|
- We're Tom's classmates.
- Biz Tom'un sınıf arkadaşlarıyız.
- He's friendly with all his classmates.
- O, bütün sınıf arkadaşlarına karşı samimidir.
- Some of my classmates like volleyball and the others enjoy tennis.
- Sınıf arkadaşlarımdan bazıları voleybolu, diğerleri ise tenisi seviyor.
- We are classmates.
- Biz sınıf arkadaşıyız.
- Bob was popular with all his classmates.
- Bob, tüm sınıf arkadaşları arasında popüler idi.
- Tom and Mary are classmates.
- Tom ve Mary sınıf arkadaşı.
- We're classmates.
- Biz sınıf arkadaşıyız.
- Her classmates folded three hundred and fifty-six cranes so that one thousand were buried with her.
- Sınıf arkadaşları, bin tanesi onunla birlikte gömüllsün diye üç yüz elli altı turna katladılar.
- Why don't you say hi to your classmates?
- Neden sınıf arkadaşlarına merhaba demiyorsun?
- How would your classmates react?
- Sınıf arkadaşların nasıl tepki verirdi?
- Tom is better at French than most of his classmates.
- Tom Fransızcada sınıf arkadaşlarının çoğundan daha iyi.
- One of my classmates used to live in Australia.
- Sınıf arkadaşlarımdan biri Avustralya'da yaşıyordu.
- I haven't seen any of my old classmates since I graduated 15 years ago.
- On beş yıl önce mezun olduğumdan beri eski sınıf arkadaşlarımdan hiçbirini görmedim.
- Three days ago, I went with classmates to visit the zoo in the suburb.
- Üç gün önce banliyödeki hayvanat bahçesini ziyaret etmek için sınıf arkadaşlarımla birlikte gittim.
- He exposed himself to the ridicule of his classmates.
- Sınıf arkadaşlarının alaylarına maruz kaldı.
- He is on speaking terms with his classmates.
- O bütün sınıf arkadaşlarıyla samimi.
- Tom is taller than all of his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarının hepsinden daha uzun.
- Tom is better at French than most of his classmates.
- Tom Fransızcada sınıf arkadaşlarının çoğundan daha iyidir.
- What surprised me most when I first entered college was how few of my classmates knew how to study efficiently.
- Üniversiteye ilk girdiğimde beni en çok şaşırtan şey, sınıf arkadaşlarımdan çok azının nasıl verimli çalışılacağını bilmesiydi.
- They're my classmates.
- Onlar benim sınıf arkadaşlarım.
- Mary was bullied by her classmates.
- Mary sınıf arkadaşları tarafından zorbalığa uğradı.
- He tries to keep up with his classmates.
- O, sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyor.
- Do you keep in contact with your high school classmates?
- Lise sınıf arkadaşlarınla irtibat kurmaya devam ediyor musun?
- He tries to keep abreast of his classmates.
- Sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyor.
- Dan bullied one of his classmates.
- Dan sınıf arkadaşlarından birine zorbalık etti.
- He was the kind of kid who was always showing off to his classmates.
- Sınıf arkadaşlarına sürekli hava atan bir çocuktu.
- He's getting along well with all of his classmates.
- Tüm sınıf arkadaşlarıyla iyi anlaşıyor.
- He is in harmony with all his classmates.
- Sınıf arkadaşlarının hepsiyle iyi anlaşıyor.
- None of my classmates live near here.
- Sınıf arkadaşlarımdan hiçbiri buraya yakın yaşamazlar.
- Have you learned all your classmates' names?
- Bütün sınıf arkadaşlarının isimlerini öğrendin mi?
- One of my classmates used to live in Boston.
- Sınıf arkadaşlarımdan biri eskiden Boston'da yaşıyordu.
- Do you get along well with your new classmates?
- Yeni sınıf arkadaşlarınla iyi geçiniyor musun?
- Did you talk to your classmates yesterday?
- Dün sınıf arkadaşlarınla konuştun mu?
- Do all of your classmates always get to class on time?
- Sınıf arkadaşlarının hepsi derse zamanında geliyor mu?
- Tom and I are classmates.
- Tom ve ben sınıf arkadaşıyız.
- He was made fun of by his classmates.
- Sınıf arkadaşları onunla alay etti.
- Tom wished that his classmates would treat each other with more respect.
- Tom sınıf arkadaşlarının birbirlerine daha saygılı davranmalarını istedi.
