blackmail - English Turkish Sentences
English Turkish
blackmail şantaj yapmak v.
  • Levi was blackmailed into taking the blame.
  • Levi'ye suçu üstlenmesi yönünde şantaj yapıldı.
  • We must warn against attempts by the big powers to blackmail the United Nations.
  • Büyük güçlerin Birleşmiş Milletlere şantaj yapma girişimlerine karşı uyarıda bulunmalıyız.
  • It will give Turkey another way of continuously blackmailing the European Union.
  • Bu, Türkiye'ye Avrupa Birliği'ne sürekli şantaj yapmanın başka bir yolunu verecektir.
Show More (25)
blackmail şantaj n.
  • We will not surrender to their blackmail.
  • Şantajlarına boyun eğmeyeceğiz.
  • The press correctly interpreted the German minister's threat as ill-judged budgetary blackmail.
  • Basın, Alman bakanın tehdidini doğru bir şekilde kötü niyetli bir bütçe şantajı olarak yorumladı.
  • This too is desperately needed, but please let us not resort to blackmail.
  • Buna da şiddetle ihtiyaç var ama lütfen şantaja başvurmayalım.
Show More (18)
blackmail şantaj yapmak n.
  • He blackmailed her for years by threatening to tell the newspapers about her affair.
  • Gazetelere ilişkisini anlatmakla tehdit ederek ona yıllarca şantaj yaptı.
Show More (-2)