bark - English Turkish Sentences
English Turkish
bark havlamak v.
  • My dog is probably going to bark at you when you enter the garden.
  • Bahçeye girdiğinde köpeğim muhtemelen sana havlayacak.
  • This cannot be a natural development, because we are barking up the wrong tree.
  • Bu doğal bir gelişme olamaz, çünkü yanlış ağaca havlıyoruz.
  • Her dog started barking like crazy.
  • Onun köpeği deli gibi havlamaya başladı.
Show More (97)
bark havlama n.
  • I hear his barks, he is nearby.
  • Havlamalarını duyuyorum, yakınlarda.
  • His bark is worse than his bite.
  • Havlayan köpek ısırmaz.
  • That dog's bark wouldn't even scare off a baby.
  • O köpeğin havlaması bir bebeği bile korkutmaz.
Show More (5)
bark kabuk n.
  • They carved their names on the bark of a tree.
  • İsimlerini bir ağacın kabuğuna kazımışlar.
  • The birch has white bark.
  • Huş ağacının beyaz bir kabuğu var.
  • Birch trees have white bark.
  • Huş ağaçlarının beyaz kabuğu var.
Show More (2)
bark ağaç kabuğu n.
  • Bears often scratch their backs on the bark of trees.
  • Ayılar genellikle sırtlarını ağaç kabuklarına çizerler.
  • The bark of this tree is very rough.
  • Bu ağacın kabuğu çok sert.
  • Bears often scratch their backs on the bark of trees.
  • Ayılar sık sık sırtlarını ağaçların kabuğunda kaşırlar.
Show More (0)
bark derisini sıyırmak v.
  • My brother is crying because he barked his knee against the table.
  • Kardeşim dizini masaya vurup derisini sıyırdığı için ağlıyor.
Show More (-2)
bark bağırma n.
  • Stop swearing! I don't want to hear your bark anymore!
  • Küfretmeyi kes! Artık bağırmalarını duymak istemiyorum!
Show More (-2)
bark bağırmak v.
  • Wait your turn!' she barked at him.
  • "Sıranı bekle!" diye bağırdı.
Show More (-2)
bark öksürmek v.
  • Tom barked.
  • Tom öksürdü.
Show More (-2)