- He tries to keep abreast of his classmates.
- Sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışır.
- Come meet some of your new classmates.
- Gel de yeni sınıf arkadaşlarınla tanış.
- The boy was not humiliated by the laughter of his classmates.
- Çocuk sınıf arkadaşlarının kahkahaları karşısında utanmadı.
- They are my classmates.
- Onlar benim sınıf arkadaşlarım.
- Some of my classmates like volleyball and others enjoy tennis.
- Sınıf arkadaşlarımdan bazıları voleybolu, bazıları da tenisi seviyor.
- Dan bullied one of his classmates.
- Dan sınıf arkadaşlarından birine zorbalık yaptı.
- I get along well with my classmates.
- Sınıf arkadaşlarımla iyi geçiniyorum.
- His classmates laughed at him at once.
- Sınıf arkadaşları bir anda ona güldüler.
- Jim is liked by all his classmates.
- Jim, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor.
- Dan and his classmates mourned Linda's death.
- Dan ve onun sınıf arkadaşları Linda'nın ölümünün yasını tuttular.
- Being together all the time, my Japanese classmates got to know each other very well.
- Japon sınıf arkadaşlarım sürekli birlikte oldukları için birbirlerini çok iyi tanıyorlardı.
- I like to be with my classmates.
- Sınıf arkadaşlarımla birlikte olmayı seviyorum.
- She and I are classmates.
- O ve ben sınıf arkadaşlarıyız.
- Some of my classmates are pure noobs; they know nothing about computing sciences.
- Sınıf arkadaşlarımdan bazıları tam bir çaylak; bilgisayar bilimleri hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.
- He is on good terms with his classmates.
- Sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.
- Tom couldn't persuade his classmates to change their minds about postponing the dance.
- Tom sınıf arkadaşlarını dansı erteleme hakkındaki fikirlerini değiştirmeleri için ikna edemedi.
- When you're speaking with your classmates, what language do you usually speak?
- Sınıf arkadaşlarınla konuşuyorken genellikle hangi dili konuşursun?
- Tom and I are Mary's classmates.
- Tom ve ben Mary'nin sınıf arkadaşlarıyız.
- Her classmates made fun of her.
- Sınıf arkadaşları onunla dalga geçtiler.
- Tom speaks French better than his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarından daha iyi Fransızca konuşuyor.
- Were any of those kids Tom's classmates?
- Bu çocuklardan herhangi biri Tom'un sınıf arkadaşı mıydı?
- He's friendly with all his classmates.
- Bütün sınıf arkadaşlarıyla dosttur.
- Bill disagreed with his classmates on every subject.
- Bill, hiçbir konuda sınıf arkadaşları ile aynı fikirde değildi.
- Concentrate on what you're doing, not on what your classmates are doing.
- Sınıf arkadaşlarınızın ne yaptığına değil, kendi yaptığınıza odaklanın.
- Her classmates made fun of her.
- Sınıf arkadaşları onunla dalga geçmiş.
- Some of my classmates like volleyball and the others enjoy tennis.
- Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan hoşlanır ve diğerleri tenisten hoşlanır.
- Did you talk to your new classmates yesterday?
- Dün yeni sınıf arkadaşlarınla konuştun mu?
- All of Tom's classmates waited for him.
- Tom'un tüm sınıf arkadaşları onu bekledi.
- Concentrate on what you're doing, not on what your classmates are doing.
- Yaptığın şeye konsantre ol, sınıf arkadaşlarının yaptığı şeye değil.
- Have you learned all your classmates' names?
- Bütün sınıf arkadaşlarının adlarını öğrendin mi?
- John is head and shoulders above any of his classmates in French.
- John Fransızca'da sınıf arkadaşlarının hepsinden çok daha iyi.
- Tom is much younger than the rest of his classmates.
- Tom diğer sınıf arkadaşlarından çok daha genç.
- He and I are classmates.
- O ve ben sınıf arkadaşlarıyız.
- Tom and Mary are my classmates.
- Tom ve Mary benim sınıf arkadaşlarım.
- The girl was laughed at by all her classmates.
- Kızla tüm sınıf arkadaşları alay etti.
- Three days ago, I went with classmates to visit the zoo in the suburb.
- Üç gün önce sınıf arkadaşlarımla birlikte banliyödeki hayvanat bahçesini ziyarete gittik.
