| 1 |
begging |
dilenme |
n. |
|
- He lives by begging.
- O dilenerek yaşıyor.
- He lives by begging.
- Dilenerek yaşıyor.
- He spent most days begging for money in front of mosques.
- Günlerinin çoğunu cami önlerinde dilenerek geçirdi.
- He spent most days begging for money in front of mosques.
- Çoğu gününü cami önlerinde para dilenerek geçirdi.
- Tom spent most days begging for money in front of tourist attractions.
- Tom çoğu gününü turistik yerlerin önünde para dilenerek geçirdi.
- Stop begging for class notes.
- Not dilenme artık.
- Begging from unknown entities isn't wise.
- Bilinmeyen varlıklardan dilenmek akıllıca değil.
Show More (4)
|
| 2 |
begging |
dilencilik |
n. |
|
- Begging is prohibited by law.
- Dilencilik kanunen yasaktır.
Show More (-2)
|
| 3 |
begging |
yalvarma |
n. |
|
- Begging from unknown entities isn't wise.
- Bilinmeyen varlıklara yalvarmak akıllıca değil.
Show More (-2)
|
