brown- - Turkish English Dictionary

brown-

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "brown-" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
brown bear n. boz ayı
When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
Küçükken komşularımı korkutmak için evcil bir boz ayım olsun isterdim.

More Sentences
reddish brown n. kırmızımsı kahverengi
The building with the reddish brown roof is a church.
Kırmızımsı kahverengi çatılı bina bir kilisedir.

More Sentences
brown rice n. kahverengi pirinç
She lives on vegetables and brown rice.
Sebzeyle ve kahverengi pirinçle beslenir.

More Sentences
brown hair n. kahverengi saç
Do you think that brown hair is very beautiful?
Sence kahverengi saç çok mu güzel?

More Sentences
Gastronomy
brown rice n. esmer pirinç
I'm still cooking the brown rice.
Hâlâ esmer pirinç pişiriyorum.

More Sentences
Zoology
brown recluse spider n. kahverengi keşiş örümceği
There's a brown recluse spider in the attic.
Tavan arasında bir kahverengi keşiş örümceği var.

More Sentences
Common Usage
brown sugar n. esmer şeker
brown adj. kahverengi
General
light brown colour n. devetüyü
brown seaweeds n. fukusgiller
brown diet n. brown diyeti (dr.brown)
brown lemming n. kahverengi kır faresi
vandyke brown n. koyu kahverengi
brown sugar n. esmerşeker
little brown bat n. küçük kahverengi yarasa
red brown n. kızıl kahve
brown butter n. kahverengi tereyağı
brown algae n. kahverengi yosun
brown hyena n. kahverengi sırtlan
brown rat n. kahverengi fare
light brown n. devetüyü
deep brown n. koyu kahverengi
grayish brown n. gri kahverengi
brown cup n. kahverengi kupa
brown hickory n. kahverengi ceviz
brown fish owl n. balıkbaykuşu
brown betty n. puding
brown roof n. kahverengi çatı
brown onion sauce n. kahverengi soğan sosu
brown lacewing n. kahverengi kanatlı böcek
olive brown n. yeşilimsi kahverengi
brown study n. dalgınlık
brown bear n. bozayı
golden brown n. kızıl kahverengi
brown bullhead n. kahverengi yayın balığı
brown rice n. dövülmemiş kabuksuz pirinç
brown creeper n. kahverengi sürüngen
brown forest soil n. kahverengi orman toprağı
brown sauce n. kahverengi sos
brown knapweed n. kahverengi peygamber çiçeği
brown n. kahverengi
brown marble n. kahverengi mermer
brown packaging tape n. koli bandı
bishop bismarck brown n. piskopos bismarck kahverengisi
brown coal n. linyit
brown rot n. kahverengi çürük
brown bread n. siyah ekmek
brown coal n. yağız kömür
brown paper n. paket kağıdı
brown stain n. kahverenkli çürük
brown coal n. linyit kömürü
brown-nose n. dalkavuk
brown-necked raven n. çöl kuzgunu
chukker-brown n. grimsi kahverengi
brown rice n. çeltik
brown rice n. kabuğu ayıklanmamış pirinç
brown bess n. çakmaklı tüfek
brown-bag n. kese kağıdı
brown-haired girl n. kahverengi saçlı kız
brown coal n. kahverengi maden kömürü
brown paper n. ambalaj kağıdı
crude brown sugar n. ham kahverengi şeker
golden-brown coat n. kızıl kahverengi ceket
dark brown n. koyu kumral
brown leather jacket n. kahverengi deri ceket
tawny-brown n. sarımsı kahverengi
tawny-brown n. (turuncuya çalan) açık kahverengi
tawny-brown n. açık kahverengi
tawny-brown n. sarımsı kahverengi
tawny-brown n. sarımsı kahverengi
red-brown n. kızıl kahve
reddish-brown n. kırmızımsı kahverengi
hair-brown n. kumral
mast brown n. açık bir kahverengimsi turuncu tonu
brown n. güneş yanığı
brown bag n. kağıt çanta
brown bagging n. alkol satılmayan restorana dışarıdan içki götürme
brown bagging n. öğle yemeğini kağıt çantada işe götürme
brown owl n. brownie guides izci grubunun yetişkin lideri
brown pound n. britanya'daki siyahi ve asyalı azınlıkların toplu alım gücü
brown goo n. kahverengi yapışkan madde
