| 1 |
clerk |
tezgahtar |
n. |
|
- That store employs twenty clerks.
- O mağazada yirmi tezgahtar çalışıyor.
- She is a clerk in the supermarket.
- Süpermarkette bir tezgahtardır.
- All of a sudden, the clerk lost his temper.
- Tezgâhtar birdenbire kendini kaybetti.
- Tom tried to return the swimsuit for a larger size, but the clerk told him that wasn't allowed.
- Tom mayosunu bir beden büyüğü için iade etmeye çalıştı ama tezgâhtar buna izin verilmediğini söyledi.
- The clerk didn't give me the correct change.
- Tezgahtar bana doğru para üstünü vermedi.
- In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband.
- 1950'lerin sonunda annem bir şişe rom almak istemiş ve Ontario'daki içki dükkanındaki tezgahtar elinde kocasından bir not olup olmadığını sormuş.
- Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.
- Tom'un denediği ceket çok küçük olduğu için, tezgahtar ona denemesi için bir tane daha verdi.
- The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.
- Tezgahtar, kaba davranışları nedeniyle işten çıkarıldı.
- That store employs eight clerks.
- O mağazada sekiz tezgahtar çalışıyor.
- Bob worked as a clerk in the grocery store on Saturday.
- Bob Cumartesi günü markette tezgâhtar olarak çalıştı.
- Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.
- Tom'un denediği palto küçük geldiği için tezgâhtar ona denemesi için başka bir palto verdi.
- He is nothing more than a clerk.
- O bir tezgahtardan başka bir şey değil.
Show More (9)
|
| 2 |
clerk |
katip |
n. |
|
- The clerk nodded, so the woman wrote a check and handed it over.
- Katip başını salladı, kadın da bir çek yazıp teslim etti.
- Maybe the clerk can help you.
- Belki katip sana yardım edebilir.
- All of a sudden, the clerk lost his temper.
- Aniden, katip öfkeden kendini kaybetti.
- He was taken on by a large firm as a clerk.
- O büyük bir firma tarafından bir katip olarak alınmıştır.
- The clerk died from overwork.
- Katip aşırı çalışmaktan öldü.
- Maybe the clerk can help you.
- Belki katip size yardımcı olabilir.
- The clerk admitted his mistake to me.
- Katip hatasını bana itiraf etti.
- He was taken on by a large firm as a clerk.
- Büyük bir firma tarafından katip olarak işe alındı.
- The clerk admitted his mistake to me.
- Katip bana hatasını itiraf etti.
- Tom was formerly a bank clerk.
- Tom eskiden bir banka katibiydi.
Show More (7)
|
| 3 |
clerk |
memur |
n. |
|
- Tom started as a mailroom clerk.
- Tom posta odası memuru olarak başladı.
- He is a clerk at the Bank of Washington.
- O, Washington Bankasında bir memur.
- Tom gave the clerk thirty dollars.
- Tom memura otuz dolar verdi.
- Tom glanced at the clerk's name tag.
- Tom memurun yaka kartına baktı.
- He is a clerk at the Bank of Washington.
- Washington Bankası'nda memur.
Show More (2)
|
| 4 |
clerk |
tezgahtarlık yapmak |
v. |
|
- For the time being, she is clerking in a department store.
- Şimdilik bir mağazada tezgahtarlık yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
- Şiu an için bir mağazada tezgahtarlık yapıyor.
- She is a clerk in the supermarket.
- Süpermarkette tezgahtarlık yapıyor.
Show More (0)
|
| 5 |
clerk |
görevli |
n. |
|
- We brought our items to the counter, and the sales clerk checked us out.
- Ürünlerimizi kasaya getirdik ve satış görevlisi kasadan geçirdi.
- In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband.
- 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.
Show More (-1)
|
