confined - English Turkish Sentences
English Turkish
confined sınırlı adj.
  • It is confined simply to the mutual recognition of decisions already taken.
  • Sadece halihazırda alınmış olan kararların karşılıklı olarak tanınması ile sınırlıdır.
  • In so doing, our efforts should certainly not be confined solely to giving financial handouts.
  • Bunu yaparken çabalarımız kesinlikle yalnızca mali yardımlarla sınırlı kalmamalıdır.
  • This report confines itself to other matters not mentioned in the title.
  • Bu rapor, başlıkta belirtilmeyen diğer konularla sınırlıdır.
Show More (0)
confined kapalı adj.
  • Living in a caravan isn't suitable for everyone as you have to spend time in a confined space.
  • Karavanda yaşamak herkes için uygun değildir çünkü kapalı bir alanda vakit geçirmek zorundasınız.
Show More (-2)
confined kapatılmış adj.
  • Tom has been confined to his quarters.
  • Tom odasına kapatıldı.
Show More (-2)