beaver brown n. sarımsı bir kahverengi tonu
get brown v. bronzlaşmak
brown v. kızarmak
brown v. esmerleştirmek
brown v. usanmak
brown v. karamak
brown v. karartmak
brown v. esmerletmek
brown v. esmerleşmek
brown v. kararmak
brown v. kahverengileşmek
brown v. kızartmak
brown-bag v. kese kağıdına koymak
fry the onions until they turn golden brown v. soğanları pembeleşinceye kadar kızartmak
fry the onions until they turn golden brown v. soğanları pembeleşinceye kadar kavurmak
brown bag v. öğle yemeğini kağıt çantada yanında götürmek
brown bag v. kağıt çantada içki taşımak
brown-bag v. öğle yemeğini yanında götürmek
brown-bag v. (restoran) içki satmayan bir yere içki götürmek
as brown as a berry adj. güneşte kararmış
as brown as adj. kadar kahverengi
brown adj. kumral
in a brown study adj. başka şeylere dikkat etmeyecek kadar düşünceye dalmış
brown adj. güneşten yanmış
purple brown adj. vişneçürüğü
light brown adj. ala (göz)
brown adj. kumral (saç)
brown adj. esmer
brown-haired adj. kumral (saç)
brown-haired adj. kumral
brown-skinned adj. kumral
light-brown adj. ala (göz)
brown-haired adj. koyu saçlı
brown-feathered adj. kahverengi tüylü (kuş)
purple and brown adj. mor ve kahverengi
tawny-brown adj. sarımsı kahverengi
tawny-brown adj. (turuncuya çalan) açık kahverengi
tawny-brown adj. açık kahverengi
tawny-brown adj. sarımsı kahverengi
tawny-brown adj. sarımsı kahverengi
seal-brown adj. siyaha yakın koyu kahverengi
chestnut-brown adj. (saç veya kuş tüyü) kestaneye çalan kahverengi
hair-brown adj. kumral renkli
hazel-brown adj. elaya çalan kahverengi
brown adj. karanlık
brown adj. loş
brown adj. kasvetli
brown-black adj. kahverengiye çalan siyah renkte
brown-speckled adj. kahverengi çilli
brown-striped adj. kahverengi çizgili
yellow-brown adj. kahverengimsi sarı renkte
rust-brown adj. pas renginde
rust-brown adj. kızıl kahverengi olan
rusty-brown adj. pas renginde
rusty-brown adj. kızıl kahverengi olan
olive brown adj. yeşilimsi kahverengi olan (kıyafet)
orange-brown adj. kahverengimsi turuncu
brn (brown) abrev. kahverengi
Phrasals
brown off v. canını sıkmak
brown off v. sıkıntı vermek
brown off v. sıkmak
brown out v. voltaj düşmek
brown someone off v. birinin canını sıkmak
brown someone off v. birini kızdırmak
brown someone off v. birini sinirlendirmek
brown out v. kısmi karartma uygulamak
Phrases
done brown adj. fena kandırılmış
done brown adj. keriz gibi aldatılmış
done brown adj. aptal yerine konmuş
she has brown hair expr. onun kahverengi saçları var
fry the onions until they turn golden brown expr. soğanları pembeleşinceye kadar kavurun
fry the onions until they turn golden brown expr. soğanları pembeleşinceye kadar kızartın
the quick brown fox jumps over the lazy do expr. ingilizce alfabenin tüm harflerini içeren bir hatırlatıcı cümle
Colloquial
brown bagger n. (işe/okula) evden yemek/yemeğini evden getiren (kişi)
brown bagger n. halka açık bir yere veya içkisiz restorana kendi içkisini getiren (kişi)
brown power n. yenilenemez/kirli enerji
brown power n. latin amerikalıların gücü/sivil haklar hareketi
brown race n. malay ırkı
brown race n. polinezya ırkı
brown-bag it v. (işe/okula) evden yemek getirmek
brown-nose v. dalkavukluk etmek
brown-nose v. pohpohlamak
brown-nose v. yağ çekmek
brown-nose v. yağ yapmak
brown-nose v. yaltaklanmak
with brown eyes and dark hair adj. kahverengi gözlü koyu renk saçlı
how now brown cow expr. (yoğurdu sarımsakladın mı sarımsaklamadın mı benzeri) tekerlemelerden esinlenilen şaka yollu bir selamlama sözü
how now, brown cow? expr. (yoğurdu sarımsakladın mı sarımsaklamadın mı benzeri) tekerlemelerden esinlenilen şaka yollu bir selamlama sözü
how now, brown cow? expr. n'aber, ne var ne çok?
