beauty - English Turkish Sentences
English Turkish
beauty güzellik n.
  • The country is renowned for its outstanding natural beauty.
  • Ülke olağanüstü doğal güzellikleriyle ünlüdür.
  • A few days ago, I was on Lake Como, admiring the beauty of this wonderful Italian lake from a boat.
  • Birkaç gün önce Como Gölü'ndeydim ve bir tekneden bu harika İtalyan gölünün güzelliğine hayranlıkla bakıyordum.
  • It is dreadful to derive beauty from animal suffering.
  • Hayvanların acı çekmesinden güzellik elde etmek korkunç bir şey.
Show More (200)
beauty güzel n.
  • The beauty is, tonight I win, no matter what.
  • Güzel olan şu ki, bu gece ben kazanacağım, ne olursa olsun.
  • But since you're such an exceptional beauty, I'm prepared to forgive you.
  • Ama sen olağanüstü bir güzel olduğun için seni affetmeye hazırım.
  • Madonna is a beauty.
  • Madonna çok güzel.
Show More (32)
beauty güzel yan n.
  • The beauty is, tonight I win, no matter what.
  • İşin güzel yanı, ne olursa olsun bu gece ben kazanıyorum.
  • The beauty is, tonight I win, no matter what.
  • İşin güzel yanı, bu gece ne olursa olsun ben kazandım.
  • Cause and effect, that's the beauty of it.
  • Neden ve sonuç, bu işin güzel yanı bu.
Show More (0)
beauty güzel kadın n.
  • The actress is still one of the most famous beauties.
  • Aktris hala en ünlü güzel kadınlar arasında.
Show More (-2)
beauty şaheser n.
  • The latest model of BMW is a beauty.
  • BMW'nin son modeli bir şaheser.
Show More (-2)
beauty hoşluk n.
  • The beauty of the lyrics made me emotional.
  • Şarkı sözlerinin hoşluğu beni duygulandırdı.
Show More (-2)