- Evde, bu akşamki büyük hayır işleri galasına hazırlanıyor.
- Maintaining a good emotional climate at home isn't an easy thing to do.
- Evde iyi bir duygusal iklimi sürdürmek kolay bir şey değildir.
- Maintaining a good emotional climate at home isn't an easy thing to do.
- Evde iyi bir duygusal ortamı sürdürmek kolay iş değildir.
- I got a kid at home.
- Evde bekleyen bir çocuğum var.
- He's at home, preparing for a big charity gala tonight.
- Evde bu akşam büyük bir yardım galasına hazırlanıyor.
- Working individuals may not eat breakfast at home.
- Çalışan bireyler evde kahvaltı yapamayabilir.
- Examination, ultrasound screening, NST test, analysis and follow up services can be performed by Obstetrician at home.
- Kadın Doğum Uzmanları tarafından evde muayene edilir, ultrason görüntüleme, NST testi, tahlil, takip yapılabilir.
- Working individuals may not eat breakfast at home.
- Çalışan bireyler evde kahvaltı yapmıyor olabilir.
- And for those of you keeping score at home, that's Max one, Monk nothing.
- Ve evde skor tutanlar için, bu Max bir, Monk sıfır.
- I got a kid at home.
- Evde beni bekleyen bir oğlan var.
- I should be at home with my wife and kids right now.
- Şu anda evde karım ve çocuklarımla olmalıydım.
- Maintaining a good emotional climate at home isn't an easy thing to do.
- Evde iyi bir duygusal iklimi korumak kolay bir şey değildir.
- At home, we speak Hungarian.
- Evde Macarca konuşuyoruz.
- Tom is at home with his family now.
- Tom şimdi evde, ailesiyle beraber.
- I was at home the night of the fire.
- Ben yangın gecesi evdeydim.
- Tom is already at home, isn't he?
- Tom zaten evde, değil mi?
- I can't call him at home.
- Onu evde arayamam.
- Tom knows that I'm at home.
- Tom evde olduğumu biliyor.
- I suspect that Tom is at home, sleeping.
- Tom'un evde uyuduğundan şüpheleniyorum.
- Tom left his phone at home.
- Tom telefonunu evde bıraktı.
- We stayed at home last night.
- Biz dün gece evde kaldık.
- Tom tried to persuade Mary to stay at home.
- Tom, Mary'yi evde kalması için ikna etmeye çalıştı.
- He is generally at home in the evening.
- Akşamleyin o genellikle evdedir.
- My father might be at home now.
- Babam şimdi evde olabilir.
- Tom said that he knew that Mary might not be permitted to do that at home.
- Tom, Mary'nin bunu evde yapmasına izin verilmeyebileceğini bildiğini söyledi.
- I have some stuff to do at home.
- Evde yapmam gereken bazı şeyler var.
- Tom said that Mary wasn't at home.
- Tom Mary'nin evde olmadığını söyledi.
- I'd rather stay at home than go to the movies.
- Evde kalmayı sinemaya gitmeye tercih ederim.
- I'm almost always at home on Mondays.
- Pazartesi günleri neredeyse hep evdeyim.
- When I called on him, he was not at home.
- Onu aradığımda evde değildi.
- Tom is usually at home on Monday evenings.
- Tom genellikle pazartesi akşamları evde olur.
- We should've stayed at home.
- Biz evde kalmalıydık.
- It looks like Tom isn't at home.
- Görünüşe göre Tom evde değil.
- We were looking forward to spending an evening at home alone.
- Evde yalnız bir akşam geçirmeyi dört gözle bekliyorduk.
- Which would you rather do, eat at home or eat out?
- Hangisini yapmayı tercih edersin, evde yemeyi mi yoksa dışarıda yemeyi mi?
- She stayed at home all day.
- Bütün gün evde kaldı.
- His music was not popular at home.
- Müziği evde popüler değildi.
- He's always at home on Mondays.
- Pazartesi günleri hep evde olur.
- I would rather stay at home than go out for a walk.
- Yürüyüşe çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- At home, we only use French.
- Evde sadece Fransızca konuşuruz.
- I should be at home with my family.
- Evde ailemle olmalıydım.
- I hope Tom is at home.
- Umarım Tom evdedir.
- I don't have a washing machine at home, and so I have to go to the washing room in order to do the laundry.
- Evde çamaşır makinem yok, bu yüzden çamaşır yıkamak için çamaşırhaneye gitmem gerekiyor.
- It was very cold, so we stayed at home.
- Hava çok soğuktu, biz de evde kaldık.
- Tom is still living at home with his parents.
- Tom hâlâ ebeveynleriyle birlikte evde yaşıyor.
- She stayed at home as she didn't have a car.
- O, arabası olmadığı için evde kaldı.
- I'm still at home.
- Ben hala evdeyim.
- We weren't at home.
- Biz evde değildik.
- My father is at home.
- Babam evde.
- Is Tom at home now?
- Tom şimdi evde mi?
- She left her ticket at home.
- Biletini evde unutmuş.
- She's waiting for you at home.
- O seni evde bekliyor.
- You can try this experiment at home.
- Bu deneyi evde deneyebilirsiniz.
- We all speak Taiwanese at home.
- Hepimiz evde Tayvanca konuşuruz.
- I always try to eat at home.
- Ben her zaman evde yemek yemeye çalışırım.
- I'd like to spend less time at work and more time at home.
- İşte daha az, evde daha çok zaman geçirmek isterdim.
- I spent the whole day at home watching TV.
- Tüm günü evde televizyon izleyerek geçirdim.
- I speak French at home.
- Evde Fransızca konuşuyorum.
- I'll stay at home tomorrow.
- Ben yarın evde kalacağım.
- My father was already at home when I came back.
- Döndüğümde babam çoktan evdeydi.
- I am not always at home on Sundays.
- Pazar günleri her zaman evde değilim.
- Is your mom at home?
- Annen evde mi?
- We are not always at home on Sundays.
- Pazar günleri her zaman evde olmuyoruz.
- I do not have a telly at home.
- Evde bir televizyonum yok.
- Mom wants to go there, but Dad wants to watch TV at home.
- Annem oraya gitmek istiyor ama babam evde TV izlemek istiyor.
- Tom tried to persuade Mary to stay at home.
- Tom evde kalması için Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
- He is generally at home in the evening.
- Genelde akşamları evde olur.
- Right now my father is not at home.
- Babam şu anda evde değil.
- I seldom eat at home.
- Ben nadiren evde yerim.
- If it rains tomorrow, I'll stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- I might be at home this evening, but I'm not sure yet.
- Bu akşam evde olabilirim ama henüz emin değilim.
- She's at home resting and preparing for the exam.
- O, evde dinleniyor ve sınav için hazırlanıyor.
- My mother is not always at home.
- Annem her zaman evde değildir.
- Tom said he left his keys at home.
- Tom anahtarlarını evde unuttuğunu söyledi.
- Tom left his car at home today.
- Tom bugün arabasını evde bıraktı.
- I've left my watch at home.
- Saatimi evde unutmuşum.
- Tom has been at home with Mary all day.
- Tom bütün gün Mary ile birlikte evdeydi.
- I sleep better at home than I do in hotels.
- Ben evde otellerdekinden daha iyi uyurum.
- Fadil waited for Layla at home.
- Fadıl evde Leyla'yı bekledi.
- People feel most at ease when they are at home.
- İnsanlar kendilerini en çok evdeyken rahat hissederler.
- Is Tom still at home?
- Tom hala evde mi?
- Tom wasn't at home when I dropped by.
- Uğradığım zaman Tom evde değildi.
- Tomorrow I'll tell you what I did, and why I wasn't at home.
- Yarın sana ne yaptığımı ve neden evde olmadığımı anlatacağım.
- Tom stayed at home all weekend.
- Tom tüm hafta sonu evde kaldı.
- They're at home.
- Evdeler.
- I won't be at home at all today.
- Bugün evde hiç olmayacağım.
- Tom wasn't at home.
- Tom evde değildi.
- Tom bakes bread at home.
- Tom evde ekmek pişiriyor.
- Today I'm staying at home.
- Bugün evde kalıyorum.
- It's very unlikely that Tom acts that way at home.
- Tom'un evde bu şekilde davranması pek olası değil.
- Tom spent all of his Christmases at home with his family.
- Tom bütün Noellerini ailesiyle birlikte evde geçirdi.
- Tom and Mary are still at home.
- Tom ve Mary hala evdeler.
- You are not at home.
- Evde değilsiniz.
- It's raining, so you should stay at home.
- Yağmur yağıyor, o yüzden evde kalmalısın.
- Do your parents let you do that at home?
- Ebeveynlerin evde bunu yapmana izin veriyor mu?
- Tom told Mary he intended to eat lunch at home.
- Tom Mary'ye öğle yemeğini evde yemek istediğini söyledi.
- Women worked at home.
- Kadınlar evde çalışırdı.
- It was very cold, so they stayed at home.
- Hava çok soğuktu, bu yüzden evde kaldılar.
- He's at home right now.
- Şu anda evde.
- If it rains tomorrow, I'll just stay at home.
- Eğer yarın yağmur yağarsa, ben evde kalacağım.
- Tom is at home.
- Tom evde.
- Tom was at home.
- Tom evdeydi.
- Did you already eat at home?
- Zaten evde yemek yedin mi?
- If it rains the day after tomorrow, I will stay at home.
- Öbür gün yağmur yağarsa evde kalacağım.
- You were at home yesterday, weren't you?
- Dün evdeydin, değil mi?
- Tom pretty much stays at home.
- Tom evde epey fazla kalıyor.
- Is there someone waiting for you at home?
- Evde seni bekleyen biri mi var?
- Layla takes her hijab off at home.
- Layla evde başörtüsünü çıkarıyor.
- Did you already eat at home?
- Evde yemek yedin mi?
- Tom is either at home or at work.
- Tom ya evdedir ya da iştedir.
- He's waiting for you at home.
- Seni evde bekliyor.
- My dictionary is at home.
- Benim sözlüğüm evde.
- I'm seldom at home.
- Ben nadiren evdeyim.
- I forgot my pencil case at home.
- Kalem kutumu evde unutmuşum.
- I stay at home every afternoon and my cat, too.
- Her öğleden sonra evde kalıyorum ve kedimi de.
- I was at home then.
- O sırada evdeydim.
- Both my parents are at home now.
- Ebeveynlerimin her ikisi de şu an evdeler.
- I'm almost always at home on Sundays.
- Ben pazar günleri neredeyse her zaman evdeyim.
- Tom had to leave Mary at home by herself.
- Tom, Mary'yi evde tek başına bırakmak zorunda kaldı.
- I'm sorry, my dad isn't at home.
- Üzgünüm, babam evde değil.
- Unfortunately, my mother isn't at home.
- Maalesef annem evde değil.
- Tom practiced every day at home.
- Tom her gün evde pratik yaptı.
- How's everything at home?
- Evde her şey nasıl?
- When Michael is at home, his work is to clean the windows.
- Michael evdeyken, işi camları temizlemektir.
- I'm at home.
- Ben evdeyim.
- What language do you usually speak at home?
- Evde genellikle hangi dili konuşuyorsun?
- I would rather stay at home and watch TV than to go to a movie theater.
- Sinemaya gitmektense evde kalmayı ve TV izlemeyi tercih ederim.
- Tom is at home in bed with a cold.
- Tom soğuk algınlığı yüzünden evde yatıyor.
- I'm at home every evening.
- Her akşam evdeyim.
- Tom is at home now.
- Tom şimdi evde.
- Does he often call his parents at home?
- Ailesini sık sık evden arar mı?
- Tell Tom that he can get in touch with me at home this evening.
- Tom'a bu akşam evde benimle temasa geçebileceğini söyle.
- She isn't at home now.
- O şimdi evde değil.
- I live at home with my parents.
- Ailemle birlikte evde yaşıyorum.
- Tom was at home when Mary called him.
- Mary onu aradığında Tom evdeydi.
- I won't eat at home tonight.
- Bu gece evde yemeyeceğim.
- I don't like the idea of leaving you at home by yourself.
- Evde seni tek başına bırakma fikrini sevmiyorum.
- Tom is probably at home.
- Tom muhtemelen evdedir.
- Sami forgot his wallet at home.
- Sami cüzdanını evde unuttu.
- We went to Tom's house to talk to him, but he wasn't at home.
- Onunla konuşmak için Tom'un evine gittik, fakat evde değildi.
- Charity starts at home.
- Hayırseverlik evde başlıyor.
- On Sundays, I'm not at home.
- Pazar günleri evde değilim.
- Will you stay at home tonight?
- Bu gece evde mi kalacaksın?
- She's most happy when she's at home.
- En çok evdeyken mutlu oluyor.
- She isn't at home now.
- Şu anda evde değil.
- Tom is at home with his children.
- Tom evde çocuklarıyla birlikte.
- I'm staying at home tonight.
- Bu gece evde kalıyorum.
- Tom had to make do with a glass of water with his food because he had no beer at home.
- Tom, evde birası olmadığı için yemeğinin yanında bir bardak suyla yetinmek zorunda kaldı.
- The woman stays at home with the child.
- Kadın evde çocukla kalıyor.
- Tom hasn't eaten at home in a long time.
- Tom uzun süredir evde yemek yemiyor.
- Because I had a cold, I stayed at home.
- Üşüttüğüm için evde kaldım.
- I'd like to spend less time at work and more time at home.
- İşte daha az ve evde daha çok zaman geçirmek istiyorum.
- He is almost always at home.
- O, hemen hemen her zaman evdedir.
- Tom is waiting for you at home.
- Tom sizi evde bekliyor.
- We're safe at home.
- Biz evde güvendeyiz.
- Tom is usually at home in the evening.
- Tom akşamları genellikle evde.
- Tom is at home watching TV.
- Tom evde televizyon izliyor.
- Actually we wanted to go to the movies on Saturday, but we changed our mind and stayed at home.
- Aslında Cumartesi günü sinemaya gitmek istiyorduk ama fikrimizi değiştirdik ve evde kaldık.
- Tom is at home right now.
- Tom şu anda evde.
- She spent all of her Christmases at home with her family.
- O bütün noellerini evde ailesiyle birlikte geçirdi.
- I forgot my debit card at home.
- Banka kartımı evde unuttum.
- If it rains, we'll stay at home.
- Eğer yağmur yağarsa, evde kalacağız.
- I know what's happening at home.
- Evde ne olduğunu biliyorum.
- Tom wasn't at home today.
- Tom bugün evde değildi.
- Both Tom and Mary were not at home when we went to visit them.
- Onları ziyarete gittiğimizde hem Tom hem de Mary evde değildi.
