1 |
brother-in-law |
kayınbirader |
n. |
|
- My brother-in-law and that company president are good people.
- Kayınbiraderim ve şirketin müdürü iyi insanlar.
- My brother-in-law and that company president are good people.
- Kayınbiraderim ve o şirketin müdürü iyi insanlardır.
- My sister's husband is my brother-in-law.
- Kız kardeşimin kocası benim kayınbiraderim.
- My brother-in-law is a cop.
- Kayınbiraderim bir polis.
- Tom is my brother-in-law.
- Tom kayınbiraderim.
- My brother-in-law passed away last Wednesday.
- Kayınbiraderim geçen çarşamba günü vefat etti.
- The first thing we should do is write and thank your brother-in-law for his hospitality.
- Yapmamız gereken ilk şey, kayınbiraderinize misafirperverliği için yazıp teşekkür etmek.
- Tom is my brother-in-law.
- Tom benim kayınbiraderim.
- My brother-in-law passed away last Wednesday.
- Kayınbiraderim geçen çarşamba vefat etti.
- My brother-in-law was of a different opinion.
- Kayınbiraderim farklı bir görüşteydi.
- My brother-in-law is really egotistical.
- Kayınbiraderim gerçekten egoisttir.
- My brother-in-law was of a different opinion.
- Kayınbiraderim farklı düşünüyordu.
- He's not his brother-in-law.
- O kayınbiraderi değil.
- Tom and John are brothers-in-law.
- Tom ve John kayınbiraderler.
- Tom is Mary's brother-in-law.
- Tom, Mary'nin kayınbiraderi.
- Matt is Rita's brother-in-law.
- Matt Rita'nın kayınbiraderi.
- Matt is Rita's brother-in-law.
- Matt, Rita'nın kayınbiraderi.
- Tom is Mary's brother-in-law.
- Tom Mary'nin kayınbiraderidir.
- My brother-in-law came here from Rio de Janeiro on the thirtieth last month and tomorrow he is going to leave for Sao Paulo.
- Kayınbiraderim geçen ayın otuzunda Rio de Janeiro'dan buraya geldi ve yarın Sao Paulo'ya gidecek.
- My brother-in-law is a policeman.
- Kayınbiraderim bir polis.
- Sami is Farid's former brother-in-law.
- Sami, Ferit'in eski kayınbiraderidir.
- This hotel belongs to my brother-in-law.
- Bu otel kayınbiraderime ait.
- My sister's husband is my brother-in-law.
- Kız kardeşimin kocası kayınbiraderimdir.
- Tom is Mary's brother-in-law.
- Tom Mary'nin kayınbiraderi.
- My brother-in-law easily loses his temper from trivial matters.
- Kayınbiraderim önemsiz şeyler yüzünden kolayca öfkelenir.
- My brother-in-law is really egotistical.
- Kayınbiraderim gerçekten bencil.
Show More (23)
|
2 |
brother-in-law |
enişte |
n. |
|
- My brother-in-law and that company president are good people.
- Eniştem ve o firma müdürü iyi insanlardır.
- My brother-in-law is really egotistical.
- Eniştem gerçekten egoisttir.
- Sami is Farid's former brother-in-law.
- Sami, Farid'in eski eniştesi.
- My brother-in-law is really egotistical.
- Eniştem gerçekten bencil.
- The first thing we should do is write and thank your brother-in-law for his hospitality.
- Yapmamız gereken ilk şey misafirperverliği için eniştene yazıp teşekkür etmek.
- My brother-in-law is a policeman.
- Eniştem bir polis.
Show More (3)
|
3 |
brother-in-law |
bacanak |
n. |
|
- Tom is my brother-in-law.
- Tom benim bacanağım.
- Tom and John are brothers-in-law.
- Tom ve John bacanaklar.
Show More (-1)
|
4 |
brother-in-law |
kayın |
n. |
|
- This hotel belongs to my brother-in-law.
- Bu otel benim kayın biraderime ait.
- Tom is my brother-in-law.
- Tom kayınçom.
Show More (-1)
|