1 |
by way of |
yoluyla |
prep. |
|
- This will hopefully be done by way of the review clause.
- Bu umarım gözden geçirme maddesi yoluyla yapılacaktır.
- I believe that Parliament has the right to be involved in this by way of the codecision procedure.
- Parlamentonun kodifikasyon prosedürü yoluyla bu konuya müdahil olma hakkına sahip olduğuna inanıyorum.
- I believe that Parliament has the right to be involved in this by way of the codecision procedure.
- Parlamentonun kodifikasyon prosedürü yoluyla bu sürece dâhil olma hakkına sahip olduğuna inanıyorum.
- Conflicts can be settled by way of dialogue, negotiation and consensus.
- Anlaşmazlıklar diyalog, müzakere ve uzlaşma yoluyla çözülebilir.
- In this area, democratic control is exercised primarily by way of the Budget procedure.
- Bu alanda demokratik kontrol öncelikle Bütçe prosedürü yoluyla gerçekleştirilmektedir.
- Conflicts can be settled by way of dialogue, negotiation and consensus.
- Anlaşmazlıklar diyalog, müzakere ve uzlaşı yoluyla çözülebilir.
- He came to London by way of Siberia.
- Sibirya yoluyla Londra'ya geldi.
- He went Europe by way of Siberia.
- Sibirya yoluyla Avrupa'ya gitti.
- I went to Europe by way of the United States.
- Amerika birleşik Devletleri yoluyla Avrupa'ya gittim.
- He went to India by way of Japan.
- Japonya yoluyla Hindistan'a gitti.
- They flew to Paris by way of New York.
- New York yoluyla Paris'e uçtu.
- She flew to Europe by way of Siberia.
- Sibirya yoluyla Avrupa'ya uçtu.
- They went to Paris by way of Calais.
- Calais yoluyla Paris'e gittiler.
- I went to Europe by way of America.
- Amerika yoluyla Avrupa'ya gittim.
- Tajima went to London by way of Paris.
- Tajima Paris yoluyla Londra'ya gitti.
- I went to Europe by way of Anchorage.
- Anchorage yoluyla Avrupa'ya gittim.
- He went to Europe by way of America.
- O, Amerika yoluyla Avrupa'ya gitti.
- We went by way of Taiwan.
- Biz Tayvan yoluyla gittik.
Show More (15)
|
2 |
by way of |
üzerinden |
prep. |
|
- We went by way of Taiwan.
- Tayvan üzerinden gittik.
- I went to Europe by way of America.
- Amerika üzerinden Avrupa'ya gittim.
- I went to Europe by way of the United States.
- Birleşik Devletler üzerinden Avrupa'ya gittim.
- He went to India by way of Japan.
- Japonya üzerinden Hindistan'a gitti.
- He returned home by way of Hong Kong.
- Hong Kong üzerinden eve döndü.
- He came here by way of Boston.
- Buraya Boston üzerinden geldi.
- He came to London by way of Siberia.
- Sibirya üzerinden Londra'ya geldi.
- They went to Paris by way of Calais.
- Calais üzerinden Paris'e gittiler.
- He returned home by way of Hong Kong.
- Hong Kong üzerinden evine döndü.
- I went to Europe by way of Anchorage.
- Anchorage üzerinden Avrupa'ya gittim.
- He went Europe by way of Siberia.
- Sibirya üzerinden Avrupa'ya gitti.
- Tajima went to London by way of Paris.
- Tajima, Paris üzerinden Londra'ya gitti.
- She flew to Europe by way of Siberia.
- Sibirya üzerinden Avrupa'ya uçtu.
- They flew to Paris by way of New York.
- New York üzerinden Paris'e uçtular.
- He went to Europe by way of America.
- Amerika üzerinden Avrupa'ya gitti.
- He returned home by way of Europe.
- Avrupa üzerinden eve döndü.
- We came back by way of Hong Kong.
- Hong Kong üzerinden geri döndük.
- He came back by way of Honolulu.
- Honolulu üzerinden geri geldi.
Show More (15)
|
3 |
by way of |
mahiyetinde |
prep. |
|
- I should like to say the following by way of introduction.
- Giriş mahiyetinde şunları söylemek isterim.
- Mike said a few words by way of suggestion.
- Mike, öneri mahiyetinde birkaç kelime söyledi.
Show More (-1)
|
4 |
by way of |
aracılığıyla |
prep., expr. |
|
- I am sure that this House will, by way of this resolution, virtually unanimously endorse this approach.
- Eminim ki bu Meclis, bu karar aracılığıyla, neredeyse oybirliğiyle bu yaklaşımı destekleyecektir.
- This will hopefully be done by way of the review clause.
- Bu umarım inceleme maddesi aracılığıyla yapılacaktır.
Show More (-1)
|