cap - English Turkish Sentences
English Turkish
cap şapka n.
  • She wore a white baseball cap backwards.
  • Beyaz bir beyzbol şapkasını ters takmıştı.
  • Tom is wearing my cap.
  • Tom benim şapkamı giyiyor.
  • Tom was wearing mirrored sunglasses and a black baseball cap.
  • Tom aynalı güneş gözlüğü ve ve siyah bir beyzbol şapkası takıyordu.
Show More (82)
cap kep n.
  • The lady wore a white lace cap over her golden hair.
  • Kadın altın sarısı saçlarının üzerine beyaz dantel bir kep takmıştı.
  • This cap is too small for me.
  • Bu kep benim için çok küçük.
  • Where did you buy that cap?
  • O kepi nereden aldın?
Show More (14)
cap kapak n.
  • Here is your pen, but the cap seems to be lost.
  • İşte kaleminiz, ama sanırım kapağı kaybolmuş.
  • The perfume bottle has a blue cap.
  • Parfüm şişesinin mavi bir kapağı var.
  • Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary.
  • Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.
Show More (2)
cap kasket n.
  • Where's my lucky blue cap?
  • Şanslı mavi kasketim nerede?
  • What is the price of this cap?
  • Bu kasketin fiyatı nedir?
  • I paid ten dollars for this cap.
  • Bu kasket için on dolar ödedim.
Show More (1)
cap başlık n.
  • My little brother has a yellow swimming cap with rubber ducks on it.
  • Küçük kardeşimin üzerinde lastik ördekler olan sarı bir yüzme başlığı var.
  • I bought a cap for Tom and I'll buy a pair of gloves for Mary.
  • Tom için bir başlık satın aldım ve Mary için bir çift eldiven satın alacağım.
Show More (-1)
cap kaplamak v.
  • She decided to get her teeth capped.
  • Dişlerini kaplatmaya karar verdi.
  • The jagged mountains were capped with snow.
  • Sivri dağlar kar ile kaplandı.
Show More (-1)
cap milli takıma seçmek v.
  • She was capped eight times for Wales.
  • Galler formasıyla sekiz defa milli takıma seçilmiştir.
Show More (-2)
cap aşmak v.
  • He has a 900 million dollar business and a yacht. I can't cap that!
  • 900 milyon dolarlık bir işi ve bir de yatı var. Ben bunu aşamam ki!
Show More (-2)
cap sınırlandırmak v.
  • Not long after, spending was capped by the government.
  • Çok geçmeden harcamalar hükümet tarafından sınırlandırıldı.
Show More (-2)
cap üst limit n.
  • They put a cap on fuel taxes.
  • Akaryakıt vergilerine üst limit getirdiler.
Show More (-2)
cap milli takımda oynama n.
  • He won his 10th cap against Finland in a World Cup.
  • Dünya Kupası'nda Finlandiya'ya karşı ülkesinin milli takımında 10. kez oynama hakkı kazanmıştır.
Show More (-2)
cap milli takıma seçilen n.
  • Jason became the first cap on his team.
  • Jason, ekibinde milli takıma seçilen ilk isim oldu.
Show More (-2)
cap tabanca mantarı n.
  • He begged his mother to buy more caps for his toy gun.
  • Oyuncak tabancasına daha fazla mantar alması için annesine yalvardı.
Show More (-2)
cap servikal kapak n.
  • Diaphragms and caps are among barrier methods of birth control.
  • Diyaframlar ve servikal kapaklar bariyer doğum kontrol yöntemleri arasındadır.
Show More (-2)