how now brown cow expr. ses egzersizi olarak doğan şaka yollu selamlama (how are you ne var yu)
how now, brown cow? expr. ses egzersizi olarak doğan şaka yollu selamlama "how are you ne var yu"
If it's yellow, let it mellow (If it's brown, flush it down) expr. sadece çiş yaptıysan sifonu çekme, (kaka yaptıysan çek)
Idioms
brown energy n. yenilenemez/kirli enerji
brown thumb n. ne dikse/her diktiği kuruma/tutmama
brown thumb n. eli verimsiz olma
brown thumb n. bahçe-çiçek işlerinde yeteneği olmama
brown thumb n. bahçe-çiçek işlerinde beceriksiz olma
brown study n. derin düşüncelere dalmışlık
brown study n. dalgınlık
brown study n. düşüncelere dalmışlık
brown-bagging n. işe yemek götürme
brown-bagging n. lokantaya yanında içki götürme/sokma
brown-bagging n. yanında yemek taşıma
brown-bagging n. yiyeceğini yanında götürme
brown bag n. evden getirilen öğlen yemeği
brown-bag n. evden getirilen yemek
brown-bag n. evde hazırlanıp getirilmiş öğlen yemeği
brown-bag n. kese kağıdında öğlen yemeği
do up brown v. özenle yapmak
do up brown v. her detayına dikkat ederek çalışmak
fall into a brown study v. arpacı kumrusu gibi düşünmek
do something up brown v. ayarını tutturmak
brown tongue v. dalkavukluk etmek
be in a brown study v. derin düşüncelere dalmak
brown-nose v. dalkavukluk etmek
fall into a brown study v. düşüncelere dalmak
do somebody brown v. kazıklamak
do somebody brown v. kandırmak
be in a brown study v. kara kara düşüncelere dalmış olmak
be in a brown study v. transa geçmek
brown-nose v. yalakalanmak
brown-nose v. yalakalık yapmak
brown tongue v. yalakalık etmek
brown-nose v. yalvarıp yakarmak
brown-nose v. yağ çekmek
brown-nose v. yağ çekerek yakınlaşmaya çalışmak
brown-nose v. yalakalık etmek
do it up brown v. bir şeyi çok iyi yapmak
do it up brown v. iyi iş çıkarmak
do it up brown v. işini çok iyi yapmak
do it up brown v. özenle yapmak
do it up brown v. her detayına dikkat ederek çalışmak
do it up brown v. özene bezene yapmak
be as brown as a berry [uk/australia] v. aşırı bronzlaşmak
be as brown as a berry [uk/australia] v. ıstakoz gibi yanmak
be as brown as a berry [uk/australia] v. güneşte kararmak
brown bag v. evden yemek getirmek
brown bag v. öğlen yemeğini yanında getirmek
do (something) up brown v. (bir şeyi) sonuna kadar yapmak
do (something) up brown v. (bir şeyi) özene bezene yapmak
do (something) up brown v. (bir şeyi) en iyi şekilde yapmak
be as brown as a berry v. güneşte aşırı bronzlaşmak
brown as a berry adj. aşırı bronzlaşmış
as brown as a berry adj. aşırı bronzlaşmış
brown-bag adj. yanında yemek getirilen
brown-bag adj. herkesin kendi yemeğini/yiyeceğini getirdiği
in a brown study adj. derin düşüncelere dalmış
in a brown study adj. dalıp gitmiş
in a brown study adj. ayakta uyuyan
in a brown study adj. dalgın
as brown as a berry expr. çikolata gibi esmer
as brown as a berry expr. ıstakoz gibi yanmış
brown as a berry expr. ıstakoz gibi yanmış
as brown as a berry expr. nar gibi kızarmış
Speaking
my eyes are brown n. gözlerim kahverengi
I have brown eyes expr. gözlerim kahverengi
she had big brown eyes expr. iri kahverengi gözleri vardı
his eyes are brown expr. onun gözleri kahverengi
the water in the sink is coming out brown expr. lavabodaki su kahverengi akıyor