- I was disappointed that she was not at home.
- Evde olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı.
- I study French at home.
- Evde Fransızca çalışırım.
- I spent last Sunday relaxing at home.
- Geçen pazar gününü evde dinlenerek geçirdim.
- We are usually at home in the evening.
- Genellikle akşamları evde oluruz.
- We're at home today.
- Biz bugün evdeyiz.
- I'd rather stay at home than go fishing.
- Balığa gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Stay at home till noon.
- Öğlene kadar evde kalın.
- Tom is at home with the flu.
- Tom grip olduğu için evde.
- I'm usually at home Monday afternoons.
- Ben genellikle pazartesi öğleden sonraları evdeyim.
- If she goes to the theater, I'll stay at home.
- Tiyatroya giderse evde kalırım.
- Tom left his laptop at home.
- Tom dizüstü bilgisayarını evde bıraktı.
- If it rains tomorrow, I will stay at home all day.
- Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım.
- At home we subscribe to the Asahi Shimbun.
- Evde Asahi Shimbun gazetesine aboneyiz.
- She stayed at home as she didn't have a car.
- Arabası olmadığı için evde kalmıştı.
- She's not at home now.
- O şimdi evde değil.
- I left my passport at home.
- Pasaportumu evde unutmuşum.
- Tom isn't at home, is he?
- Tom evde değil, değil mi?
- Are there problems at home?
- Evde problem var mı?
- Neither Tom nor Mary is at home.
- Ne Tom ne de Mary evde.
- Tom isn't at home now.
- Tom şimdi evde değil.
- Father is out, but Mother is at home.
- Babam dışarıda ama annem evde.
- I'd rather stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- She is at home.
- O evdedir.
- If it rains, I'll stay at home.
- Yağmur yağarsa evde kalacağım.
- I'm usually at home Monday afternoons.
- Genelde pazartesi öğleden sonraları evde olurum.
- Tom planned on staying at home alone.
- Tom evde yalnız kalmayı planladı.
- I plan to stay at home all day tomorrow.
- Yarın bütün gün evde kalmayı planlıyorum.
- He spent all of his free time at home with his family.
- Tüm boş zamanını evde ailesiyle geçirdi.
- I thought I'd left it at home.
- Onu evde bıraktığımı düşündüm.
- Tom probably thought I wasn't at home.
- Tom muhtemelen evde olmadığımı düşündü.
- I know all the numbers, colors and things at home by heart.
- Tüm sayıları, renkleri ve evdeki eşyaları ezbere biliyorum.
- Leave your radio at home.
- Telsizini evde bırak.
- Tom is probably at home.
- Tom muhtemelen evde.
- I don't mean to pry, but are you having problems at home?
- Burnumu sokmak istemem ama evde sorun mu yaşıyorsun?
- I almost never eat lunch at home.
- Neredeyse hiç evde öğle yemeği yemem.
- It's raining, so you should stay at home.
- Yağmur yağıyor, bu yüzden evde kalmalısın.
- My husband and I prefer to spend time at home together.
- Kocam ve ben evde birlikte vakit geçirmeyi tercih ediyoruz.
- I'm studying English at home.
- Evde İngilizce çalışıyorum.
- Tom stayed at home because it was raining.
- Tom, yağmur yağdığı için evde kaldı.
- Tom is at home waiting for Mary.
- Tom evde Mary'yi bekliyor.
- She thought of her cat left behind at home.
- Evde ardında bıraktığı kedisini düşündü.
- My mother always wears a kimono at home.
- Annem evde her zaman kimono giyer.
- It is certain that Jim stayed at home that day.
- Jim'in o gün evde kaldığı kesin.
- If I had to study, I would stay at home every day.
- Çalışmak zorunda olsaydım, her gün evde kalırdım.
- Tom can't buy anything today, because he left his wallet at home.
- Tom bugün hiçbir şey alamaz, çünkü cüzdanını evde unutmuştur.
- We are already at home.
- Biz zaten evdeyiz.
- Frankly speaking, I actually wanted to stay at home, instead of going out.
- Açıkçası, dışarı çıkmak yerine evde kalmak istedim.
- Tom is at home now, isn't he?
- Tom şu anda evde, değil mi?
- I want to do this at home.
- Bunu evde yapmak istiyorum.
- I usually eat at home.
- Ben genellikle evde yemek yerim.
- Tom is at home today.
- Tom bugün evde değil.
- I can't call them at home.
- Onları evden arayamam.
- If it rains tomorrow, I'll just stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, ben sadece evde kalacağım.
- I left my card at home.
- Ben kartımı evde bıraktım.
- We only use Spanish at home.
- Biz evde yalnızca İspanyolca kullanırız.
- Aren't you usually at home in the evening?
- Sen genellikle akşam evde değil misin?
- I don't eat at home as often as I used to.
- Ben eskisi kadar sık evde yemek yemiyorum.
- He is a lion at home and a mouse outside.
- Evde aslan, dışarıda fare.
- If he had stayed at home that day, he would not have met with disaster.
- O gün evde kalsaydı, felaketle karşılaşmazdı.
- No, I was at home!
- Hayır, evdeydim!
- She doesn't speak Japanese at home.
- O, evde Japonca konuşmaz.
- Tom advised Mary to stay at home.
- Tom, Mary'ye evde kalmasını tavsiye etti.
- If it rains tomorrow, I will stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa evde kalırım.
- Is everything all right at home?
- Evde her şey yolunda mı?
- I have two parakeets at home.
- Evde iki muhabbet kuşum var.
- Is there someone waiting for you at home?
- Evde seni bekleyen biri var mı?
- Tom and Mary were at home together.
- Tom ve Mary evde birlikteydi.
- Mary's husband told me she wasn't at home.
- Mary'nin kocası bana onun evde olmadığını söyledi.
- Why do you stay at home on Mondays?
- Neden pazartesi günleri evde kalıyorsun?
- When I am at home, I like to look at the mountains through the window.
- Evdeyken, pencereden dağlara bakmayı severim.
- Tom wanted to stay at home.
- Tom evde kalmak istedi.
- Tom is at home now, isn't he?
- Tom şu an evde, değil mi?
- I assumed that Tom was still at home.
- Tom'un hâlâ evde olduğunu sanıyordum.
- Charity begins at home.
- Hayırseverlik evde başlar.
- He's waiting for you at home.
- O senin için evde bekliyor.
- I hardly ever study at home.
- Evde neredeyse hiç ders çalışmıyorum.
- We make yogurt at home.
- Evde yoğurt yapıyoruz.
- My father doesn't lift a finger at home.
- Babam evde hiçbir iş yapmaz.
- Do you prefer going out or staying at home on weekends?
- Hafta sonları dışarı çıkmayı mı yoksa evde kalmayı mı tercih edersin?
- Tom has lunch at home.
- Tom evde öğle yemeği yiyor.
- She stayed at home all day instead of going out.
- O, dışarı çıkma yerine bütün gün evde kaldı.
- Mother stays at home every day.
- Annem her gün evde kalıyor.
- Tom couldn't relax at home with his children running around the house.
- Tom evde çocukları koşuştururken rahatlayamıyordu.
- Tom is at home today.
- Tom bugün evde.
- My mother isn't at home.
- Annem evde değil.
- Tom left his driver's license at home.
- Tom ehliyetini evde unutmuş.
- Tom works at home.
- Tom evde çalışıyor.
- What's on your desk at home?
- Evdeki masanın üstünde ne var?
- There's nothing left to eat at home.
- Evde yiyecek bir şey kalmadı.
- Tom and Mary weren't at home yesterday evening.
- Tom ve Mary dün akşam evde değildi.
- My friend was not at home yesterday.
- Arkadaşım dün evde yoktu.
- Are you going to eat at home or go out?
- Evde mi yiyeceksin yoksa dışarı mı çıkacaksın?
- Tom is happiest when he's at home.
- Tom en çok evde olmaktan mutlu olur.
- I'm staying at home tonight.
- Bu gece evde kalacağım.
- My father is usually at home on Sundays.
- Babam genellikle pazar günleri evde olur.
- I don't like the idea of leaving you at home by yourself.
- Seni evde tek başına bırakma fikrinden hoşlanmıyorum.
- Tom lives at home with his mom.
- Tom evde annesiyle yaşıyor.
- Is there food at home?
- Evde yemek var mı?
- I'm at home today.
- Bugün evdeyim.
- If it rains tomorrow, will you stay at home?
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalır mısın?
- I don't have a TV at home.
- Evde televizyonum yok.
- Tom thought it wasn't a good idea to leave Mary at home without a babysitter.
- Tom, Mary'yi bakıcı olmadan evde bırakmanın iyi bir fikir olmadığını düşündü.
- I was at home the night of the fire.
- Yangının olduğu gece evdeydim.
- It's boring to stay at home.
- Evde kalmak sıkıcı.
- I can't call her at home.
- Evdeyken onu arayamam.
- John stayed at home as he was told.
- John ona söylendiği gibi evde kaldı.
- I am always at home on Sundays.
- Pazar günleri her zaman evdeyim.
- Both Tom and Mary were at home last night.
- Hem Tom hem de Mary dün gece evdeydi.
- Tom might prefer to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih edebilir.
- We stayed at home last night.
- Dün gece evde kaldık.
- Mother stays at home every day.
- Anne her gün evde kalır.
- I wasn't at home when the baby took its first steps.
- Bebek ilk adımlarını attığında evde değildim.
- I'm hardly ever at home on Mondays.
- Ben pazartesi günleri neredeyse hiç evde değilim.
- Tom rested at home.
- Tom evde dinlendi.
- We are waiting impatiently to spend an evening at home with no guests.
- Evde misafirsiz bir akşam geçirmek için sabırsızlıkla bekliyoruz.
- Since it's raining, it would be better if you stayed at home.
- Mademki yağmur yağıyor, evde kalsan daha iyi olur.
- Tom said he left his keys at home.
- Tom anahtarlarını evde bıraktığını söyledi.
- Tom told Mary to stay at home until she got well.
- Tom, Mary iyileşene kadar evde kalmasını söyledi.
- He's always at home on Sundays.
- O, Pazar günleri her zaman evde kalır.
- Tom is waiting for Mary at home.
- Tom evde Mary'yi bekliyor.
- Tom was at home with Mary last night.
- Tom dün gece Mary ile evdeydi.
- At home we subscribe to the Asahi Shimbun.
- Evde Asahi Shimbun'a aboneyiz.
- I don't eat at home as often as I used to.
- Evde eskisi kadar sık yemiyorum.
- If only her husband helped her, most of her problems at home would disappear.
- Kocası ona yardım etse, evdeki sorunlarının çoğu ortadan kalkar.
- We have more than a hundred books at home.
- Evde yüzden fazla kitabımız var.
- Henry was not at home, as is often the case with him.
- Henry, çoğu zaman olduğu gibi, evde değildi.
- Is Emily at home now?
- Emily şimdi evde mi?
- He wasn't at home when I called on him.
- Onu ziyaret ettiğimde o evde değildi.
- Tom is almost always at home.
- Tom neredeyse her zaman evde.
- Tom left his wife at home with the children.
- Tom karısını evde çocuklarla bıraktı.
- Tom left his kids at home.
- Tom çocuklarını evde bıraktı.
- My mother always wears a kimono at home.
- Annem her zaman evde bir kimono giyer.
- You can finish it at home.
- Evde bitirebilirsin.
- Tom said that Mary wasn't at home on Monday.
- Tom, Mary'nin Pazartesi günü evde olmadığını söyledi.
- Tom said that he left his wallet at home.
- Tom cüzdanını evde bıraktığını söyledi.
- At home, we speak French.
- Evde Fransızca konuşuyoruz.
- Is your husband at home?
- Kocanız evde mi?
- Both Tom and Mary were at home last night.
- Hem Tom hem de Mary dün gece evdeydiler.
- Mary was sitting at home in her pajamas.
- Mary pijamalarıyla evde oturuyordu.
- I prefer to stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- She is usually at home on Sundays.
- Pazar günleri genellikle evde olur.
- I'd rather you stayed at home.
- Evde kalmanı tercih ederim.
- My father doesn't lift a finger at home.
- Babam evde parmağını bile oynatmaz.
- I stayed at home.
- Evde kaldım.
- We weren't at home.
- Evde değildik.
- We should've stayed at home.
- Evde kalmalıydık.
- Mary doesn't speak English at home.
- Mary evde İngilizce konuşmuyor.
- I don't often eat at home.
- Sık sık evde yemek yemiyorum.
- I don't feel well today and prefer to stay at home.
- Bugün kendimi iyi hissetmiyorum ve evde kalmayı tercih ederim.
- Tom could've gone anywhere in the world, but he chose to stay at home.
- Tom dünyanın herhangi bir yerine gidebilirdi ama o evde kalmayı seçti.
- Let's see if Tom is at home.
- Bakalım Tom evde mi?
- Nobody at home?
- Evde kimse yok mu?
- I spent last Sunday relaxing at home.
- Geçen pazarı evde dinlenerek geçirdim.
- I am at home every evening.
- Her akşam evdeyim.
- I don't spend much time at home.
- Evde fazla vakit geçirmiyorum.
- Maybe Tom and Mary aren't at home.
- Belki Tom ve Mary evde değildir.
- Sami forgot his wallet at home.
- Sami, cüzdanını evde unuttu.
- He rests at home for an hour.
- O, bir saat evde dinlenir.
- To tell the truth, I would rather stay at home than go out.
- Doğruyu söylemek gerekirse, dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- Layla had six children at home.
- Leyla'nın evde altı çocuğu vardı.
- I was at home most of the day yesterday.
- Dün günün büyük bir kısmında evdeydim.
- Didn't I tell you to stay at home?
- Sana evde kalmanı söylemedim mi?
- My wife stayed at home.
- Karım evde kaldı.
- There was an unfortunate incident at home.
- Evde talihsiz bir olay oldu.
- Tom doesn't speak French at home.
- Tom evde Fransızca konuşmaz.
- Tom said he'd never try to do that at home.
- Tom, bunu asla evde yapmaya çalışmayacağını söyledi.
- I think Tom shouldn't stay at home tomorrow.
- Tom'un yarın evde kalmaması gerektiğini düşünüyorum.
- I'm hardly ever at home on Mondays.
- Pazartesi günleri neredeyse hiç evde olmuyorum.
- There's nothing left to eat at home.
- Evde yiyecek kalmamış.
- Luckily, you were at home.
- Neyse ki sen evdeydin.
- Tom isn't at home.
- Tom evde değildir.
- Is Tom at home?
- Tom evde mi?
- I guess Tom isn't at home.
- Sanırım Tom evde değil.
- Tom never drinks beer at home.
