brogue - English Turkish Sentences
English Turkish
brogue koyu aksan n.
  • The actor flawlessly imitated a Scottish brogue for his role.
  • Rolü kapmak için koyu İskoç aksanını kusursuz bir şekilde taklit etti.
Show More (-2)
brogue ağır deri ayakkabı (erkek) n.
  • He polished his brown brogues.
  • Adam, kahverengi ağır deri ayakkabılarını parlattı.
Show More (-2)