her eyes are brown expr. onun gözleri kahverengi
the water comes out brown expr. (musluktan) su kahverengi akıyor
I have brown straight hair expr. kahverengi düz saçlarım var
I have brown straight hair expr. kahverengi düz saçlıyım
Trade/Economic
brown goods n. kahverengi mallar
brown bag seminar n. resmi olmayan yemekli öğle toplantısı
brown bag session n. resmi olmayan yemekli öğle toplantısı
brown-bag n. resmi olmayan yemekli öğle toplantısı
brown bag lunch n. resmi olmayan yemekli öğle toplantısı
Politics
brown shirt n. faşist
Technical
ashby brown rule n. ashby brown kuralı
brown converter n. brown konvertörü
brown and sharp gauge n. brown ve sharp ölçeği
brown sugar n. esmer şeker
brown coal n. esmer kömür
brown sugar n. kahverengi şeker
brown iron ore n. kahverengi demir cevheri
brown coals n. kahverengi kömürler
brown coal n. kahverengi kömür
brown hematite n. kahverengi hematit
brown tinting n. kahverengileştirme
brown coals and lignites n. kahverengi kömürler ve linyitler
dark brown n. koyu kestane
brown coal n. linyit
brown hematite n. limonit
brown coal n. linyit kömürü
ground brown rice n. öğütülmüş çeltik
ruben's brown n. ruben kahverengisi
total sulfur content of hard coal, brown coal, lignite and coke n. taş kömürü, kahverengi kömür, linyit ve kok kömürünün toplam kükürt muhtevası
earthy brown coal n. topraklı linyit kömürü
van dyke brown n. van dyke kahverengisi
brown out n. voltaj azalması
brown out n. voltaj düşüklüğü
Computer
light brown n. açık kahverengi
brown stone n. kahverengi kum taşı
brown texture n. kahverengi doku
n brown n. k kahverengi
Electric
brown out v. voltaj azalmasına neden olmak
Textile
gold brown n. altınsı kahve rengi
light brown color n. ekrü
brown n. kahverengi giysi
brown adj. ağartılmamış (kumaş, kağıt)
brown-state adj. (keten ve dantel kumaş) boyanmamış
Construction
brown coat n. kaba sıva
brown spots n. kahverengi lekeler
Dyeing
caramel brown n. karamel kahverengi
cassel brown n. kassel kahverengisi
cassel brown n. saf linyitten oluşan kahverengi pigment
cassel brown n. van dyke kahverengisi
nut-brown n. fındık rengi
thrush brown n. sarımsı bir orta kahverengi tonu
toast brown n. kırmızımsı kahverengi
tobacco brown n. tütün kahverengisi
sienna brown n. kumraldan daha kırmızımsı bir orta kahverengi tonu
tuscan brown n. kahverengi ila kırmızımsı kahverengi arasında yer alan bir renk
alizarine brown n. kahverengi renk sabitleştirici boya olarak kullanılan turuncu kristalli bir bileşik
anthracene brown n. kahverengi renk sabitleştirici boya olarak kullanılan turuncu kristalli bir bileşik
almond brown n. badem rengi
amber brown n. kehribar rengi
amber brown n. kahverengimsi turuncu
autumn brown n. grimsi bir kahverengi tonu
foliage brown n. kahverengimsi turuncu bir renk tonu
oakleaf brown n. kahverengimsi turuncu bir renk tonu
mummy brown n. bir kahverengi tonu
mahogany brown n. maun rengi
linoleum brown n. sarımsı bir kahverengi tonu
wax brown n. sarımsı bir kahverengi tonu
vandyke brown n. genellikle demir oksit ve siyah toz boya içeren çeşitli kahverengi pigmentler
clove brown n. koyu sarımsı bir kahverengi tonu
clove brown n. kahverengimsi bir gri tonu
sherry brown n. doru renginden daha sarı ve açık olan orta ton bir kahverengi