- Tom evde asla bira içmez.
- It is sad to stay at home.
- Evde kalmak üzücü.
- Tom said he thought Mary wasn't at home.
- Tom, Mary'nin evde olmadığını düşündüğünü söyledi.
- They're at home with their mother.
- Anneleriyle birlikte evdeler.
- David is at home.
- David evde.
- Instead of going to school, he stayed at home.
- Okula gitmek yerine evde kaldı.
- Tom is going to remain at home.
- Tom evde kalacak.
- I spent the whole day at home watching TV.
- Bütün günü evde televizyon izleyerek geçirdim.
- Did something happen at home?
- Evde bir şey oldu mu?
- Tom left his car at home today.
- Tom bugün arabasını evde unutmuş.
- My parents are usually at home in the evening.
- Annemle babam genellikle akşamları evde olurlar.
- I seldom do that at home.
- Bunu evde nadiren yaparım.
- Tom left his umbrella at home.
- Tom şemsiyesini evde bıraktı.
- If it rains tomorrow, I'll just stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa evde kalacağım.
- It is very fine today so I would rather go out than stay at home.
- Bugün hava çok güzel, bu yüzden evde oturmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.
- Every time I went to his house, he was not at home.
- Evine her gittiğimde evde değildi.
- Tom is at home with his wife and children.
- Tom karısı ve çocuklarıyla birlikte evde.
- Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score.
- Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için sabırsızlanıyordu ve birinin maçın skorundan bahsettiğini duyunca sinirlendi.
- Tom said Mary wasn't at home.
- Tom, Mary'nin evde olmadığını söyledi.
- Tom will remain at home.
- Tom evde kalacak.
- Tom had a problem at home.
- Tom'un evde bir sorunu vardı.
- Tom waited for Mary at home.
- Tom, Mary'yi evde bekledi.
- Tom wondered why Mary wasn't at home.
- Tom neden Mary'nin evde olmadığını merak etti.
- I don't feel well today and prefer to stay at home.
- Bugün iyi hissetmiyorum ve evde kalmayı tercih ediyorum.
- Tom isn't at home much.
- Tom evde pek bulunmuyor.
- Why does Tom work at home?
- Tom niye evde çalışıyor?
- Both of them are at home.
- İkisi de evde.
- Aren't you usually at home in the evening?
- Genelde akşamları evde olmuyor musun?
- If it rains tomorrow, I'll just stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- At home, we only use French.
- Evde, biz sadece Fransızca kullanırız.
- I'd rather go out than stay at home.
- Evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.
- I left Tom at home.
- Tom'u evde bıraktım.
- Henry is at home.
- Henry evde.
- I can't call him at home.
- Evde onu arayamam.
- If she wasn't at the office yesterday, she was probably at home.
- Dün ofiste olmadıysa, muhtemelen evdeydi.
- I don't have a computer at home.
- Evde bilgisayarım yok.
- He stayed at home all day.
- O bütün gün evde kaldı.
- You should never ever try this at home.
- Bunu asla evde denememelisin.
- I'm usually at home in the evening.
- Ben genellikle akşamları evdeyim.
- Maybe Tom is at home.
- Tom evdedir belki.
- Tom is probably still at home.
- Tom muhtemelen hâlâ evde.
- Tom wanted Mary to stay at home with the children.
- Tom, Mary'nin çocuklarla evde kalmasını istiyordu.
- Did you give birth at home or at a maternity hospital?
- Sen evde mi yoksa doğumevinde mi doğurdun?
- Normally, I stay at home on Sundays.
- Normalde pazar günleri evde kalırım.
- Maybe Tom is at home.
- Belki Tom evdedir.
- Tom is almost never at home on Monday, is he?
- Tom pazartesi günleri neredeyse hiç evde olmuyor, değil mi?
- I would rather stay at home than go to the movies.
- Sinemaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Tom will be working at home.
- Tom evde çalışmakta olacak.
- Tom had to stay at home all week.
- Tom bütün hafta evde kalmak zorunda kaldı.
- He likes to relax at home with his family when he is on leave from the Air Force.
- O, hava kuvvetlerinden izinli iken ailesiyle birlikte evde dinlenmeyi sever.
- Tell Tom that I'm not at home.
- Tom'a evde olmadığımı söyle.
- Do you have the internet at home?
- Evde internetiniz var mı?
- I think Tom has serious problems at home.
- Sanırım Tom'un evde ciddi sorunları var.
- I didn't know that Tom wasn't at home.
- Tom'un evde olmadığını bilmiyordum.
- I plan to stay at home all day Monday.
- Pazartesi bütün gün evde kalmayı planlıyorum.
- He behaves well in school but at home he causes problems.
- Okulda iyi davranıyor ama evde sorun çıkarıyor.
- Tom was at home by himself all day.
- Tom bütün gün evde tek başınaydı.
- Tom left his ticket at home.
- Tom biletini evde bıraktı.
- I'd prefer to stay at home tonight.
- Bu gece evde kalmayı tercih ederim.
- It being very cold, they stayed at home.
- Çok soğuk olduğu için evde kaldılar.
- Tom often reads when his children aren't at home.
- Tom genellikle çocukları evde yokken kitap okur.
- Do you eat at home or eat out?
- Evde mi yoksa dışarıda mı yemek yersiniz?
- He's not always at home on Sundays.
- Pazar günleri her zaman evde değildir.
- Everything is all right at home.
- Evde her şey yolunda.
- I left my notebook at home.
- Defterimi evde bıraktım.
- The doctor advised that she stay at home.
- Doktor evde kalmasını tavsiye etti.
- Tom said Mary wasn't at home.
- Tom Mary'nin evde olmadığını söyledi.
- I was at home yesterday.
- Dün evdeydim.
- I would rather stay at home and watch TV than to go to a movie theater.
- Sinemaya gitmektense evde oturup televizyon izlemeyi tercih ederim.
- You've left your ID at home, so you can't come in.
- Kimliğinizi evde unuttunuz, bu yüzden içeri giremezsiniz.
- Sami left his wallet at home.
- Sami cüzdanını evde unuttu.
- I'm always at home on Mondays.
- Pazartesi günleri hep evdeyim.
- Layla forgot her driver's license at home.
- Layla ehliyetini evde unutmuştu.
- Do you have a computer at home?
- Evde bilgisayarın var mı?
- I would rather stay at home than go out today.
- Bugün dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- He isn't at home, is he?
- Evde değil, değil mi?
- Tom told Mary to stay at home.
- Tom Mary'ye evde kalmasını söyledi.
- Tom said Mary is probably still at home.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hala evde olduğunu söyledi.
- We always eat dinner at home.
- Akşam yemeklerini hep evde yeriz.
- We're at home today.
- Bugün evdeyiz.
- I've left my charger at home.
- Şarj cihazımı evde bıraktım.
- Tom was at home when that happened.
- Bu yaşandığında Tom evdeydi.
- My father doesn't lift a finger at home.
- Babam evde elini işe sürmez.
- Tom said that he wasn't at home.
- Tom evde olmadığını söyledi.
- You will stay at home.
- Sen evde kalacaksın.
- You should be at home with your wife.
- Evde karınla olmalısın.
- She has lunch at home.
- Öğle yemeğini evde yiyor.
- He hurried out the door, and accidentally forgot the key at home.
- Aceleyle kapıdan çıktı ve yanlışlıkla anahtarı evde unuttu.
- Tom is at home in bed with a cold.
- Tom nezle nedeniyle evde yatıyor.
- Tom is waiting at home.
- Tom evde bekliyor.
- We are at home.
- Biz evdeyiz.
- Do you have internet access at home?
- Evde internet erişimin var mı?
- Tom is almost always at home on Sundays.
- Tom Pazar günleri neredeyse her zaman evdedir.
- It was so cold that I stayed at home all day.
- O kadar soğuktu ki bütün gün evde kaldım.
- He obeys in school, but at home he is difficult.
- O, okulda itaat eder, ama evde huysuzdur.
- As I didn't feel well I stayed at home all day.
- İyi hissetmediğim için bütün gün evde kaldım.
- Tom knows I'm at home.
- Tom evde olduğumu biliyor.
- You should've stayed at home today.
- Bugün evde kalmalıydın.
- I'm not usually at home on Mondays.
- Pazartesi günleri genelde evde olmam.
- Tom rarely eats at home.
- Tom nadiren evde yemek yer.
- Tom certainly wasn't at home when we went to visit him.
- Onu ziyaret etmeye gittiğimizde, Tom kesinlikle evde değildi.
- Due to the rain, staying at home would be a better option.
- Yağmur nedeniyle evde kalmak daha iyi bir seçenek olurdu.
- He isn't at home, is he?
- O evde değil, değil mi?
- He stayed at home all day instead of going out.
- Dışarı çıkmak yerine bütün gün evde kaldı.
- I seldom eat pizza at home.
- Evde nadiren pizza yerim.
- In winter, I like to stay at home, near the fire, and listen to the wind blow.
- Kışın evde, ateşin yanında kalmayı ve esen rüzgarı dinlemeyi severim.
- I'm not at home now.
- Şu anda evde değilim.
- Do you have internet access at home?
- Evde internet erişiminiz var mı?
- We weren't at home yesterday.
- Dün evde değildik.
- Tom and Mary don't speak French at home.
- Tom ve Mary evde Fransızca konuşmazlar.
- Is she at home?
- O evde mi?
- Please do not try this at home.
- Lütfen bunu evde denemeyin.
- I can't call them at home.
- Onları evde arayamam.
- At home, we only speak French.
- Evde sadece Fransızca konuşuruz.
- Is Mr Nakamura at home?
- Bay Nakamura evde mi?
- Our therapist suggested we go camping together and leave the kids at home.
- Terapistimiz kampa birlikte gitmemizi ve çocukları evde bırakmamızı önerdi.
- Tom couldn't understand why Mary wanted to stay at home.
- Tom Mary'nin neden evde kalmak istediğini anlayamadı.
- Last night I was at home.
- Dün gece evdeydim.
- Is your wife at home?
- Karınız evde mi?
- Tom didn't think it was likely that Mary was still at home.
- Tom, Mary'nin hala evde olma ihtimalini düşünmüyordu.
- Are you at home most of the day?
- Günün çoğunda evde misin?
- Is your mother at home now?
- Annen şimdi evde mi?
- But it is better to stay at home.
- Ama evde kalmak daha iyidir.
- How is everybody at home?
- Evde herkes nasıl?
- My wife and I prefer to spend time at home together.
- Eşim ve ben evde birlikte vakit geçirmeyi tercih ediyoruz.
- Stay at home.
- Evde kalın.
- Tom is rarely at home.
- Tom nadiren evde.
- Tom is usually at home on Sundays.
- Tom genellikle pazar günleri evde olur.
- Do you spend more time at home or at work?
- Evde mi yoksa işte mi daha çok vakit geçiriyorsunuz?
- Tom is at home with his parents.
- Tom evde ebeveynleri ile birlikte.
- We speak French at home.
- Biz evde Fransızca konuşuruz.
- Tom said he prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih ettiğini söyledi.
- Tom died at home.
- Tom evde öldü.
- I stay at home on Sundays.
- Ben Pazar günleri evde kalırım.
- What language do you speak at home?
- Evde hangi dili konuşuyorsun?
- My father doesn't lift a finger at home.
- Babam evde parmağını bile kıpırdatmaz.
- Was Tom at home?
- Tom evde miydi?
- He's at home resting and preparing for the exam.
- Evde dinleniyor ve sınava hazırlanıyor.
- Tom often reads when his children aren't at home.
- Tom çocukları evde olmadığı zaman çoğunlukla okur.
- I usually do that at home.
- Bunu genelde evde yaparım.
- Is Laurie at home?
- Laurie evde mi?
- Tom lives at home with his mom.
- Tom evde annesiyle birlikte yaşıyor.
- We never speak French at home.
- Biz asla evde Fransızca konuşmayız.
- Tom seldom eats at home.
- Tom nadiren evde yemek yer.
- We are staying at home because it's raining.
- Yağmur yağdığı için evde kalıyoruz.
- Aren't you always at home in the evening?
- Akşamları hep evde değil misin?
- I stay at home every afternoon and my cat, too.
- Ben her öğleden sonra evde kalıyorum ve benim kedim de öyle.
- Tom knew Mary wasn't at home.
- Tom Mary'nin evde olmadığını biliyordu.
- We're not always at home on Mondays.
- Biz pazartesi günleri her zaman evde değiliz.
- Tom never drinks beer at home.
- Tom asla evde bira içmez.
- We are at home today.
- Bugün evdeyiz.
- I'm staying at home.
- Evde kalacağım.
- Tom isn't at home.
- Tom evde değil.
- Tom still lives at home.
- Tom hâlâ evde yaşıyor.
- I left my credit card at home.
- Kredi kartımı evde bıraktım.
- I didn't take that bus, so I'm not at home right now.
- Ben o otobüse binmedim, bu yüzden şu anda evde değilim.
- Tom left his umbrella at home.
- Tom şemsiyesini evde bırakmış.
- I would rather stay at home than go alone.
- Yalnız gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- I sleep better at home than I do in hotels.
- Evde, otellerde uyuduğumdan daha iyi uyuyorum.
- Staying at home is not a pleasant thing.
- Evde kalmak hoş bir şey değil.
- Tom is relaxing alone at home.
- Tom evde tek başına dinleniyor.
- I might be at home tonight.
- Bu gece evde olabilirim.
- Electric cars can be recharged at home.
- Elektrikli arabalar evde şarj edilebilir.
- We only use French at home.
- Fransızcayı sadece evde kullanıyoruz.
- Tom stayed at home because he's sick.
- Tom hasta olduğu için evde kaldı.
- I suspect that Tom is at home, sleeping.
- Tom'un evde uyuduğundan kuşkulanıyorum.
- I should be at home with my family.
- Evde ailemle birlikte olmalıyım.
- She left her ticket at home.
- O, biletini evde bıraktı.
- Let's predrink at home before going to the club, because I would like to save some money.
- Kulübe gitmeden önce evde içelim, çünkü biraz para biriktirmek istiyorum.
- Tom is at home with his wife.
- Tom evde karısıyla birlikte.
- At home, he always read lying down.
- Evdeyken hep yatarak okurdu.
- Are you always at home in the evening?
- Akşamları hep evde misin?
- Americans spend much of their free time at home.
- Amerikalılar boş zamanlarının çoğunu evde geçirirler.
- Tom said Mary was planning on staying at home by herself.
- Tom, Mary'nin evde tek başına kalmayı planladığını söyledi.
- I have three kids at home.
- Evde üç çocuğum var.
- He was at home.
- O evdeydi.
