| 1 |
compost |
kompost |
n. |
|
- This regulation does not regulate biogas plants and composting systems.
- Bu yönetmelik biyogaz tesislerini ve kompost sistemlerini düzenlememektedir.
- Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted.
- Tom'un kompost yığını o kadar ısındı ki kendiliğinden yandı.
- Given the right conditions, compost worms can reproduce at a phenomenal rate.
- Doğru koşullar sağlandığında, kompost solucanları olağanüstü bir hızla çoğalabilir.
- How do you make compost?
- Nasıl kompost yapıyorsunuz?
- Composting is important.
- Kompost yapmak önemlidir.
- I wish more people would compost.
- Keşke daha fazla insan kompost yapsa.
- Do you compost?
- Kompost yapıyor musunuz?
- Composting helps the environment.
- Kompost yapmak çevreye yardımcı olur.
- Tom and Mary make compost at home.
- Tom ve Mary evde kompost yapıyorlar.
Show More (6)
|
| 2 |
compost |
çürümüş yaprakla karışık gübre |
n. |
|
- The machine spreads compost on the soil.
- Makine toprağa gübre atıyor.
Show More (-2)
|
| 3 |
compost |
(bitkisel maddeyi) gübreye çevirmek |
v. |
|
- Naturally composting the cow manure can take a lot of time.
- Tezeği gübreye çevirmek doğal olarak çok zaman alıyor.
Show More (-2)
|
| 4 |
compost |
organik gübre |
n. |
|
- How do you make compost?
- Nasıl organik gübre yaparsın?
Show More (-2)
|