manganese brown n. doru renginden daha sarı ve açık olan orta ton bir kahverengi
pilgrim brown n. grimsi kahverengi ile koyu grimsi kahverengi arasındaki kahverengi tonları
mars brown n. parlak bir sarımsı kahverengi
bismarck brown n. bismark kahverengisi
spanish brown n. kırmızımsı kahverenginin orta bir tonu
bone brown n. yeşilimsi bir kahverengi tonu
old english brown n. bir kahverengi tonu
indian brown n. bir kahverengi tonu
brown n. kahverengi boya
brown n. kahverengi pigment
brown n. bir turuncu tonu
brown bread n. bir kahverengi tonu
sudan brown n. bir kahverengi tonu
brown stone n. grimsi bir kahverengi tonu
brown sugar n. sarımsı bir kahverengi tonu
prout's brown n. sarımsı bir kahverengi tonu
brown stone n. grimsi bir kahverengi tonu
art brown n. funda toprağı renginden daha koyu bir kahverengi tonu
yellowish brown n. sarımsı kahverengi
garnet brown n. yapay bir boya maddesi
garnet brown n. koyu bir kırmızı tonu
caledonian brown n. pas renginden daha koyu ve biraz daha sarı olan bir kahverengi tonu
kaiser brown n. koyu bir kahverengi tonu
prussian brown n. turuncu- kahverengi bir demir oksit pigmenti
prussian brown n. kahverengimsi bir turuncu tonu
claret brown n. (renk) şarap kahvesi
claret brown n. açık bordo
greyish brown n. grimsi kahverengi tonu
gazelle brown n. gri ila sarımsı bir kahverengi tonu
mummy-brown n. mısır'daki hayvan ve insan mumyalarının kalıntılarının öğütülüp katran gibi maddelerle karıştırılarak üretilmiş kahverengi pigment
antique brown n. bir kahverengi tonu
antwerp brown n. antwerp kahve
antwerp brown n. asfalt rengi
antwerp brown n. barudi
antwerp brown n. kahverenginin koyu griye çalan sarımsı bir tonu
congo brown n. antwerp kahve
congo brown n. asfalt rengi
congo brown n. barudi
congo brown n. kahverenginin koyu griye çalan sarımsı bir tonu
mahogany brown n. maun kırmızısı
mahogany brown n. kızıl kahverenginin bir tonu
argus brown n. bir kahverengi tonu
brussels brown n. kahverenginin açık bir tonu
seal brown n. fok derisini andıran koyu bir kahverengi
snuff brown n. sarı yaldız renginden biraz daha soluk olan grimsi veya sarımsı bir kahverengi
snuff brown n. taba rengi
brown v. (sıvalamada duvara) kahverengi kat atmak
vandyke brown adj. kahverengimsi
blackish-brown adj. siyaha çalan kahverengi
brown-gray adj. kahverengiye çalan gri renkte
brown-grey adj. kahverengiye çalan gri renkte
brown-green adj. kahverengiye çalan gri renkte
chocolate-brown adj. tahta renginde
chocolate-brown adj. toprağa benzer renkte
brown-purple adj. kahverengiye çalan koyu mor renkte
buff-brown adj. deve tüyüne çalan kahverengi renkte
yellow-brown adj. kahverengimsi sarı renkte
gray-brown adj. gri kahverengi
gray-brown adj. grimsi kahverengi
gray-brown adj. griye çalan kahverengi
grayish-brown adj. gri kahverengi
grayish-brown adj. grimsi kahverengi
grayish-brown adj. griye çalan kahverengi
greenish-brown adj. yeşile çalan kahverengi
grey-brown adj. grimsi kahverengi
greyish-brown adj. griye çalan kahverengi
mummy-brown adj. taba rengi
mummy-brown adj. grimsi veya sarımsı kahverengi
snuff-brown adj. taba renginde
olive-brown adj. yeşilimse kahverengi renginde olan
golden-brown adj. kızıl kahverengi
golden-brown adj. altın sarısına çalan kahverengi
Mining
brown coal n. kahverengi kömür
brown spar n. spat
brown spar n. kahverengi spar