- I would rather read a book at home than go out tonight.
- Bu gece dışarı çıkmaktansa evde bir kitap okumayı tercih ederim.
- Tom was sitting at home in his pajamas watching TV and eating pizza.
- Tom evde pijamalarıyla oturmuş televizyon izliyor ve pizza yiyordu.
- Right now my father is not at home.
- Şu anda babam evde değil.
- Tom left his wife at home with the children.
- Tom eşini çocuklarla birlikte evde bıraktı.
- Tom is happiest when he's at home.
- Tom en çok evdeyken mutlu olur.
- Yes, she's at home.
- Evet, evde.
- Aren't you still at home?
- Hâlâ evde değil misin?
- I think I'll stay at home.
- Sanırım evde kalacağım.
- But it is better to stay at home.
- Ama evde kalmak daha iyi.
- We're at home.
- Biz evdeyiz.
- I knew we should've stayed at home.
- Evde kalmamız gerektiğini biliyordum.
- Since he had left his wallet at home, he asked me if I could lend him 1,000 yen.
- Cüzdanını evde unuttuğu için ona 1,000 yen borç verip veremeyeceğimi sordu.
- Tom said that he left his keys at home.
- Tom anahtarlarını evde bıraktığını söyledi.
- You weren't at home when I dropped by.
- Ben uğradığımda evde değildin.
- Do not attempt this at home.
- Bunu evde denemeyin.
- I thought Tom was still at home.
- Tom'un hâlâ evde olduğunu düşündüm.
- He's relaxing at home.
- O, evde dinleniyor.
- How old must a child be to be able to stay at home alone?
- Bir çocuğun evde yalnız kalabilmesi için kaç yaşında olması gerekir?
- My friend was not at home yesterday.
- Arkadaşım dün evde değildi.
- Is your mother at home?
- Annen evde mi?
- Tom wasn't at home, was he?
- Tom evde değildi, değil mi?
- Tom couldn't understand why Mary wanted to stay at home.
- Tom, Mary'nin neden evde kalmak istediğini anlayamadı.
- I've left my watch at home.
- Saatimi evde bıraktım.
- My father is usually at home on Sunday.
- Babam genellikle pazar günleri evde olur.
- We always eat dinner at home.
- Biz her zaman akşam yemeğini evde yiyoruz.
- He never drinks beer at home.
- Evde hiç bira içmez.
- I am forced to stay at home.
- Evde kalmaya zorlandım.
- Tom works at home.
- Tom evde çalışır.
- I forgot my French textbook at home.
- Fransızca ders kitabımı evde unutmuşum.
- Tom should be at home with his family.
- Tom evde ailesiyle birlikte olmalı.
- If it rains tomorrow, I will stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- I forgot the book at home.
- Kitabı evde unuttum.
- I'm always on call at home.
- Her zaman evdeyim.
- Tom said Mary wasn't at home when he went to visit her.
- Tom onu ziyarete gittiğinde Mary'nin evde olmadığını söyledi.
- He is always at home on Mondays.
- Pazartesi günleri hep evde olur.
- What language do you usually speak at home?
- Evde genellikle hangi dili konuşursun?
- Tom is happiest when he's at home.
- Tom en çok evdeyken mutlu oluyor.
- Are there still women who use your language at home?
- Evde hala sizin dilinizi kullanan kadınlar var mı?
- Let's predrink at home before going to the club, because I would like to save some money.
- Kulübe gitmeden önce evde önceden içelim, çünkü biraz para tasarruf etmek istiyorum.
- I wasn't at home most of the day.
- Günün çoğunda evde değildim.
- Tom always wears his new shoes at home first to break them in.
- Tom yeni ayakkabılarını her zaman önce evde giyer.
- Were you at home yesterday?
- Dün evde miydin?
- Let's go see if Tom is at home.
- Gidip Tom evde mi bakalım.
- Tom is relaxing at home.
- Tom evde dinleniyor.
- I prefer going out to staying at home.
- Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim.
- I'm studying French at home.
- Evde Fransızca çalışıyorum.
- Tom isn't always at home on Sundays.
- Tom pazar günleri her zaman evde değil.
- Tom is usually at home on Monday evenings.
- Tom pazartesi akşamları genellikle evde olur.
- I forgot my French textbook at home.
- Fransızca ders kitabımı evde unuttum.
- I'm sorry, I forgot my homework at home.
- Özür dilerim, ödevimi evde unutmuşum.
- He is no longer at home.
- O artık evde değil.
- Tom is always at home.
- Tom her zaman evde.
- Which would you rather do, eat at home or go out to eat?
- Hangisini yapmayı tercih edersin, evde yemek yemeyi mi yoksa yemek yemek için dışarı çıkmayı mı?
- Do you eat breakfast at home?
- Kahvaltıyı evde mi yapıyorsun?
- I'm not always at home on Sundays.
- Pazar günleri her zaman evde değilim.
- You've left your ID at home, so you can't come in.
- Kimliğini evde bıraktın, bu yüzden içeri gelemezsin.
- You can bleach and dye your hair at home.
- Saçını evde ağartabilir ve boyayabilirsin.
- I can't wait to tell everybody at home.
- Evdeki herkese söylemek için sabırsızlanıyorum.
- My mother is not at home.
- Annem evde değil.
- I noticed you weren't at home last night.
- Dün gece evde olmadığını fark ettim.
- At home I have a room of my own.
- Evde kendime ait bir odam var.
- I would rather stay at home than go shopping.
- Alışverişe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Is your father at home now?
- Baban şimdi evde mi?
- Tom prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih ediyor.
- How many computers do you have at home?
- Evde kaç tane bilgisayarınız var?
- I work at home.
- Evde çalışıyorum.
- Tom pretty much stays at home.
- Tom oldukça fazla evde kalır.
- We only speak Spanish at home.
- Evde sadece İspanyolca konuşuyoruz.
- Tom is at home almost every evening.
- Tom neredeyse her akşam evdedir.
- I wasn't at home most of the day.
- Günün çoğunda evde yoktum.
- My parents are usually at home in the evening.
- Ailem genellikle akşam evdedir.
- Tom will stay at home today.
- Tom bugün evde kalacak.
- I left my passport at home.
- Pasaportumu evde bıraktım.
- I'm at home every evening.
- Her gece evdeyim.
- Are you usually at home in the evening?
- Genellikle akşam evde misin?
- She's not at home now.
- Şu anda evde değil.
- When I called on him, he was not at home.
- Ona uğradığımda, o evde değildi.
- He left the money at home.
- Parayı evde unutmuş.
- I forgot my pencil case at home.
- Kalem kutumu evde unuttum.
- I would rather stay at home than go out in this hot weather.
- Bu sıcak havada dışarıya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Last Sunday I relaxed at home.
- Geçen pazar evde dinlendim.
- I don't have anyone waiting for me at home.
- Evde benim için bekleyen kimsem yok.
- Is Tom still at home?
- Tom hâlâ evde mi?
- I was at home all day yesterday.
- Dün bütün gün evdeydim.
- See you at home.
- Evde görüşürüz.
- We all speak Taiwanese at home.
- Evde hepimiz Tayvanca konuşuyoruz.
- Will you stay at home?
- Evde kalacak mısın?
- Jack keeps a cat and a parrot at home.
- Jack, evde bir kedi ve bir papağan bakıyor.
- I'll probably stay at home this weekend.
- Muhtemelen bu hafta sonu evde kalacağım.
- I always stay at home on Sundays.
- Ben pazar günleri her zaman evde kalırım.
- She is usually at home on Sundays.
- O Pazar günleri genellikle evdedir.
- Tom wondered why Mary wasn't at home.
- Tom, Mary'nin neden evde olmadığını merak etti.
- Due to the rain, staying at home would be a better option.
- Yağmurdan dolayı, evde kalmak daha iyi bir seçenek olacaktır.
- I don't have a TV at home.
- Evde bir televizyonum yok.
- Are you still at home?
- Hâlâ evde misin?
- He is at home today.
- Bugün evde.
- Yesterday she stayed at home instead of going out.
- Dün dışarı çıkmak yerine evde kaldı.
- I don't usually stay at home on Monday.
- Ben pazartesi günü genellikle evde kalmam.
- We've got a sandbox at home.
- Evde kum havuzumuz var.
- They drink coffee at home.
- Onlar evde kahve içer.
- He made wudu at home.
- Abdestini evde aldı.
- Tom said he had three dogs at home.
- Tom evde üç köpeği olduğunu söyledi.
- Tom forgot his driver's license at home.
- Tom ehliyetini evde unutmuştu.
- Tom speaks French at home.
- Tom evde Fransızca konuşuyor.
- I'd never try to do that at home.
- Onu asla evde yapmaya çalışmam.
- On that day I forgot my wallet at home.
- O gün cüzdanımı evde unuttum.
- Tom and Mary were at home together.
- Tom ve Mary evde birlikteydiler.
- I stayed at home all day Monday.
- Pazartesi bütün gün evdeydim.
- There are two people at home.
- Evde iki kişi var.
- Tom told me to stay at home.
- Tom bana evde kalmamı söyledi.
- Tom should be living at home with us.
- Tom bizimle aynı evde yaşamalı.
- I'm almost always at home on Sundays.
- Pazar günleri neredeyse hep evdeyim.
- Please don't try this at home.
- Lütfen bunu evde deneme.
- As it happened, my grandmother was not at home.
- Bu olurken, büyükannem evde değildi.
- Tom only speaks French at home.
- Tom evde sadece Fransızca konuşuyor.
- They're at home.
- Onlar evdeler.
- Stay at home if you are able to!
- Eğer mümkünse evde kalın!
- I'm sick of being stuck at home.
- Evde tıkılıp kalmaktan bıktım.
- Tom is at home watching TV.
- Tom evde TV izliyor.
- If it rains tomorrow, I'll just stay at home.
- Eğer yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- I spend most of my time at home.
- Zamanımın çoğunu evde geçiririm.
- I always try to eat at home.
- Her zaman evde yemeye çalışırım.
- I wish Tom would spend more time at home.
- Keşke Tom evde daha fazla vakit geçirse.
- How're you doing at home?
- Evde nasılsın?
- If it rains tomorrow, I'll stay at home.
- Eğer yarın yağmur yağarsa, evde kalırım.
- Is someone making you feel afraid when you are at home?
- Evdeyken seni korkutan biri mi var?
- Do you have a computer at home?
- Evde bir bilgisayarın var mı?
- I was just wondering what kind of pets you have at home.
- Evde ne tür evcil hayvanlarınız olduğunu merak ediyordum.
- I left my cell phone at home.
- Cep telefonumu evde unutmuşum.
- It would be better to stay at home.
- Evde kalmak daha iyi olur.
- She is neither at home nor at school.
- O ne evde ne de okulda.
- My mother isn't at home.
- Annem evde yok.
- Tom and Mary are at home today.
- Tom ve Mary bugün evdeler.
- Which would you rather do, go to the cinema or stay at home?
- Hangisini tercih edersin, sinemaya gitmeyi mi yoksa evde kalmayı mı?
- I wonder if he's at home.
- Acaba evde mi?
- Tom thought Mary wasn't at home.
- Tom, Mary'nin evde olmadığını düşündü.
- Tom isn't at home, but Mary is.
- Tom evde değil ama Mary evde.
- I can't call her at home.
- Onu evde arayamam.
- Staying at home is boring.
- Evde kalmak sıkıcı.
- We don't speak French at home.
- Biz evde Fransızca konuşmayız.
- Tom's wife told me he wasn't at home.
- Tom'un karısı bana evde olmadığını söyledi?
- Where did you find it, at school or at home?
- Onu nerede buldun, okulda mı yoksa evde mi?
- Tom said he wants to stay at home all day.
- Tom bütün gün evde kalmak istediğini söyledi.
- We have to put up with a lot of noise when the children are at home.
- Çocuklar evdeyken çok fazla gürültüye tahammül etmemiz gerekiyor.
- We're usually at home in the evening.
- Biz akşamleyin genellikle evdeyiz.
- I'll stay at home the next time she comes.
- Bir dahaki gelişinde evde kalacağım.
- Mr Nakamura is at home.
- Bay Nakamura evde.
- We're safe at home.
- Evde güvendeyiz.
- I have that at home.
- Evde bundan bende var.
- I prefer going out to staying at home.
- Dışarı çıkmayı evde kalmaya tercih ederim.
- I stayed at home and watched TV by myself.
- Evde kaldım ve tek başıma TV izledim.
- If it rains, I'll stay at home.
- Yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- In Sweden it is more common for a child to have three first names than one, but here, at home, this is a more unusual phenomenon.
- İsveç'te bir çocuğun üç ilk isme sahip olması bir ilk isme sahip olmasından daha yaygındır, ancak burada, evde, bu daha sıra dışı bir olgudur.
- It looks like Tom isn't at home.
- Tom evde değil gibi görünüyor.
- You must think of your old parents at home.
- Evdeki yaşlı anne-babanı düşünmen gerekir.
- I left your flash drive at home.
- Senin flaş belleğini evde bıraktım.
- It's so nice to stay at home.
- Evde kalmak çok güzel.
- I'll see you at home.
- Evde görüşürüz.
- Tom is out, but Mary is at home.
- Tom dışarıda ama Mary evde.
- Tom is at home with the children.
- Tom çocuklarla birlikte evde.
- Some people think eating at home is better for you than eating out.
- Bazı insanlar evde yemek yemenin dışarıda yemekten daha iyi olduğunu düşünür.
- Tom said that he wasn't at home on Monday.
- Tom Pazartesi günü evde olmadığını söyledi.
- They stayed at home, because it rained.
- Evde kaldılar, çünkü yağmur yağıyordu.
- Tom is usually at home on Monday.
- Tom genellikle pazartesi günleri evde olur.
- Tom likes to stay at home alone on weekends.
- Tom hafta sonları evde yalnız kalmayı seviyor.
- We stayed at home because it was very cold.
- Hava çok soğuk olduğu için evde kaldık.
- She stayed at home by herself.
- Evde tek başına kaldı.
- He is almost always at home.
- Neredeyse her zaman evde.
- Tom said Mary was tired of eating out and that she wanted to eat dinner at home.
- Tom, Mary'nin dışarıda yemek yemekten bıktığını ve akşam yemeğini evde yemek istediğini söyledi.
- Tom was at home last night.
- Tom dün gece evdeydi.
- I was just wondering what kind of pets you have at home.
- Sadece evde ne tür hayvanlarınızın olduğunu merak ediyordum.
- I'm almost always at home in the evenings.
- Akşamları neredeyse hep evde olurum.
- She's at home taking care of the kids.
- Evde çocuklarla ilgileniyor.
