bounty - English Turkish Sentences
English Turkish
bounty nimet n.
  • The tourists enjoyed the bounties of the island for a week.
  • Turistler bir hafta boyunca adanın nimetlerinin tadını çıkardılar.
Show More (-2)
bounty ödül n.
  • The bounty was set as 500.000 dollars for the mafia leader.
  • Mafya liderinin başına konan ödül 500.000 dolar olarak belirlendi.
Show More (-2)
bounty eli açıklık n.
  • Thanks to his bounty and generosity we felt at home.
  • Onun eli açıklığı ve cömertliği sayesinde kendimizi evimizdeymiş gibi hissettik.
Show More (-2)