Medical
liver brown n. karaciğer rengi
brown tumor of the mandible n. mandibulada brown tümörü
brown tumor of the maxillary sinus n. maksiller sinüs yerleşimli brown tümörü
brown lung n. patoz
patterson-brown kelly syndrome n. patterson-brown kelly sendromu
Psychology
brown-peterson procedure n. brown-peterson yöntemi
brown-sequard's syndrome n. brown-sequard sendromu
spearman-brown formula n. spearman-brown formülü
Physiology
brown fat n. kahverengi yağ dokusu
Pathology
brown lung n. bissinoz
brown lung disease n. bissinoz
brown-sequard syndrome n. brown-sequard sendromu
Pharmaceutics
marine brown alga n. kahverengi deniz yosunu
Parasitology
brown soft scale (coccus hesperidum) n. kahverengi yumuşak koşnil
Veterinary
brown nose n. sığır derisinin ışığa karşı duyarlılaşması
Food Engineering
brown sugar n. esmer şeker
brown sugar n. kahverengi şeker
brown adj. ağartılmamış veya tam buğdaylı undan yapılan (ekmek)
Gastronomy
brown bread n. tam buğday ekmeği
brown bread n. esmer ekmek
brown sugar n. esmer şeker
brown bread n. kara ekmek
russet brown n. meyane
brown bread n. siyah ekmek
hashed brown potatoes n. patatesin rendelenmiş soğan ile karıştırılıp kahverengimsi bir renk alana kadar kızartılmasıyla yapılan bir yemek
boston brown bread n. kahverengi boston ekmeği
brown ale n. bir tür kahverengi bira
brown cow [south african] n. kola ve süt karıştırılarak yapılan bir içecek
chinese brown sauce n. kahverengi çin sosu
brown stout n. bir tür sert bira
brown toast [canada] n. kızarmış tam buğday ekmeği
brown v. kavurmak
brown v. pembeleşmek
dark brown adj. esmer
Statistics
brown-mood procedure n. brown-mood işlemi
mood-brown estimation n. mood-brown'ın tahmin edicisi
mood-brown median test n. mood-brown ortanca sınaması
Chemistry
brown oxide n. bronz oksit
Marine Biology
brown ray n. aynalı vatoz
brown comber n. benekli hanibalığı
brown comber n. benekli hani
brown wrasse n. çil balığı
brown trout n. deniz alası
brown muscle n. esmer kas
brown algae n. esmer yosun
brown meager n. eşkina
brown mearge n. işkine
brown meager n. işkine
brown algae n. kahverengi yosun
brown meager n. mavruş kilbalığı
brown wrasse n. lapin
brown wrasse n. lapina
brown wrasse n. ot balığı
brown crab (cancer pagurus) n. pavurya
brown comber n. serranus hepatus
brown bass n. küçük ağızlı levrek
brown bass n. küçük ağızlı kara levrek
brown bullhead (ameiurus nebulosus) n. kedi yayın balığı
brown bullhead (ameiurus nebulosus) n. cüce yayın balığı
brown trout (salmo trutta) n. kahverengi alabalık
brown trout (salmo trutta) n. deniz alası
brown trout (salmo trutta) n. alabalık
brown trout (salmo trutta) n. avrupa nehirlerine özgü olup kuzey amerika'da da yetiştirilen benekli bir alabalık
brown trout (salmo trutta) n. kahverengi alabalık
brown trout (salmo trutta) n. somona benzeyip daha küçük ve ince olan bir avrupa balığı
brown alga n. kahverengi algler
brown seaweed n. kahverengi deniz yosunu
brown trout n. küçük ağızlı levrek
brown shrimp n. kahverengi karides
golden-brown alga n. altınsarısı algler
golden-brown algae n. klorofitler şubesine mensup sarımsı kahverengi algleri içeren bir grup
Astronomy
brown dwarf n. kahverengi cüce
sub-brown dwarf n. kahverengi alt cüce
Zoology
european common brown frog n. bayağı kurbağa