- Tom said that he prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih ettiğini söyledi.
- Tom doesn't like to stay at home.
- Tom evde kalmayı sevmiyor.
- I would rather stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- Is he at home?
- O evde mi?
- I stayed at home all day Monday.
- Pazartesi günü bütün gün evde kaldım.
- Tom is almost always at home on Sundays.
- Tom pazar günleri neredeyse her zaman evde olur.
- The situation at home was pretty tense.
- Evdeki durum oldukça gergindi.
- I left my glasses at home.
- Gözlüklerimi evde unutmuşum.
- Education starts at home.
- Eğitim evde başlar.
- Did something happen at home?
- Evde bir şey mi oldu?
- Mary left her purse at home.
- Mary çantasını evde bıraktı.
- Tom left his laptop at home.
- Tom dizüstü bilgisayarını evde unutmuş.
- I was sick; I stayed at home all day long.
- Hastaydım; bütün gün evdeydim.
- Sami was at home all night.
- Sami bütün gece evdeydi.
- I left my phone at home.
- Telefonumu evde unutmuşum.
- If it rains, we will stay at home.
- Yağmur yağarsa evde kalırız.
- He's at home resting and preparing for the exam.
- O, evde dinleniyor ve sınav için hazırlanıyor.
- He practiced every day at home.
- O, evde her gün uygulama yaptı.
- Are you always at home in the evening?
- Akşamları her zaman evde misin?
- And now he rests at home.
- Ve şimdi o, evde dinleniyor.
- Tom was at home at that time.
- Tom o sırada evdeydi.
- I wonder whether Tom is really at home.
- Tom'un gerçekten evde olup olmadığını merak ediyorum.
- Tom stayed at home.
- Tom evde kaldı.
- Did you eat at home before you came here?
- Buraya gelmeden önce evde yemek yedin mi?
- I was disappointed because you weren't at home.
- Evde olmadığın için hayal kırıklığına uğradım.
- Tom seldom eats at home.
- Tom nadiren evde yer.
- I don't speak French at home.
- Evde Fransızca konuşmuyorum.
- Tom left his phone at home.
- Tom telefonunu evde unutmuş.
- Do you feel safe at home?
- Evde kendinizi güvende hissediyor musunuz?
- Tom isn't always at home on Sundays.
- Tom pazar günleri her zaman evde olmaz.
- Since it was raining, we stayed at home.
- Yağmur yağdığı için evde kaldık.
- I hope everything is fine at home.
- Umarım evde her şey yolundadır.
- Don't try that at home.
- Bunu evde deneme.
- I'm always at home on Mondays.
- Pazartesi günleri her zaman evdeyim.
- Tom stayed at home all day.
- Tom bütün gün evde kaldı.
- I should've stayed at home.
- Evde kalmalıydım.
- Tom stays at home on weekends.
- Tom hafta sonları evde kalıyor.
- I'm still at home.
- Hala evdeyim.
- Unfortunately, my father isn't at home.
- Maalesef babam evde değil.
- In winter, I like to stay at home, near the fire, and listen to the wind blow.
- Kışın evde ateşin yakınında kalmayı ve rüzgar sesini dinlemeyi severim.
- I've got a child at home.
- Evde bir çocuğum var.
- Sami left his wallet at home.
- Sami cüzdanını evde bıraktı.
- You'd better stay at home rather than go out on such a day.
- Böyle bir günde dışarı çıkmaktansa evde kalsan iyi olur.
- Today I'm working at home.
- Bugün evde çalışıyorum.
- I wasn't at home yesterday.
- Dün evde değildim.
- We eat at home.
- Evde yemek yeriz.
- If she goes to the theater, I'll stay at home.
- Eğer o tiyatroya giderse, ben evde kalacağım.
- I don't usually burn incense at home.
- Ben genellikle evde tütsü yakmam.
- She's at home taking care of the kids.
- O, evde çocuklara bakıyor.
- Do you eat at home or eat out?
- Evde mi yoksa dışarıda mı yersiniz?
- If death occurs at home, whoever discovers the body should contact the family doctor.
- Evde bir ölüm vakası olursa, cesedi kim bulursa aile doktoru ile temasa geçmelidir.
- Tom told me his father wasn't at home.
- Tom bana babasının evde olmadığını söyledi.
- Tom is at home with the children.
- Tom evde çocuklarla birlikte.
- Tom stayed at home all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra evde kaldı.
- He doesn't speak Japanese at home.
- Evde Japonca konuşmuyor.
- I seldom eat at home.
- Nadiren evde yemek yerim.
- The lady stayed at home for five days because it was too hot.
- Kadın beş gün boyunca evde kaldı çünkü hava çok sıcaktı.
- Tom can't buy anything today, because he left his wallet at home.
- Cüzdanını evde bıraktığı için, Tom bugün bir şey alamaz.
- I was at home until noon yesterday.
- Dün öğlene kadar evdeydim.
- I wish Tom would spend more time at home.
- Tom'un evde daha fazla zaman geçirmesini isterdim.
- On that day I forgot my wallet at home.
- O gün cüzdanımı evde unutmuştum.
- He's relaxing at home.
- Evde dinleniyor.
- I usually eat at home.
- Genelde evde yerim.
- How old must a child be to be able to stay at home alone?
- Evde yalnız kalabilmesi için bir çocuk kaç yaşında olmalı?
- Are you at home?
- Evde misin?
- Mary left her purse at home.
- Mary çantasını evde unutmuş.
- I only speak French at home with my parents.
- Evde sadece ailemle Fransızca konuşuyorum.
- If it rains, we'll stay at home.
- Yağmur yağarsa evde kalırız.
- She's at home resting and preparing for the exam.
- Evde dinleniyor ve sınava hazırlanıyor.
- He doesn't speak Japanese at home.
- O, evde Japonca konuşmuyor.
- Tom is rarely at home.
- Tom nadiren evde olur.
- Tom left his umbrella at home.
- Tom şemsiyesini evde unuttu.
- Emily stays at home alone when her parents are in the factory.
- Anne ve babası fabrikadayken Emily evde tek başına kalır.
- She stayed at home by herself.
- Kendi başına evde kaldı.
- I'm almost always at home in the evenings.
- Akşamları neredeyse her zaman evdeyim.
- I was at home most of the day.
- Günün çoğunda evdeydim.
- I usually eat at home with my family.
- Genellikle evde ailemle yemek yerim.
- They weren't at home yesterday.
- Onlar dün evde değildi.
- I ate lunch at home.
- Öğle yemeğini evde yedim.
- Tom said Mary wasn't at home when he went to visit her.
- Tom, Mary’yi ziyarete gittiğinde onun evde olmadığını söyledi.
- Tom is at home, isn't he?
- Tom evde, değil mi?
- My father was still at home when I left.
- Ben ayrıldığımda babam hâlâ evdeydi.
- Tom was at home with Mary last night.
- Tom dün gece Mary'le birlikte evdeydi.
- Tom said Mary is probably still at home.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ evde olduğunu söyledi.
- Tom ate lunch at home.
- Tom öğle yemeğini evde yedi.
- I grew up speaking French at home.
- Evde Fransızca konuşarak büyüdüm.
- Tom plans to just stay at home.
- Tom evde kalmayı planlıyor.
- She stayed at home yesterday as it was so cold.
- Dün hava çok soğuk olduğu için evde kaldı.
- Tom is always at home, isn't he?
- Tom her zaman evde, değil mi?
- Most fatal accidents happen at home.
- Ölümcül kazaların çoğu evde olur.
- I study English at home.
- Evde İngilizce çalışıyorum.
- Was Tom at home yesterday?
- Tom dün evde miydi?
- I left my watch at home.
- Saatimi evde unutmuşum.
- We can talk about this at home.
- Evde bu konuda konuşabiliriz.
- Was Tom at home last night?
- Tom geçen gece evde miydi?
- My dictionary is at home.
- Sözlüğüm evde.
- Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there.
- Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.
- No one was at home.
- Hiç kimse evde değildi.
- Women worked at home.
- Kadınlar evde çalıştı.
- I'm really glad you decided to come to our party instead of staying at home.
- Evde kalmak yerine partimize gelmeye karar vermene çok sevindim.
- I feel like going out rather than staying at home today.
- Bugün evde kalmak yerine dışarı çıkmak istiyorum.
- Tom left his wallet at home.
- Tom evde cüzdanını bıraktı.
- Tom wasn't at home at the time.
- Tom o zaman evde değildi.
- The doctor advised that she stay at home.
- Doktor onun evde kalmasını tavsiye etti.
- We're usually at home in the evening.
- Genelde akşamları evde oluruz.
- I am at home at five o'clock.
- Saat beşte evdeyim.
- Tom stayed at home by himself.
- Tom evde tek başına kaldı.
- Tom is already at home.
- Tom zaten evde.
- Tom stayed at home because it was raining.
- Tom evde kaldı çünkü yağmur yağıyordu.
- I wonder why Tom isn't at home.
- Tom'un neden evde olmadığını merak ediyorum.
- Tom stayed at home with Mary.
- Tom evde Mary ile kaldı.
- Even if she comes to see me, tell her I am not at home.
- Beni görmeye gelse bile, ona evde olmadığımı söyle.
- Unfortunately, I left my homework at home.
- Maalesef ödevimi evde unutmuşum.
- He practiced every day at home.
- Her gün evde pratik yapıyor.
- We don't speak English at home.
- Evde İngilizce konuşamıyoruz.
- Weren't you at home last night?
- Dün gece evde değil miydin?
- Tom is at home with his parents.
- Tom evde ailesiyle birlikte.
- Layla left her purse at home.
- Layla cüzdanını evde unuttu.
- Education begins at home.
- Eğitim evde başlar.
- I seldom listen to music at home.
- Evde nadiren müzik dinlerim.
- Tom was at home alone.
- Tom evde tek başınaydı.
- I am forced to stay at home.
- Evde kalmak zorundayım.
- She stayed at home yesterday as it was so cold.
- Çok soğuk olduğu için dün evde kaldı.
- I forgot my credit card at home.
- Kredi kartımı evde unuttum.
- I never do that at home.
- Bunu evde asla yapmam.
- We're going to stay at home today.
- Bugün evde kalacağız.
- I study French at home.
- Evde Fransızca çalışıyorum.
- She doesn't speak Japanese at home.
- Evde Japonca konuşmuyor.
- If it rains, we will stay at home.
- Eğer yağmur yağarsa, evde kalacağız.
- Fadil got very bored at home.
- Fadıl evde çok sıkılmıştı.
- Tom left his science textbook at home.
- Tom fen bilgisi ders kitabını evde bıraktı.
- Will you stay at home?
- Evde mi kalacaksın?
- Tom is not only unhappy at work, but also unhappy at home.
- Tom sadece işte mutsuz değil, evde de mutsuz.
- Tom is usually at home on Monday.
- Tom genellikle pazartesi günü evdedir.
- Sami did not feel safe at home.
- Sami evde kendini güvende hissetmedi.
- Both my parents are at home now.
- Annem de babam da şu anda evde.
- If it is raining tomorrow, we stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalırız.
- She stayed at home all day.
- O bütün gün evde kaldı.
- He's not always at home on Sundays.
- Pazar günleri her zaman evde olmaz.
- We went to Tom's house to talk to him, but he wasn't at home.
- Tom'la konuşmak için evine gittik ama evde değildi.
- Tom is probably still at home.
- Tom muhtemelen hala evde.
- We drink a lot of beer at home.
- Biz evde çok bira içeriz.
- My father is at home.
- Babam evdedir.
- Do you listen to the radio at home every day?
- Evde her gün radyo dinler misin?
- Tom eats lunch at home every day.
- Tom her gün öğle yemeğini evde yiyor.
- Layla left her purse at home.
- Leyla çantasını evde bıraktı.
- I left my credit card at home.
- Kredi kartımı evde unutmuşum.
- He had to leave his cat at home.
- Kedisini evde bırakmak zorunda kaldı.
- If I had to study, I would stay at home every day.
- Okumak zorunda kalsam, her gün evde kalırım.
- It was very cold, so we stayed at home.
- Hava çok soğuktu, bu yüzden evde kaldık.
- Is your mum at home?
- Annen evde mi?
- I've left my charger at home.
- Şarj cihazımı evde unutmuşum.
- Tom is usually at home in the evening.
- Tom genellikle akşamları evde olur.
- If he had stayed at home that day, he would not have met with disaster.
- Eğer o gün evde kalsaydı, felaketle karşılaşmayacaktı.
- Was he at home yesterday?
- Dün evde miydi?
- Tom spent all of his Christmases at home with his family.
- Tom tüm Noellerini evde ailesiyle geçirirdi.
- Do you prefer eating out or eating at home?
- Dışarıda mı yoksa evde mi yemeyi tercih edersin?
- Do you speak French at home?
- Evde Fransızca konuşuyor musun?
- Tom said that he left his keys at home.
- Tom anahtarlarını evde unuttuğunu söyledi.
- Are you at home next weekend?
- Gelecek hafta sonu evde misin?
- Tom is going to stay at home tomorrow.
- Tom yarın evde kalacak.
- Are there problems at home?
- Evde sorun mu var?
- I can't study at home.
- Evde çalışamam.
- You were at home yesterday.
- Sen dün evdeydin.
- We are already at home.
- Zaten evdeyiz.
- They had to stay at home all day.
- Bütün gün evde kalmak zorundaydılar.
- As I didn't feel well I stayed at home all day.
- Kendimi iyi hissetmediğim için bütün gün evde kaldım.
- Tom is at home with his wife.
- Tom karısı ile birlikte evde.
- You do a lot of your work at home, don't you?
- İşinin çoğunu evde yapıyorsun, değil mi?
- Tom stays at home on weekends.
- Tom hafta sonları evde kalır.
- If it rains tomorrow, will you stay at home?
- Yarın yağmur yağarsa evde mi kalacaksın?
- Tom stayed at home all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra evde kaldı.
- I rested at home.
- Evde dinlendim.
- He said that he had left his wallet at home.
- Cüzdanını evde bıraktığını söyledi.
- Are we at home today?
- Bugün evde miyiz?
- Before you go to visit him, you should make sure he's at home.
- Onu ziyarete gitmeden önce, onun evde olduğundan emin olmalısın.
- I was at home almost all day yesterday.
- Dün neredeyse bütün gün evdeydim.
- Tom wasn't at home at the time.
- Tom o sırada evde değildi.
- Good news was in store for us at home.
- Evde bizi iyi haberler bekliyordu.
- I'd never try to do that at home.
- Bunu asla evde yapmaya çalışmazdım.
- I left my glasses at home.
- Gözlüğümü evde bıraktım.
- I want to be a stay at home dad.
