| 1 |
conception |
anlayış |
n. |
|
- That is why we have to counter your conception of agricultural policy with our own.
- Bu nedenle sizin tarım politikası anlayışınıza kendi anlayışımızla karşılık vermeliyiz.
- That is why we have to counter your conception of agricultural policy with our own.
- Bu nedenle sizin tarım politikası anlayışınıza kendi anlayışımızla karşılık vermek zorundayız.
- It has no conception at all of democracy at supranational level.
- Ulus-üstü düzeyde hiçbir demokrasi anlayışına sahip değildir.
- There are still different conceptions of what we want transparency to be like.
- Şeffaflığın nasıl olmasını istediğimize dair hala farklı anlayışlar var.
- It has no conception at all of the democracy at a supranational level.
- Ulus-üstü düzeyde bir demokrasi anlayışına sahip değildir.
- This is, it has to be said, a curious conception of democracy.
- Bunun tuhaf bir demokrasi anlayışı olduğunu söylemek gerekir.
- What is our conception of the human being?
- Bizim insan anlayışımız nedir?
- What is the new conception of the employment package?
- İstihdam paketinin yeni anlayışı nedir?
- Let me express my gratitude for the way your conception of it coheres with our own.
- Bu konudaki anlayışınızın bizimkiyle örtüşmesi nedeniyle minnettarlığımı ifade etmeme izin verin.
- First and foremost, the playgrounds proposed a different conception of space.
- Her şeyden önce oyun alanları farklı bir mekan anlayışı öneriyordu.
- Second, the scientific world conception is marked by application of a certain method, namely logical analysis.
- İkinci olarak, bilimsel dünya anlayışı belirli bir yöntemin, yani mantıksal çözümlemenin uygulanmasıyla belirginleşir.
- First and foremost, the playgrounds proposed a different conception of space.
- Oyun alanları her şeyden önce farklı bir mekân anlayışı öneriyor.
- Second, the scientific world conception is marked by application of a certain method, namely logical analysis.
- İkincisi, bilim dünyasının anlayışı belirli bir yöntemin, yani mantıksal çözümleme ile belirlenir.
Show More (10)
|
| 2 |
conception |
kavrama |
n. |
|
- First, the procedure proposed here is distinguished by pre-democratic conceptions.
- İlk olarak burada önerilen prosedür demokrasi öncesi kavramlarla ayırt edilmektedir.
- Scientists have long since left the conception of higher purpose behind.
- Bilim insanları yüce amaç kavramını çoktan beri aşmış durumdalar.
- Scientists have long since left the conception of higher purpose behind.
- Bilim insanları yüce amaç kavramını aşalı beri uzun zaman oldu.
- First and foremost, the playgrounds proposed a different conception of space.
- Her şeyden önce, oyun alanları farklı bir mekân kavramı öneriyordu.
- Don't forget that wrong conceptions lead to wrong conclusions.
- Unutmayın ki yanlış kavramlar yanlış sonuçlara yol açar.
Show More (2)
|
| 3 |
conception |
fikir |
n. |
|
- They were able to form for themselves a conception of how mature this country and its politicians are.
- Kendileri için bu ülkenin ve politikacılarının ne kadar olgun olduğuna dair bir fikir oluşturabildiler.
- They were able to form for themselves a conception of how mature this country and its politicians are.
- Bu ülkenin ve siyasetçilerinin ne kadar olgun olduğuna dair kendilerine bir fikir oluşturabildiler.
- Don't forget that wrong conceptions lead to wrong conclusions.
- Yanlış fikirlerin yanlış sonuçlara götürdüğünü unutma.
- Tom had no conception of what fatherhood entailed.
- Tom'un babalığın ne anlama geldiğine dair hiçbir fikri yoktu.
Show More (1)
|
| 4 |
conception |
plan |
n. |
|
- The Court will examine the conception and implementation of this plan and will keep Parliament informed of its progress.
- Divan, bu planın tasarlanmasını ve uygulanmasını inceleyecek ve Parlamentoyu gelişmelerden haberdar edecektir.
- The Court will examine the conception and implementation of this plan and will keep Parliament informed of its progress.
- Mahkeme, bu planın tasarlanmasını ve uygulanmasını inceleyecek ve Parlamentoyu ilerleme hakkında bilgilendirecektir.
Show More (-1)
|
