|
- Donna's compact, baby bracelet from the hospital, phone bills.
- Donna'nın küçük çantası, hastaneden gelen bebek bileziği, telefon faturaları.
- Donna's compact, baby bracelet from the hospital, phone bills.
- Donna'nın pudrası, hastaneden gelen bebek bileziği, telefon faturaları.
- Donna's compact, baby bracelet from the hospital, phone bills.
- Donna'nın pudrası, hastanenin verdiği bebek bileziği, telefon faturaları.
- Tom bought Mary an expensive bracelet.
- Tom Mary'ye pahalı bir bilezik aldı.
- Tom bought Mary an expensive bracelet.
- Tom, Mary'ye pahalı bir bilezik aldı.
- The young girl lost her bracelet.
- Genç kız bileziğini kaybetti.
- Why aren't you wearing the bracelet I gave you?
- Sana verdiğim bileziği neden takmıyorsun?
- I am giving him a bracelet for his birthday.
- Ona doğum günü için bir bilezik hediye ediyorum.
- That's a beautiful bracelet.
- O güzel bir bilezik.
- Tom gave Mary a gold bracelet.
- Tom Mary'e altın bir bilezik verdi.
- A bracelet is a good gift for my sister.
- Bilezik kız kardeşim için iyi bir hediye.
- Tom gave Mary a diamond bracelet for their wedding anniversary.
- Tom evlilik yıldönümü için Mary'ye bir elmas bilezik verdi.
- Tom gave Mary a gold bracelet.
- Tom Mary'ye altın bir bilezik verdi.
- Tom gave Mary a diamond bracelet.
- Tom, Mary'ye elmas bir bilezik verdi.
- Put the bracelet on.
- Bileziği tak.
- Mary is wearing an ankle bracelet.
- Mary bilek bileziği takıyor.
- Mary wore an ankle bracelet.
- Mary ayak bileğine bir bilezik taktı.
- I think that I'll buy this bracelet for Mary.
- Sanırım Mary için bu bileziği alacağım.
- Fadil presumed the bracelet belonged to Layla.
- Fadıl bileziğin Leyla'ya ait olduğunu varsaymıştı.
- This bracelet is very inexpensive.
- Bu bilezik çok ucuz.
- I had no idea this bracelet was stolen.
- Bu bileziğin çalındığına dair herhangi bir fikrim yoktu.
- I intend to buy a gold bracelet for my wife.
- Eşim için altın bir bilezik almayı düşünüyorum.
- Tom sold the bracelet.
- Tom bileziği sattı.
- Please buy me that bracelet.
- Lütfen bana o bileziği al.
- Please buy me that bracelet.
- Lütfen bana şu bileziği al.
- This bracelet is more expensive than that one.
- Bu bilezik diğerinden daha pahalı.
- Tom gave Mary a bracelet for her birthday.
- Tom Mary'ye doğum günü için bir bilezik verdi.
- I hid the bracelet in a shoe in my closet.
- Bileziği dolabımdaki bir ayakkabının içine sakladım.
- I intend to buy a gold bracelet for my wife.
- Karım için altın bir bilezik almak niyetindeyim.
- I am giving him a bracelet for his birthday.
- Doğum günü için ona bir bilezik veriyorum.
- Tom admitted that he was the one who stole Mary's bracelet.
- Tom Mary'nin bileziğini çalan kişi olduğunu itiraf etti.
- Tom gave Mary a bracelet for her birthday.
- Tom, Mary'ye doğum günü için bir bilezik verdi.
- We can't sell that bracelet.
- O bileziği satamayız.
- I am giving her a bracelet for her birthday.
- Doğum günü için ona bir bilezik veriyorum.
- Tom gave Mary a diamond bracelet for their wedding anniversary.
- Tom, evlilik yıldönümleri için Mary'ye elmas bir bilezik verdi.
- Mary took the bracelet off her wrist.
- Mary bileğindeki bileziği çıkardı.
- Put your bracelet on.
- Bileziğini tak.
- That's a beautiful bracelet.
- Bu çok güzel bir bilezik.
- I think that I'll buy this bracelet for Mary.
- Sanırım bu bileziği Mary'ye alacağım.
- I intend to buy a gold bracelet for my wife.
- Karıma altın bir bilezik almak istiyorum.
- That's a pretty strange-looking bracelet you're wearing.
- Taktığın bilezik oldukça garip görünüyor.
- I'll buy you that bracelet.
- O bileziği sana alacağım.
- Tom noticed that Mary was wearing a new bracelet.
- Tom, Mary'nin yeni bir bilezik taktığını fark etti.
- I am giving her a bracelet for her birthday.
- Doğum günü için ona bir bilezik hediye ediyorum.
- He gave her a diamond bracelet.
- Ona elmas bir bilezik verdi.
- Put this bracelet on your wrist.
- Bu bileziği bileğine tak.
- This bracelet is more expensive than that one.
- Bu bilezik ondan daha pahalı.
- Tom noticed the bracelet on Mary's arm.
- Tom, Mary'nin kolundaki bileziği fark etti.
- I had no idea this bracelet was stolen.
- Bu bileziğin çalındığını bilmiyordum.
- Mary took off her bracelet.
- Mary bileziğini çıkardı.
- Fadil presumed the bracelet belonged to Layla.
- Fadıl bileziğin Leyla'ya ait olduğunu farz etti.
- Mary took the bracelet off her wrist.
- Mary bileziğini bileğinden çıkardı.
- I'll buy you that bracelet.
- Sana o bileziği alacağım.
- It wasn't Tom who gave Mary that bracelet.
- Mary'ye o bileziği veren Tom değildi.
- Tom admitted that he was the one who stole Mary's bracelet.
- Tom, Mary'nin bileziğini çalan kişinin kendisi olduğunu itiraf etti.
- Tom noticed that Mary was wearing a new bracelet.
- Tom Mary'nin yeni bir bilezik taktığını fark etti.
- A bracelet is a good gift for my sister.
- Bir bilezik, kız kardeşim için iyi bir hediyedir.
- It wasn't Tom who gave Mary that bracelet.
- O bileziği Mary'ye veren Tom değildi.
- Mary sold the bracelet Tom gave her.
- Mary, Tom'un ona verdiği bileziği sattı.
Show More (56)
|