- Evde oturan bir baba olmak istiyorum.
- If Jason should call me, tell him I'm not at home.
- Eğer Jason beni ararsa, evde olmadığımı söyle.
- Why weren't you at home yesterday?
- Dün neden evde değildin?
- Tom told Mary to stay at home until she got well.
- Tom Mary'ye iyileşinceye kadar evde kalmasını söyledi.
- Jack keeps a cat and a parrot at home.
- Jack, evde bir kedi ve bir papağan besliyor.
- I think Tom shouldn't stay at home tomorrow.
- Bence Tom yarın evde kalmamalı.
- Staying at home is boring.
- Evde kalmak sıkıcıdır.
- I will remain at home.
- Evde kalacağım.
- My wife and I prefer to spend time at home together.
- Karım ve ben birlikte evde vakit geçirmeyi tercih ediyoruz.
- Tom and Mary are both at home, aren't they?
- Tom ve Mary'nin ikisi de evde, değil mi?
- They would like to stay at home.
- Onlar evde kalmak istiyorlar.
- We drink a lot of beer at home.
- Evde çok bira içeriz.
- Tom is always at home on Mondays.
- Tom pazartesileri hep evdedir.
- Tom knew Mary wasn't at home.
- Tom, Mary'nin evde olmadığını biliyordu.
- She has lunch at home.
- Öğle yemeğini evde yedi.
- I stayed at home and watched TV by myself.
- Evde kaldım ve kendi başıma televizyon izledim.
- I don't often eat at home.
- Sık sık evde yemek yemem.
- Is your mother at home now?
- Annen şu an evde mi?
- What language do you speak at home?
- Evde hangi dili konuşuyorsunuz?
- I wonder if he's at home.
- Onun evde olup olmadığını merak ediyorum.
- I'll see you later at home.
- Sonra evde görüşürüz.
- He left the money at home.
- Parayı evde bıraktı.
- On Mondays, he's always at home.
- Pazartesileri, o hep evdedir.
- Fadil got very bored at home.
- Fadıl evde çok sıkıldı.
- Was Ken at home yesterday?
- Ken dün evde miydi?
- Tom only plays the bagpipes when Mary isn't at home.
- Tom sadece Mary evde yokken gayda çalıyor.
- Tom said that Mary wasn't at home.
- Tom, Mary'nin evde olmadığını söyledi.
- I plan to stay at home by myself and watch some TV.
- Evde tek başıma kalıp biraz televizyon izlemeyi planlıyorum.
- Tom and Mary make compost at home.
- Tom ve Mary evde kompost yapıyorlar.
- I'm sorry to bother you at home.
- Seni evde rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- Tom hoped to find Mary at home.
- Tom Mary'yi evde bulmayı umuyordu.
- Tom spends too much time at home.
- Tom evde aşırı fazla zaman harcıyor.
- Tom is no longer at home.
- Tom artık evde değil.
- Is your husband at home?
- Kocan evde mi?
- I work at home.
- Ben evde çalışıyorum.
- Tom is hardly ever at home.
- Tom neredeyse hiç evde olmuyor.
- Today I'm working at home.
- Ben bugün evde çalışıyorum.
- I was at home almost all day yesterday.
- Dün neredeyse tüm gün evdeydim.
- I would rather stay at home than go to the movies tonight.
- Bu gece sinemaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Is Tom at home now?
- Tom şu an evde mi?
- She stayed at home all day instead of going out.
- Dışarı çıkmak yerine bütün gün evde kaldı.
- I left my card at home.
- Kartımı evde unutmuşum.
- I'll stay at home tomorrow.
- Yarın evde kalacağım.
- Maybe Tom and Mary aren't at home.
- Belki de Tom ve Mary evde değillerdir.
- Tom said he left his wallet at home.
- Tom cüzdanını evde unuttuğunu söyledi.
- I feel at home in this room.
- Bu odada evdeymişim gibi hissediyorum.
- I'm usually at home in the evening.
- Genelde akşamları evde olurum.
- Tom might be at home.
- Tom evde olabilir.
- I'm not at home now.
- Şu an evde değilim.
- When Mikel is at home, he works on cleaning the windows.
- Mikel evdeyken pencereleri temizlemekle uğraşır.
- Tom is at home with Mary.
- Tom evde Mary ile birlikte.
- Yes, she's at home.
- Evet, o evde.
- Tom spends too much time at home.
- Tom evde çok fazla zaman geçiriyor.
- Tom said that he wasn't at home last Monday.
- Tom geçen Pazartesi evde olmadığını söyledi.
- I can't call Tom at home.
- Tom'u evden arayamam.
- My father may be at home now.
- Babam şimdi evde olabilir.
- Mary doesn't speak English at home.
- Mary evde İngilizce konuşmaz.
- I would rather stay at home than go out in the rain.
- Yağmurda dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- What Tom really wanted to do was stay at home and watch TV.
- Tom'un gerçekten yapmak istediği şey evde oturup televizyon izlemekti.
- We stayed at home because it was very cold.
- Biz de evde kaldık çünkü hava çok soğuktu.
- Tom waited for Mary at home.
- Tom evde Mary'yi bekledi.
- We stayed at home all day.
- Biz bütün gün evde kaldık.
- He's at home right now.
- O şu anda evde.
- If it is raining tomorrow, we stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa evde kalırız.
- Tom stayed at home by himself.
- Tom evde kendi başına kaldı.
- I won't eat at home tonight.
- Bu gece evde yemek yemeyeceğim.
- I often do that at home.
- Bunu genellikle evde yaparım.
- I do not have a telly at home.
- Evde televizyonum yok.
- Mary was sitting at home in her pajamas.
- Mary evde pijamalarıyla oturuyordu.
- I usually do that at home.
- Onu genelde evde yapıyorum.
- My wife told Tom I wasn't at home.
- Karım Tom'a evde olmadığımı söyledi.
- Tom wanted Mary to stay at home.
- Tom, Mary'nin evde kalmasını istedi.
- I left my cell phone at home.
- Ben cep telefonumu evde bıraktım.
- Are you at home next weekend?
- Önümüzdeki haftasonu evde misin?
- Tom had some trouble at home.
- Tom'un evde bir sorunu vardı.
- What's on your desk at home?
- Evdeki masanda ne var?
- Tom stayed at home alone.
- Tom evde yalnız kaldı.
- Do you think Tom is still at home?
- Sence Tom hâlâ evde midir?
- I don't drink beer at home.
- Evde bira içmem.
- Charity begins at home.
- Yardımseverlik evde başlar.
- I don't drink beer at home.
- Evde bira içmiyorum.
- Tom is rarely at home on Monday.
- Tom nadiren Pazartesi günü evdedir.
- Tom and Mary were both at home.
- Tom da Mary de evdeydiler.
- He hasn't gone anywhere - he's at home.
- O hiçbir yere gitmedi - o evde.
- Was Tom at home last night?
- Tom dün gece evde miydi?
- I know all the numbers, colors and things at home by heart.
- Evdeki tüm sayıları, renkleri ve eşyaları ezbere biliyorum.
- Where did you find it, at school or at home?
- Nerede buldun, okulda mı, evde mi?
- Mom wants to go there, but Dad wants to watch TV at home.
- Annem oraya gitmek istiyor ama babam evde televizyon izlemek istiyor.
- Please wait at home.
- Lütfen evde bekleyin.
- Tom left his driver's license at home.
- Tom ehliyetini evde bıraktı.
- In this kind of weather it's best if I stay at home and don't go outside.
- Böyle havalarda en iyisi evde kalıp dışarı çıkmamak.
- I wasn't at home when the baby took its first steps.
- Bebek ilk adımlarını attığında ben evde değildim.
- I have three dogs at home.
- Evde üç köpeğim var.
- I want to be at home.
- Evde olmak istiyorum.
- Tonight, I'll stay at home.
- Bu gece evde kalacağım.
- I almost never do that at home.
- Onu evde neredeyse hiç yapmam.
- At home I have a room of my own.
- Evde benim kendi odam var.
- I asked Tom to stay at home.
- Tom'dan evde kalmasını istedim.
- They stayed at home, because it rained.
- Yağmur yağdığı için evde kaldılar.
- We don't speak English at home.
- Evde İngilizce konuşmuyoruz.
- I told Tom he should stay at home.
- Tom'a evde kalması gerektiğini söyledim.
- I only speak French at home with my parents.
- Ebeveynlerimle evde sadece Fransızca konuşurum.
- Tom said he left his wallet at home.
- Tom cüzdanını evde bıraktığını söyledi.
- Sami kept an iguana at home.
- Sami evde bir iguana bakıyordu.
- Tom was at home at that time.
- Tom o zaman evdeydi.
- I was at home asleep.
- Evde uyuyordum.
- I stay at home on Sundays.
- Pazar günleri evde kalırım.
- I still live at home.
- Hâlâ evde yaşıyorum.
- Which would you rather do, eat at home or eat out?
- Hangisini tercih edersin, evde yemek mi dışarıda yemek mi?
- Because I had a cold, I stayed at home.
- Üşüttüğümden dolayı, evde kaldım.
- I left my wallet at home.
- Cüzdanımı evde bıraktım.
- I forgot my driver's license at home.
- Ehliyetim evde kalmış.
- Tom stayed at home by himself.
- Tom evde yalnız kaldı.
- I assumed that Tom was still at home.
- Tom'un hala evde olduğunu varsaydım.
- She advised him that he should stay at home.
- Ona evde kalmasını tavsiye etti.
- I sometimes do that at home.
- Onu bazen evde yaparım.
- No one was at home.
- Evde kimse yoktu.
- I never liked being at home alone.
- Evde yalnız kalmayı hiç sevmezdim.
- Aren't you always at home in the evening?
- Akşamları her zaman evde değil misin?
- You're never at home.
- Hiç evde bulunmuyorsun.
- You're never at home.
- Hiç evde olmuyorsun.
- Fadil waited for Layla at home.
- Fadıl, Layla'yı evde bekledi.
- I spend most of my time at home.
- Zamanımın çoğunu evde geçiriyorum.
- Tom wasn't at home when I dropped by.
- Uğradığımda Tom evde yoktu.
- I'm usually at home on Mondays.
- Pazartesi günleri genelde evde olurum.
- I spent the whole weekend at home on the computer.
- Bütün hafta sonunu evde bilgisayarda geçirdim.
- How is everybody at home?
- Herkes evde nasıl?
- I'm seldom at home.
- Nadiren evdeyim.
- I thought Tom was still at home.
- Tom'un hâlâ evde olduğunu sanıyordum.
- Do you eat at home or do you eat out?
- Evde mi yersiniz yoksa dışarıda mı?
- It occurred to me that I had left my purse at home.
- Cüzdanımı evde unuttuğum aklıma geldi.
- I don't have a computer at home.
- Benim evde bir bilgisayarım yok.
- There's nothing left to drink at home.
- Evde içecek bir şey kalmadı.
- Do you eat at home or eat out?
- Evde mi yemek yersin yoksa dışarıda mı?
- You weren't at home when I dropped by.
- Uğradığımda evde değildin.
- Both of them are at home.
- Onların her ikisi de evde.
- They stayed at home because it was very cold.
- Çok soğuk olduğu için evde kaldılar.
- I spent the whole weekend at home on the computer.
- Bütün hafta sonunu evde bilgisayar başında geçirdim.
- Tom isn't always at home on Mondays.
- Tom pazartesi günleri her zaman evde olmuyor.
- I'm sorry, my dad is not at home.
- Üzgünüm, babam evde değil.
- We only speak French at home.
- Evde sadece Fransızca konuşuyoruz.
- Today I'm staying at home.
- Bugün evde kalacağım.
- I had the good luck to find him at home.
- Onu evde bulduğum için şanslıyım.
- You were at home yesterday.
- Dün evdeydin.
- Tom is at home with his family now.
- Tom şu anda evde ailesiyle birlikte.
- Tom said Mary was tired of eating out and that she wanted to eat dinner at home.
- Tom, Mary'nin dışarıda yemek yemekten bıktığını ve evde akşam yemeği yemek istediğini söyledi.
- Tom and Mary speak French at home.
- Tom ve Mary evde Fransızca konuşuyorlar.
- I am at home.
- Ben, evdeyim.
- Tom still just wants to stay at home all day.
- Tom hâlâ bütün gün evde oturmak istiyor.
- I have that at home.
- Evde de var.
- Tom is rarely at home on Monday.
- Tom pazartesi günleri nadiren evde olur.
- I would rather stay at home than go fishing.
- Balığa gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- She stayed at home all day long yesterday.
- O dün bütün gün boyunca evde kaldı.
- I'm always on call at home.
- Ben her zaman evde bekliyorum.
- They stayed at home because it was very cold.
- Evde kaldılar çünkü hava çok soğuktu.
- Tom left his umbrella at home.
- Tom'un şemsiyesi evde kalmış.
- Tom is resting at home.
- Tom evde dinleniyor.
- I usually eat at home with my family.
- Genellikle ailemle birlikte evde yemek yerim.
- I was at home the whole time.
- Tüm o zaman boyunca evdeydim.
- Were you at home last night?
- Dün gece evde miydin?
- I seem to have left my wallet at home.
- Cüzdanımı evde bırakmışım gibi görünüyor.
- Which would you rather do, eat at home or go out to eat?
- Hangisini tercih edersin, evde yemeyi mi yoksa dışarıda yemeyi mi?
- Would you like to see a movie or watch TV at home?
- Evde bir film izlemek mi yoksa TV izlemek mi istersin?
- I forgot my driver's license at home.
- Ehliyetimi evde bırakmışım.
- I knew I should've stayed at home.
- Evde kalmam gerektiğini biliyordum.
- He is always at home on Mondays.
- O, Pazartesi günleri her zaman evdedir.
- Tom bakes bread at home.
- Tom ekmeği evde pişirir.
- Tom is never at home.
- Tom asla evde değil.
- He wasn't at home when I called on him.
- Onu aradığımda evde değildi.
- I would rather stay at home than go out.
- Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- I would rather stay at home than go to the movies.
- Evde kalmayı sinemaya gitmeye tercih ederim.
- I seldom eat pizza at home.
- Ben evde nadiren pizza yerim.
- Unfortunately, my father isn't at home.
- Ne yazık ki babam evde değil.
- I left my notebook at home.
- Not defterimi evde unutmuşum.
- No one will be at home.
- Evde kimse olmayacak.
- We've got a sandbox at home.
- Evde bir kum havuzumuz var.
- Tom doesn't like to stay at home.
- Tom evde kalmaktan hoşlanmaz.
- If it rains tomorrow, we'll stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağız.
- Maybe Tom isn't at home.
- Tom evde yoktur belki.