european common brown frog n. avrupa'da yaygın görülen yarı-karasal kurbağa türü
brown rat (rattus norvegicus) n. kahverengi keme
brown rat (rattus norvegicus) n. adi sıçan
brown rat (rattus norvegicus) n. norveç sıçanı
brown rat (rattus norvegicus) n. dünya çapında görülen, ciddi zararlı sıçan türü
brown coati n. kahverengi ve rakun benzeri bir memeli
brown witches butter (tremella foliacea) n. 5-15 cm genişliğinde ve jelatinimsi gövdesi olan bir jöle mantarı
european brown bat n. avrupa kahverengi yarasası
lattice brown n. ağaç esmeri
alaskan brown bear n. alaska boz ayısı
alaskan brown bear n. alaska kahverengi ayısı
eurasian brown bear n. avrasya boz ayısı
brown-headed cowbird n. boz başlı inekkuşu
meadow brown n. çayır esmeri
brown argus n. çok gözlü esmer
turkish meadow brown n. doğu çayır esmeri
large wall brown n. esmer boncuk
himalayan brown bear n. himalaya boz ayısı
ussuri brown bear n. hokkaido boz ayısı
brown-rumped bunting n. kahverengi butlu kiraz kuşu
brown katydid n. kahverengi katidid
brown recluse n. kahverengi keşiş örümceği
brown basilisk n. kahverengi basilisk
north american brown bear n. kuzey amerika boz ayısı
alaskan brown bear n. kodiak ayısı
alaskan brown bear n. kodyak ayısı
brown rat n. lağım faresi
wall brown n. küçük esmer boncuk
marsican brown bear n. marsika boz ayısı
brown norway rat n. lağım faresi
apennine brown bear n. marsika boz ayısı
brown hare n. tavşan
big brown bat (eptesicus fuscus) n. kuzey amerika'da yaşayan büyük kahverengi bir yarasa
little brown myotis n. küçük kahverengi yarasa
little brown bat n. küçük kahverengi yarasa
brown lemming (lemmus trimucronatus) n. kuzey amerika'da yaşayan küçük bir yabani sıçan
north american brown lemming n. kuzey amerika'da yaşayan küçük bir yabani sıçan
brown n. boz ayı
brown n. alabalık
brown n. kahverengi alg

Meanings of "brown-" with other terms in English Turkish Dictionary : 28 result(s)

Turkish English
General
brown diyeti (dr.brown) brown diet n.
iskoç doktor john brown'a ait brunonian adj.
Colloquial
newcastle brown ale bottle of dog n.
Technical
ashby brown kuralı ashby brown rule n.
brown devimi brownian motion n.
brown hareketi brownian motion n.
brown süreci brownian process n.
brown devinimi brownian movement n.
brown hareketi brownian movement n.
brown konvertörü brown converter n.
brown ve sharp ölçeği brown and sharp gauge n.
brown devinimi brownian motion n.
Medical
maksiller sinüs yerleşimli brown tümörü brown tumor of the maxillary sinus n.
mandibulada brown tümörü brown tumor of the mandible n.
patterson-brown kelly sendromu patterson-brown kelly syndrome n.
Psychology
brown-sequard sendromu brown-sequard's syndrome n.
brown-peterson yöntemi brown-peterson procedure n.
spearman-brown formülü spearman-brown formula n.
Pathology
brown-sequard sendromu brown-sequard syndrome n.
Statistics
brown-mood işlemi brown-mood procedure n.
brown hareket süreci brownian motion process n.
brown's yöntemi brown's method n.
mood-brown'ın tahmin edicisi mood-brown estimation n.
mood-brown ortanca sınaması mood-brown median test n.
Physics
brown hareketiyle ilgili brownian adj.
brown hareketine ait pedetic adj.
brown hareketi ile ilgili pedetic adj.
Botanic
bitkibilimci robert brown'a ait brownian adj.