- Tom and Mary are classmates.
- Tom ve Mary sınıf arkadaşları.
- Sami never played soccer with his Muslim classmates.
- Sami Müslüman sınıf arkadaşlarıyla hiç futbol oynamadı.
- Tom and Mary were classmates.
- Tom ve Mary sınıf arkadaşıydılar.
- Tom struggled to keep up with his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarına ayak uydurmakta zorlanırdı.
- When she began to stutter, her classmates couldn't help laughing.
- Kekelemeye başladığında, sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.
- Tom is one of my classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarımdan biri.
- He is in harmony with all his classmates.
- Tüm sınıf arkadaşlarıyla uyum içindedir.
- Dan and his classmates mourned Linda's death.
- Dan ve sınıf arkadaşları Linda'nın yasını tuttular.
- None of Tom's classmates liked him.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri onu sevmezdi.
- Do you get along well with your new classmates?
- Yeni sınıf arkadaşlarınla iyi anlaşıyor musun?
- He's getting along well with all of his classmates.
- O, tüm sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.
- I'm one of Tom's classmates.
- Ben Tom'un sınıf arkadaşlarından biriyim.
- Tom speaks French better than his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarından daha iyi Fransızca konuşur.
- I'm one of Tom's classmates.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından biriyim.
- Kate isn't popular among her classmates because she always tries to have her own way.
- Kate sınıf arkadaşları arasında popüler değil çünkü her zaman kendi bildiğini okumaya çalışıyor.
- He is in harmony with all his classmates.
- Tüm sınıf arkadaşlarıyla uyum içinde.
- When she began to stutter, her classmates couldn't help laughing.
- O kekelemeye başladığında sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.
- John must work hard to catch up with his classmates.
- John sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmalı.
- Once you skip a lesson, it's hard to catch up with your classmates.
- Bir kez bir dersi atladığınızda, sınıf arkadaşlarınıza yetişmek zor.
- None of my classmates live near here.
- Sınıf arkadaşlarımın hiçbiri buraya yakın oturmuyor.
- Tom is better at speaking French than any of his classmates.
- Tom Fransızca konuşmada sınıf arkadaşlarının hepsinden daha iyi.
- Tom couldn't persuade his classmates to change their minds about postponing the dance.
- Tom sınıf arkadaşlarını dansı erteleme konusunda fikirlerini değiştirmeye ikna edemedi.
- I should have tried to get along with my classmates better.
- Sınıf arkadaşlarımla daha iyi geçinmeye çalışmalıydım.
- It took John only one day to make friends with his classmates at the school.
- John'un okuldaki sınıf arkadaşlarıyla arkadaş olması, sadece bir gününü aldı.
- At noon, I have lunch with my classmates.
- Öğlenleyin sınıf arkadaşlarımla öğle yemeği yiyorum.
- Tom and his classmates are going to an art museum tomorrow afternoon.
- Tom ve sınıf arkadaşları yarın öğleden sonra bir sanat müzesine gidecekler.
- He struggled to keep up with his classmates.
- Sınıf arkadaşlarına ayak uydurmak için mücadele etti.
- Tom bullied his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarına zorbalık yapıyordu.
- Tom was the tallest student among his classmates.
- Tom sınıf arkadaşları arasında en uzun boylu öğrenciydi.
- Some of my classmates are overweight.
- Sınıf arkadaşlarımdan bazıları aşırı kilolu.
- Some of my classmates like volleyball and others enjoy tennis.
- Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan, diğerleri ise tenisten hoşlanıyor.
- It took John only one day to make friends with his classmates at the school.
- Okuldaki sınıf arkadaşlarıyla arkadaş olması, John'un sadece bir gününü aldı.
- We're classmates.
- Biz sınıf arkadaşlarıyız.
- His classmates laughed at him at once.
- Sınıf arkadaşları ona hemen güldüler.
- I like to be with my classmates.
- Sınıf arkadaşlarımla birlikte olmaktan hoşlanırım.
- He and I are classmates.
- O ve ben sınıf arkadaşıyız.
- The classmates Tom shared his lunch with all came down with diarrhea.
- Tom'un, öğle yemeğini paylaştığı tüm sınıf arkadaşları ishale yakalandı.
- Jim is liked by all his classmates.
- Jim, tüm sınıf arkadaşları tarafından seviliyor.
- Thanks to my classmates, who helped me during hard times!