- I don't usually do that at home.
- Bunu genelde evde yapmam.
- Was he at home yesterday?
- Dün evde miymiş?
- I'm going to stay at home tonight.
- Bu gece evde kalacağım.
- Tom is at home recovering.
- Tom evde iyileşiyor.
- Tom could've gone anywhere in the world, but he chose to stay at home.
- Tom dünyada herhangi bir yere gidebilirdi ama evde kalmayı tercih etti.
- I would rather stay at home than go out in this hot weather.
- Bu sıcakta dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- I think Tom has serious problems at home.
- Bence Tom'un evde ciddi sorunları var.
- Layla forgot her driver's license at home.
- Leyla ehliyetini evde unuttu.
- I stayed at home all day instead of going to work.
- İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.
- I'm not usually at home on Mondays.
- Pazartesi günleri genellikle evde değilim.
- Even though Tom's in his forties, he still lives at home with his parents.
- Tom 40'lı yaşlarda olmasına rağmen hala anne babasıyla evde yaşıyor.
- He knows the art of making people feel at home.
- O, insanlara evde hissettirme sanatını biliyor.
- She stayed at home all day long yesterday.
- Dün bütün gün evde kaldı.
- Is everything okay at home?
- Evde her şey yolunda mı?
- Tom doesn't drink beer at home.
- Tom evde bira içmez.
- I had to stay at home.
- Evde kalmak zorundaydım.
- I was disappointed that she was not at home.
- Evde olmadığı için hayal kırıklığına uğradım.
- Before you go to visit him, you should make sure he's at home.
- Onu ziyarete gitmeden önce evde olduğundan emin olmalısın.
- Does Tom wash dishes at home?
- Tom evde bulaşık yıkıyor mu?
- I assumed Tom was still at home.
- Tom'un hâlâ evde olduğunu sanıyordum.
- At home, we speak French.
- Evde Fransızca konuşuruz.
- He likes to relax at home with his family when he is on leave from the Air Force.
- Hava Kuvvetleri'nden izinli olduğu zamanlarda ailesiyle birlikte evde dinlenmeyi seviyor.
- Today I just feel like staying at home and doing nothing.
- Bugün evde oturup hiçbir şey yapmamak istiyorum.
- You'll be safe at home.
- Evde güvende olursun.
- She's waiting for you at home.
- Seni evde bekliyor.
- I'd prefer to stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- I had the good luck to find him at home.
- Onu evde bulacak kadar iyi şansım vardı.
- Tom wasn't at home last night.
- Tom dün gece evde değildi.
- Tom spends all day speaking French at school and only speaks English at home.
- Tom okulda bütün günü Fransızca konuşarak geçirir ve evde sadece İngilizce konuşur.
- Tell Tom that he can get in touch with me at home this evening.
- Tom'a bu akşam beni evden arayabileceğini söyle.
- Tom had to stay at home.
- Tom evde kalmak zorundaydı.
- We eat at home.
- Biz yemeği evde yeriz.
- I stayed at home last Monday.
- Geçen pazartesi evde kaldım.
- I'd rather stay at home today.
- Bugün evde kalmayı tercih ederim.
- Do you eat breakfast at home?
- Evde kahvaltı yapar mısın?
- Tom is waiting for Mary at home.
- Tom Mary'yi evde bekliyor.
- I almost never do that at home.
- Bunu evde neredeyse hiç yapmıyorum.
- Do you feel safe at home?
- Evde kendini güvende hissediyor musun?
- Aren't you always at home in the evening?
- Akşamleyin her zaman evde değil misin?
- I always stay at home on Sundays.
- Pazar günleri hep evde kalırım.
- Do you listen to the radio at home every day?
- Her gün evde radyo dinliyor musunuz?
- I seldom listen to music at home.
- Ben nadiren evde müzik dinlerim.
- Why did you stay at home yesterday?
- Dün neden evde kaldın?
- On Mondays, he's always at home.
- Pazartesi günleri hep evde olur.
- I will study English at home.
- Evde İngilizce çalışacağım.
- Was she at home yesterday?
- Dün evde miydi?
- Don't try that at home.
- Onu evde deneme.
- Tom left his wallet at home.
- Tom cüzdanını evde unutmuş.
- I was at home almost all day.
- Neredeyse bütün gün evdeydim.
- Bob wanted to keep the fox at home.
- Bob tilkiyi evde tutmak istedi.
- I should've stayed at home today.
- Bugün evde kalmalıydım.
- Charity starts at home.
- Hayırseverlik evde başlar.
- I would rather stay at home than go out on such a cold day.
- Böyle soğuk bir günde dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- Tom wasn't at home yesterday.
- Tom dün evde değildi.
- Tom pretty much stays at home.
- Tom oldukça çok evde kalır.
- Layla had six children at home.
- Layla'nın evde altı çocuğu vardı.
- We stayed at home all day.
- Bütün gün evde kaldık.
- I never drink at home.
- Evde asla içmem.
- I wasn't at home then.
- O zaman evde değildim.
- Tom had some trouble at home.
- Tom'un evde bazı sorunları vardı.
- Our therapist suggested we go camping together and leave the kids at home.
- Terapistimiz birlikte kampa gitmemizi ve çocukları evde bırakmamızı önerdi.
- I plan to stay at home by myself and watch some TV.
- Tek başıma evde kalmayı ve biraz TV izlemeyi planlıyorum.
- I should've left my camera at home.
- Kameramı evde bırakmalıydım.
- I'm at home right now.
- Şu anda evdeyim.
- Tom is usually at home on Mondays, but Mary isn't.
- Tom genelde pazartesi günleri evde olur ama Mary olmaz.
- I wonder whether Tom is really at home.
- Acaba Tom gerçekten evde mi?
- Why are you at home?
- Neden evdesin?
- Since it's raining, it would be better if you stayed at home.
- Madem yağmur yağıyor, evde kalsan daha iyi olur.
- I know what's happening at home.
- Evde neler olduğunu biliyorum.
- I don't usually burn incense at home.
- Genelde evde tütsü yakmam.
- I left my backpack at home.
- Sırt çantamı evde unutmuşum.
- Tom has lunch at home.
- Tom evde öğle yemeği yedi.
- Tom is at home with the flu.
- Tom grip nedeniyle evde.
- We stayed at home because it was raining.
- Evde kaldık çünkü yağmur yağıyordu.
- I often do that at home.
- Onu genelde evde yaparım.
- Tom isn't at home now.
- Tom şu anda evde değil.
- I would rather stay at home than go to the movies tonight.
- Bu akşam sinemaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Even if she comes to see me, tell her I am not at home.
- Beni görmeye gelse bile, evde olmadığımı söyle.
- He is a lion at home and a mouse outside.
- Evde bir aslan, dışarıda bir faredir.
- Tom left his passport at home.
- Tom pasaportunu evde bıraktı.
- I will try to make it at home.
- Ben onu evde yapmaya çalışacağım.
- I usually eat lunch at home.
- Öğle yemeğini genellikle evde yiyorum.
- I left my umbrella at home.
- Şemsiyemi evde bıraktım.
- I usually eat lunch at home.
- Genelde öğle yemeğini evde yerim.
- Sami has been working late at home.
- Sami evde geç saatlere kadar çalışıyordu.
- On Sundays, I'm not at home.
- Pazarları evde olmam.
- Tom said that he left his wallet at home.
- Tom cüzdanını evde unuttuğunu söyledi.
- A stranger asked the girl whether her father was at home or at his office.
- Bir yabancı kıza babasının evde mi yoksa ofiste mi olduğunu sordu.
- Unfortunately, my mother isn't at home.
- Ne yazık ki, annem evde değil.
- We only use Spanish at home.
- Evde sadece İspanyolca kullanıyoruz.
- I'm staying at home.
- Ben evde kalıyorum.
- It occurred to me that I had left my purse at home.
- Cüzdanı evde unuttuğum aklıma geldi.
- We only speak Spanish at home.
- Evde sadece İspanyolca konuşuruz.
- Tom said that he wasn't at home last Monday.
- Tom geçen Pazartesi günü evde olmadığını söyledi.
- I forgot my driver's license at home.
- Ehliyetimi evde unuttum.
- I would rather stay at home than go out for a walk.
- Yürüyüşe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- There's nothing left to drink at home.
- Evde içecek kalmamış.
- I never liked being at home alone.
- Evde yalnız olmayı asla sevmedim.
- Is everything okay at home?
- Evde her şey iyi mi?
- Layla takes her hijab off at home.
- Leyla evde tesettürünü çıkarır.
- My wife told Tom I wasn't at home.
- Karım Tom'a evde olmadığımı söylemiş.
- Tom hoped to find Mary at home.
- Tom, Mary'yi evde bulmayı umuyordu.
- Tom stayed at home all weekend.
- Tom bütün hafta sonu evde kaldı.
- If it rains tomorrow, we'll stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalırız.
- Do your parents let you do that at home?
- Annen ve baban onu evde yapmana izin verirler mi?
- He's not at home now.
- O, şimdi evde değil.
- My father is usually at home on Sundays.
- Babam Pazar günleri genellikle evdedir.
- At home we only speak Spanish.
- Evde sadece İspanyolca konuşuyoruz.
- John stayed at home, as he was told.
- John ona söylendiği gibi evde kaldı.
- I assumed Tom was still at home.
- Tom'un hâlâ evde olduğunu sandım.
- My wife is the boss at home.
- Evde patron karım.
- I'm at home almost every night.
- Neredeyse her gece evdeyim.
- Emily stays at home alone when her parents are in the factory.
- Ailesi fabrikadayken Emily evde yalnız kalıyor.
- It is very fine today so I would rather go out than stay at home.
- Bugün hava güzel, bu nedenle evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.
- Tom is usually at home on Sundays.
- Tom pazar günleri genellikle evde.
- We speak French at home.
- Evde Fransızca konuşuyoruz.
- I left my umbrella at home.
- Şemsiyemi evde unutmuşum.
- How are things at home?
- Evde işler nasıl?
- At home, we speak only French.
- Biz evde sadece Fransızca konuşuruz.
- Tom will stay at home tomorrow.
- Tom yarın evde kalacak.
- I've been at home.
- Evdeydim.
- The cat is waiting for you at home.
- Kedi seni evde bekliyor.
- We don't speak French at home.
- Evde Fransızca konuşmuyoruz.
- Tom and Mary don't speak French at home.
- Tom ve Mary evde Fransızca konuşmuyorlar.
- I don't usually stay at home on Monday.
- Pazartesi günleri genelde evde kalmam.
- Tom is always at home on Mondays.
- Tom pazartesi günleri hep evde olur.
- I stayed at home instead of going out.
- Dışarı çıkmak yerine evde kaldım.
- I am working at home today.
- Bugün evde çalışıyorum.
- I'm almost always at home on Mondays.
- Neredeyse her zaman pazartesi günleri evdeyim.
- I was at home alone.
- Evde yalnızdım.
- Sami did not feel safe at home.
- Sami evde kendini güvende hissetmiyordu.
- Does Tom wash dishes at home?
- Tom evde bulaşıkları yıkar mı?
- She is happiest when she is at home.
- En çok evdeyken mutlu oluyor.
- I'm having a very delicious meal at home.
- Evde çok lezzetli bir yemek yiyorum.
- Is your wife at home?
- Karın evde mi?
- Are you at home now?
- Şimdi evde misin?
- It's boring to stay at home.
- Evde kalmak sıkıcıdır.
- Luckily, you were at home.
- İyi ki evdeydin.
- We were not at home.
- Evde değildik.
- Cooking at home is healthier than eating out at a restaurant.
- Evde yemek yapmak dışarıda restoranda yemekten daha sağlıklı.
- I was at home by myself all day.
- Bütün gün tek başıma evdeydim.
- Tom has been at home with Mary all day.
- Tom bütün gün Mary ile evdeydi.
- Tom was at home when that happened.
- Olay olduğunda Tom evdeydi.
- I'll stay at home.
- Evde kalacağım.
- I'd rather stay at home than go fishing.
- Balık tutmaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- We are usually at home in the evening.
- Akşam genellikle evdeyiz.
- Tom was at home alone.
- Tom evde yalnızdı.
- No, usually I watch them at home on TV.
- Hayır, genellikle onları evde TV'de izlerim.
- I just stayed at home and watched TV.
- Sadece evde kaldım ve televizyon izledim.
- I hope everything is fine at home.
- Umarım evde her şey iyidir.
- Tom wanted to be here, but he's at home sick in bed.
- Tom burada olmak istiyordu ama evde hasta yatıyor.
- Are you usually at home in the evening?
- Akşamları genellikle evde misin?
- My mother is at home.
- Annem evde.
- She is neither at home nor at school.
- Ne evde, ne de okulda.
- I'll be staying at home this evening.
- Bu akşam evde kalıyor olacağım.
- He is no longer at home.
- Artık evde değil.
- Do you eat at home or eat out?
- Evde mi yersiniz, dışarıda mı?
- We are not always at home on Sundays.
- Pazar günleri her zaman evde değiliz.
- I left my wallet at home.
- Cüzdanımı evde unutmuşum.
- Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there.
- Tom, Mary'den bebek bakıcısı gelene kadar evde kalmasını istedi.
- Mary's husband told me she wasn't at home.
- Mary'nin kocası evde olmadığını söyledi.
- Father isn't at home.
- Babam evde değil.
- Are you still at home?
- Hala evde misin?
- Because of the storm, we had no choice but to stay at home.
- Fırtınadan dolayı, evde kalmaktan başka seçeneğimiz yoktu.
- We stayed at home because it was raining.
- Yağmur yağdığı için evde kaldık.
- A big surprise was waiting for Fadil at home.
- Fadıl'ı evde büyük bir sürpriz bekliyordu.
- Tom hasn't eaten at home in a long time.
- Tom uzun zamandır evde yemek yemedi.
- Tom rarely eats at home.
- Tom nadiren evde yer.
- Tom should've stayed at home.
- Tom evde kalmalıydı.
- Tom is most likely at home.
- Tom büyük ihtimalle evde.
- I knew we should've stayed at home.
- Biliyorum, evde kalmalıydık.
- I'd rather go out than stay at home.
- Evde oturmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.
- No, usually I watch them at home on TV.
- Hayır, genelde evde televizyonda izliyorum.
- Tom still just wants to stay at home all day.
- Tom hâlâ bütün gün evde kalmak istiyor.
- My doctor told me to stay at home for a week.
- Doktorum bana bir hafta evde kalmamı söyledi.
- They could not find work at home.
- Onlar evde iş bulamadılar.
- What Tom really wanted to do was stay at home and watch TV.
- Tom'un gerçekten yapmak istediği evde kalmak ve televizyon izlemekti.
