| 1 |
canopy |
gölgelik |
n. |
|
- The bed has a net canopy to protect you against flies.
- Yatakta sizi sineklere karşı koruyacak fileli bir gölgelik bulunmaktadır.
- They stood under the canopy in front of the store, so as to avoid the rain.
- Onlar yağmurdan kaçınmak için mağazanın önündeki gölgeliğin altında durdular.
- In the forest, monkeys were climbing down from the canopies.
- Ormanda, maymunlar gölgeliklerden aşağı iniyorlardı.
- They stood under the canopy in front of the store, so as to avoid the rain.
- Yağmurdan korunmak için dükkanın önündeki gölgeliklerin altında durdular.
Show More (1)
|
| 2 |
canopy |
kubbe |
n. |
|
- We watched the canopy of clouds lying on the grass.
- Çimlerin üzerinde uzanan bulutların oluşturduğu kubbeyi izledik.
Show More (-2)
|
| 3 |
canopy |
örtü |
n. |
|
- The activities damaged the forest canopy in the region.
- Faaliyetler bölgedeki orman örtüsüne zarar verdi.
Show More (-2)
|
| 4 |
canopy |
saçak |
n. |
|
- In the forest, monkeys were climbing down from the canopies.
- Ormanda maymunlar saçaklardan aşağıya iniyorlardı.
Show More (-2)
|