- Zor zamanlarda bana yardımcı olan sınıf arkadaşlarıma teşekkürler!
- Thanks to my classmates, who helped me during hard times!
- Zor zamanlarımda bana yardım eden sınıf arkadaşlarıma teşekkür ederim!
- None of Tom's classmates knew who his father was.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri babasının kim olduğunu bilmiyordu.
- When you're speaking with your classmates, what language do you usually speak?
- Sınıf arkadaşlarınızla konuşurken genellikle hangi dili konuşursunuz?
- She and I are classmates.
- O ve ben sınıf arkadaşıyız.
- The boy was not humiliated by the laughter of his classmates.
- Çocuk, sınıf arkadaşlarının kahkahalarından gocunmadı.
- None of Tom's classmates like him.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri onu sevmez.
- Tom is much shorter than all of his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarının hepsinden çok daha kısadır.
- Tom gets along very well with his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarıyla çok iyi anlaşıyor.
- She is better at speaking English than any of her classmates.
- Sınıf arkadaşlarının hepsinden daha iyi İngilizce konuşuyor.
- He was the kind of kid who was always showing off to his classmates.
- Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu.
- Tom speaks French better than any of his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarının hepsinden daha iyi Fransızca konuşuyor.
- Tom seems so much smarter than any of his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarından çok daha zeki görünüyor.
- None of Tom's classmates offered to help him.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri ona yardım etmeyi teklif etmedi.
- Bob was popular with all his classmates.
- Bob tüm sınıf arkadaşları arasında popülerdi.
- Tom is on good terms with his classmates.
- Tom sınıf arkadaşları ile iyi ilişkiler içindedir.
- He tries to keep up with his classmates.
- Sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyor.
- Her classmates do not appreciate her.
- Sınıf arkadaşları onu takdir etmiyor.
- Tom's classmates are goofing off.
- Tom'un sınıf arkadaşları boş boş oturuyor.
- The classmates Tom shared his lunch with all came down with diarrhea.
- Tom'un öğle yemeğini paylaştığı sınıf arkadaşlarının hepsi ishal oldu.
- Dave is the fastest swimmer of all my classmates.
- Sınıf arkadaşlarım arasında en hızlı yüzen, Dave'dir.
- He gets along well with his classmates.
- Sınıf arkadaşlarıyla iyi geçiniyor.
- I don't want Tom anywhere near his classmates right now.
- Tom'u şimdi sınıf arkadaşlarının yanında bir yerde istemiyorum.
- Tom was well liked by his classmates, teachers and friends.
- Tom sınıf arkadaşları, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından çok sevilirdi.
- I don't want Tom anywhere near his classmates right now.
- Tom'un şu anda sınıf arkadaşlarının yakınında olmasını istemiyorum.
- He is in harmony with all his classmates.
- O tüm sınıf arkadaşlarıyla uyum içindedir.
- How are you getting along with your new classmates?
- Yeni sınıf arkadaşlarınla nasıl geçiniyorsun?
- None of Tom's classmates liked him.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri onu sevmiyordu.
- None of Tom's classmates waited for him.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri onu beklemedi.
- How are you getting along with your new classmates?
- Yeni sınıf arkadaşlarınla aran nasıl?
- Tom's classmates are goofing off.
- Tom'un sınıf arkadaşları boşa zaman geçiriyor.
- Most of my classmates can speak French quite well.
- Sınıf arkadaşlarımın çoğu oldukça iyi Fransızca konuşabiliyor.
- Do all of your classmates always get to class on time?
- Sınıf arkadaşlarınızın hepsi her zaman zamanında derse giriyor mu?
- Tom wished that his classmates would treat each other with more respect.
- Tom sınıf arkadaşlarının birbirlerine daha saygılı davranmalarını diledi.
- The girl was not upset, even after being laughed at by her classmates.
- Kız, sınıf arkadaşları tarafından kendisine gülünmesine rağmen üzülmedi.
- I get along well with my classmates.
- Sınıf arkadaşlarımla iyi anlaşıyorum.
- Tom and his classmates are going to an art museum tomorrow afternoon.
- Tom ve sınıf arkadaşları yarın öğleden sonra bir sanat müzesine gidecek.
- He always brought problems to his classmates.
- Sınıf arkadaşlarına hep sorun çıkarırdı.
- There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
- Çok sayıda davetli vardı, çoğu öğretmenimizin sınıf arkadaşları ve dostlarıydı.