- Tom still lives at home.
- Tom hala evde yaşıyor.
- Tom left his dog at home.
- Tom köpeğini evde bıraktı.
- He never drinks beer at home.
- Evde asla bira içmez.
- If it rains the day after tomorrow, I will stay at home.
- Eğer yarından sonraki gün yağmur yağarsa, evde kalırım.
- Tom forgot his driver's license at home.
- Tom sürücü ehliyetini evde unuttu.
- Daniela called me at home.
- Daniela beni evden aradı.
- Please make yourselves at home.
- Lütfen kendini evde hisset.
- I forgot my shopping list at home.
- Alışveriş listemi evde unutmuşum.
- I forgot my shopping list at home.
- Ben alışveriş listemi evde unuttum.
- Tom forgot his wallet at home.
- Tom cüzdanını evde unutmuş.
- Tom is usually at home on Sunday evenings.
- Tom Pazar akşamları genellikle evdedir.
- Tom doesn't have a TV at home.
- Tom evde bir televizyona sahip değil.
- I seldom do that at home.
- Onu evde nadiren yaparım.
- Only Tom and Mary were at home.
- Sadece Tom ve Mary evdeydi.
- I left my phone at home.
- Telefonumu evde bıraktım.
- Tom speaks French at home.
- Tom evde Fransızca konuşur.
- Tom didn't want to be at home.
- Tom evde olmak istemedi.
- You should stay at home today.
- Bugün evde kalmalısın.
- I'll be staying at home this evening.
- Bu akşam evde kalacağım.
- We never speak French at home.
- Evde hiç Fransızca konuşmuyoruz.
- I was at home by myself.
- Evde tek başımaydım.
- He spent all of his free time at home with his family.
- Boş zamanının tamamını evde ailesiyle geçirdi.
- Tom is at home today, isn't he?
- Tom bugün evde, değil mi?
- Tom is waiting for you at home.
- Tom evde sizi bekliyor.
- Tom is waiting at home, isn't he?
- Tom evde bekliyor, değil mi?
- Please don't try this at home.
- Lütfen bunu evde denemeyin.
- If Jason should call me, tell him I'm not at home.
- Eğer Jason beni ararsa, ona evde olmadığımı söyle.
- Tom thought it wasn't a good idea to leave Mary at home without a babysitter.
- Tom bir çocuk bakıcısı olmadan Mary'yi evde bırakmanın iyi bir fikir olmadığını düşündü.
- Tom isn't at home today.
- Tom bugün evde değil.
- I just stayed at home and watched TV.
- Evde oturup televizyon izlerim.
- Tom practiced every day at home.
- Tom her gün evde pratik yapıyordu.
- We are not at home.
- Evde değiliz.
- Don't try this at home.
- Bunu evde deneme.
- My doctor told me to stay at home for a week.
- Doktorum bir hafta evde kalmamı söyledi.
- Tom is going to stay at home today.
- Tom bugün evde kalacak.
- Sami kept an iguana at home.
- Sami evde bir iguana besliyordu.
- Tom refused to stay at home.
- Tom evde kalmayı reddetti.
- Were you at home all morning?
- Bütün sabah evde miydin?
- I managed to convince Dad that we organize the reception at home.
- Resepsiyonu evde düzenlememiz için babamı ikna etmeyi başardım.
- To tell the truth, I would rather stay at home than go out.
- Doğrusunu söylemek gerekirse, dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- Is it true that Tom has three dogs at home?
- Tom'un evde üç köpeği olduğu doğru mu?
- The cat is waiting for you at home.
- Kedi evde seni bekliyor.
- Tom said he wasn't at home.
- Tom evde olmadığını söyledi.
- Tom told me Mary wasn't at home.
- Tom bana Mary'nin evde olmadığını söyledi.
- Tom and Mary are still at home.
- Tom ve Mary hâlâ evde.
- They weren't at home yesterday.
- Dün evde değillerdi.
- I must've left my wallet at home.
- Cüzdanımı evde bırakmış olmalıyım.
- I will try to make it at home.
- Evde yapmaya çalışacağım.
- He made wudu at home.
- Evde abdest aldı.
- Cooking at home is healthier than eating out at a restaurant.
- Evde yemek pişirmek bir lokantada yemek yemekten daha sağlıklıdır.
- Tom's wife told me he wasn't at home.
- Tom'un karısı onun evde olmadığını söyledi.
- I told Tom to stay at home.
- Tom'a evde kalmasını söyledim.
- Is your mother at home now?
- Şu an annen evde mi?
- We have to put up with a lot of noise when the children are at home.
- Çocuklar evdeyken bir sürü gürültüye katlanmak zorundayız.
- Tom called me at home.
- Tom beni evden aradı.
- I plan to stay at home all day Monday.
- Pazartesi günü bütün gün evde kalmayı planlıyorum.
- I'm waiting at home.
- Evde bekliyorum.
- Maybe Tom isn't at home.
- Belki Tom evde değildir.
- Tom left his ticket at home.
- Tom biletini evde unutmuş.
- Henry is at home.
- Henry evdedir.
- Why does Tom work at home?
- Tom neden evde çalışıyor?
- Are you sure you don't want to live at home with your parents?
- Ailenle aynı evde yaşamak istemediğine emin misin?
- I could not study at home.
- Evde ders çalışamadım.
- Tom said he'd never try to do that at home.
- Tom bunu evde asla yapmaya kalkışmayacağını söyledi.
- Tom is either at home or at work.
- Tom ya evde ya da işte.
- Do you think Tom is still at home?
- Tom'un hâlâ evde olduğunu düşünüyor musun?
- They drink coffee at home.
- Evde kahve içiyorlar.
- He isn't at home.
- O evde değil.
- Tom doesn't want to be at home.
- Tom evde olmak istemiyor.
- You can finish it at home.
- Onu evde bitirebilirsin.
- Tom is still at home, isn't he?
- Tom hâlâ evde, değil mi?
- Tom thought no one was at home.
- Tom evde kimsenin olmadığını düşündü.
- Tom said Mary was planning on staying at home by herself.
- Tom, Mary'nin tek başına evde kalmayı planladığını söyledi.
- We're not always at home on Mondays.
- Pazartesi günleri hep evde değiliz.
- Tom left his passport at home.
- Tom pasaportunu evde unutmuş.
- Tom is at home taking care of the kids.
- Tom evde çocuklarla ilgileniyor.
- I would rather read a book at home than go out tonight.
- Bu akşam dışarı çıkmaktansa evde kitap okumayı tercih ederim.
- Will you stay at home or go to school today?
- Bugün evde mi kalacaksın yoksa okula mı gideceksin?
- Tom is at home now.
- Tom şu an evde.
- I live at home with my parents.
- Evde ailemle yaşıyorum.
- Aren't you still at home?
- Hala evde değil misin?
- I don't speak French at home.
- Evde Fransızca konuşmam.
- I don't have anyone waiting for me at home.
- Evde beni bekleyen kimsem yok.
- You are not at home.
- Evde değilsin.
- Every time I went to his house, he was not at home.
- Onun evine ne zaman gitsem o, evde değildi.
- It was very cold, so they stayed at home.
- Çok soğuktu, bu yüzden evde kaldılar.
- Why do you stay at home on Mondays?
- Neden pazartesileri evde kalıyorsun?
- Do you eat at home or do you eat out?
- Evde mi yiyorsun yoksa dışarıda mı yiyorsun?
- I almost never eat lunch at home.
- Neredeyse hiçbir zaman evde öğle yemeği yemem.
- He is at home today.
- O bugün evde.
- Tom will be working at home.
- Tom evde çalışıyor olacak.
- Tom is almost never at home on Monday, is he?
- Tom neredeyse pazartesi günü hiç evde değil, değil mi?
- I'm sick of being stuck at home.
- Evde mahsur kalmaktan bıktım.
- He's always at home on Mondays.
- O, pazartesi günleri her zaman evdedir.
- He stayed at home all day instead of going out.
- Dışarı çıkmak yerine tüm gün evde oturdu.
- I'm sorry, I left my homework at home.
- Özür dilerim, ödevimi evde unutmuşum.
- I want to live at home with my family.
- Evde, ailemle birlikte yaşamak istiyorum.
- Yesterday you were at home.
- Dün evdeydin.
- Tom likes to stay at home alone.
- Tom evde yalnız kalmayı seviyor.
- Why isn't Tom at home?
- Tom neden evde değil?
- I'd rather stay at home tonight.
- Bu gece evde kalmayı tercih ederim.
- Tom is never at home.
- Tom hiç evde olmaz.
- Because of the storm, we had no choice but to stay at home.
- Fırtına yüzünden evde kalmaktan başka seçeneğimiz yoktu.
- Tom and Mary were both at home.
- Tom ve Mary'nin ikisi de evdeydi.
- I left my backpack at home.
- Sırt çantamı evde bıraktım.
- Tom is at home with his wife and children.
- Tom evde karısı ve çocuklarıyla birlikte.
- I would rather go out than stay at home.
- Evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.
- How's everybody at home?
- Evde herkes nasıl?
- He is at home.
- O, evdedir.
- I'll see you later at home.
- Daha sonra evde görüşürüz.
- He's always at home on Sundays.
- Pazar günleri hep evde olur.
- Tom certainly wasn't at home when we went to visit him.
- Onu ziyarete gittiğimizde Tom kesinlikle evde değildi.
- How about sleeping at home?
- Evde uyumaya ne dersin?
- Tom likes to stay at home alone on weekends.
- Tom hafta sonlarında evde yalnız kalmayı seviyor.
- Do you spend more time at home or at work?
- Evde mi yoksa işte mi daha fazla zaman harcarsın?
- I would rather stay at home than go fishing.
- Balık tutmaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Tom left his science textbook at home.
- Tom fen kitabını evde unutmuş.
- It was very cold yesterday, so I stayed at home.
- Dün hava çok soğuktu, o yüzden evde kaldım.
- I'd rather stay at home than go to the movies.
- Sinemaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- I was at home by myself all day.
- Bütün gün evde tek başımaydım.
- If death occurs at home, whoever discovers the body should contact the family doctor.
- Evde ölüm meydana gelirse, cesedi bulan kişi aile doktoruna başvurmalıdır.
- Tom stayed at home all day Monday.
- Tom pazartesi bütün gün evde kaldı.
- Were you at home when it started raining?
- Yağmur yağmaya başladığında evde miydin?
- Tom seldom listens to music at home.
- Tom evde nadiren müzik dinler.
- He had to leave his cat at home.
- Kedisini evde bırakmak zorundaydı.
- I've got a wife at home.
- Evde bir karım var.
- He rests at home for an hour.
- Evde bir saat dinleniyor.
- I will remain at home.
- Ben evde kalacağım.
- Tom and Mary were both at home.
- Hem Tom hem de Mary evdeydi.
- Are you sure you don't want to live at home with your parents?
- Ailenle birlikte evde yaşamak istemediğinden emin misin?
- Which would you rather do, go to a movie or stay at home?
- Hangisini tercih edersin, sinemaya gitmeyi mi yoksa evde oturmayı mı?
- He's not at home now.
- Şu an evde değil.
- Why aren't you at home?
- Neden evde değilsin?
- John studied hard at school, while at home he helped his mother with her work.
- John okulda çok çalıştı, evde ise annesine işlerinde yardım etti.
- She's most happy when she's at home.
- O, evdeyken çok mutludur.
- We can talk about this at home.
- Bunu evde konuşabiliriz.
- Tom said that Mary was probably still at home.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ evde olduğunu söyledi.
- Tom is out, but Mary is at home.
- Tom dışarıda, ama Mary evde.
- She's at home.
- O evdedir.
- I wasn't at home last night.
- Dün gece evde değildim.
- Tom is at home with his children.
- Tom çocuklarıyla birlikte evde.
- Tom doesn't often eat at home.
- Tom genellikle evde yemek yemez.
- I thought I'd left it at home.
- Evde bıraktığımı sandım.
- He obeys in school, but at home he is difficult.
- Okulda söz dinliyor, ama evde zor biri.
- She spent all of her Christmases at home with her family.
- Tüm Noellerini evde ailesiyle geçirirdi.
- I must've left my wallet at home.
- Cüzdanımı evde unutmuş olmalıyım.
- Tom thought Mary wasn't at home.
- Tom Mary'nin, evde olmadığını düşündü.
- I was at home then.
- O zaman evdeydim.
- I sometimes do that at home.
- Bunu bazen evde yapıyorum.
- You must think of your old parents at home.
- Evdeki yaşlı ebeveynlerinizi düşünmelisiniz.
- Tom is usually at home on Sunday evenings.
- Tom genellikle Pazar akşamları evde olur.
- Tom advised Mary to stay at home.
- Tom, Mary'e evde kalmasını önerdi.
- My father was already at home when I came back.
- Ben döndüğümde babam zaten evdeydi.
- Are you at home most of the day?
- Günün çoğunu evde mi geçiriyorsun?
- Tom stayed at home all day yesterday.
- Tom dün bütün gün evde kaldı.
- They're at home with their mother.
- Evde anneleriyle birlikteler.
- Tom prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih eder.
- My husband and I prefer to spend time at home together.
- Kocam ve ben evde birlikte zaman geçirmeyi tercih ediyoruz.
- I'm the one who told Tom to stay at home.
- Tom'a evde kalmasını söyleyen bendim.
- I want to do that at home.
- Bunu evde yapmak istiyorum.
- Tom is at home almost every evening.
- Tom neredeyse her akşam evde.
- I'm sorry, my mother's not at home.
- Üzgünüm, annem evde değil.
- Leave your radio at home.
- Radyonuzu evde bırakın.
- Henry was not at home, as is often the case with him.
- Genellikle olduğu gibi, Henry evde değildi.
- I'm usually at home on Mondays.
- Ben genellikle pazartesi günleri evdeyim.
- At home I have a Espresso maker.
- Evde bir Espresso makinem var.
- I left your flash drive at home.
- Flaşbelleğinizi evde unutmuşum.
- I relaxed at home last Sunday.
- Geçen Pazar evde dinlendim.
- I hardly ever study at home.
- Evde neredeyse hiç ders çalışmam.
- At home, we speak only French.
- Evde sadece Fransızca konuşuyoruz.
- He said that he had left his wallet at home.
- Cüzdanını evde unuttuğunu söyledi.
- You'll be safe at home.
- Evde güvende olacaksın.
- I left my watch at home.
- Saatimi evde bıraktım.
- Tom spends all day speaking French at school and only speaks English at home.
- Tom bütün gününü okulda Fransızca konuşarak geçiriyor ve evde sadece İngilizce konuşuyor.
Show More (1422)
|
