| 1 |
be offended |
kırılmak |
v. |
|
- Tom must've been offended.
- Tom kırılmış olmalı.
- Tom seemed to have been offended.
- Tom kırılmış gibi görünüyordu.
- Tom seemed to be offended.
- Tom kırılmış gibiydi.
- Please don't be offended.
- Lütfen kırılmayın.
- You looked like you were offended.
- Kırılmış gibi görünüyordun.
- Tom could've been offended.
- Tom kırılmış olabilirdi.
- Please don't be offended.
- Lütfen kırılma.
- I won't be offended.
- Kırılmayacağım.
Show More (5)
|
| 2 |
be offended |
gücenmek |
v. |
|
- Don't be offended.
- Gücenme.
- Tom must've been offended.
- Tom gücenmiş olmalı.
- I was offended a little bit.
- Biraz gücendim.
- Unfortunately, some people were offended.
- Maalesef bazı insanlar gücendi.
- Mary was offended when Tom bought her some breath freshener.
- Tom ona nefes tazeleyici aldığında Mary gücendi.
- You had better invite them or they will be offended.
- Onları davet etseniz iyi olur yoksa gücenirler.
- Do you think Tom will be offended?
- Sence Tom gücenir mi?
Show More (4)
|
| 3 |
be offended |
kırgın olmak |
v. |
|
- I know Tom was offended.
- Tom'un kırgın olduğunu biliyorum.
- Tom said that he was offended.
- Tom kırgın olduğunu söyledi.
- Tom knew that I was offended.
- Tom kırgın olduğumu biliyordu.
- Tom said that Mary was offended.
- Tom, Mary'nin kırgın olduğunu söyledi.
Show More (1)
|
| 4 |
be offended |
rencide olmak |
v. |
|
- Tom was offended by what Mary said.
- Tom Mary'nin söylediğinden rencide oldu.
- Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.
- Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu.
Show More (-1)
|