- The girl was laughed at by all her classmates.
- Kıza tüm sınıf arkadaşları gülüyordu.
- Kate isn't popular among her classmates because she always tries to have her own way.
- Kate sınıf arkadaşları arasında popüler değil çünkü o her zaman kendi istediğini yapmaya çalışıyor.
- Some of my classmates are overweight.
- Sınıf arkadaşlarımdan bazıları fazla kilolu.
- We've had a lot of complaints about how you treat your classmates.
- Sınıf arkadaşlarınıza nasıl davrandığınızla ilgili çok şikayet aldık.
- My sister's getting married to one of her old classmates.
- Kız kardeşim eski sınıf arkadaşlarından biriyle evleniyor.
- He is as clever as any of his classmates.
- Sınıf arkadaşlarının hepsi kadar zekidir.
- Tom is on good terms with his classmates.
- Tom'un sınıf arkadaşlarıyla arası iyi.
- He was made fun of by his classmates.
- Sınıf arkadaşları tarafından alay edildi.
- John must work hard to catch up with his classmates.
- John, sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmalıdır.
- How would your classmates react?
- Sınıf arkadaşlarınız nasıl tepki verirdi?
- None of Tom's classmates like him.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri onu sevmiyor.
- I get on pretty well with my new classmates.
- Yeni sınıf arkadaşlarımla oldukça iyi anlaşıyorum.
- All of Tom's classmates waited for him.
- Tom'un sınıf arkadaşlarının hepsi onu bekledi.
- She invited two of her classmates - Jane and Mary.
- Sınıf arkadaşlarından ikisini davet etti; Jane ve Mary.
- Tom bullied his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarına zorbalık yaptı.
- I tried to make friends with the classmates.
- Sınıf arkadaşlarımla arkadaş olmaya çalıştım.
- Once you skip a lesson, it's hard to catch up with your classmates.
- Bir dersi atladığınızda, sınıf arkadaşlarınıza yetişmek zordur.
- He always brought problems to his classmates.
- Sınıf arkadaşlarına her zaman sorun çıkarırdı.
- Did you talk to your classmates yesterday?
- Dün sınıf arkadaşlarınızla konuştunuz mu?
- She had to study hard to catch up with her classmates.
- Sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışması gerekiyordu.
- Don't speak ill of your classmates.
- Sınıf arkadaşlarınız hakkında kötü konuşmayın.
- At noon, I have lunch with my classmates.
- Öğlen sınıf arkadaşlarımla yemek yiyeceğim.
- A lot of my classmates think that I'm dumb.
- Sınıf arkadaşlarımın çoğu benim aptal olduğumu düşünüyor.
- Sally's classmates are always making a fool of her.
- Sally'nin sınıf arkadaşları onunla sürekli dalga geçiyorlar.
- Tom is one of my classmates.
- Tom benim sınıf arkadaşlarımdan biri.
- Tom's classmates are goofing off.
- Tom'un sınıf arkadaşları vakit öldürüyor.
- Dave is the fastest swimmer of all my classmates.
- Dave, sınıf arkadaşlarım arasında en hızlı yüzücüdür.
- Do you keep in contact with your high school classmates?
- Lisedeki sınıf arkadaşlarınızla iletişimi sürdürüyor musunuz?
- Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önce mezun olduğumdan beri eski sınıf arkadaşlarıma hiç rastlamadım.
- Some of Tom's classmates can speak French fairly well.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından bazıları oldukça iyi Fransızca konuşabiliyor.
- She had to study hard to catch up with her classmates.
- O, sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmak zorunda kaldı.
- None of Tom's classmates knew his last name.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri onun soyadını bilmiyordu.
- Tom and Mary were classmates.
- Tom ve Mary sınıf arkadaşıydı.
- Tom is much shorter than all of his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarının hepsinden çok daha kısa.
- Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.
- Bill disagreed with his classmates on every subject.
- Bill sınıf arkadaşlarıyla her konuda anlaşmazlığa düştü.
- He is on good terms with his classmates.
- Sınıf arkadaşlarıyla arası iyi.
- He is on speaking terms with his classmates.
- Sınıf arkadaşlarıyla çok iyi anlaşıyor.
- Some classmates saw me give him chocolate.
- Bazı sınıf arkadaşlarım ona çikolata verdiğimi gördü.
Show More (186)
|