cooking - English Turkish Sentences
English Turkish
cooking yemek pişirme n.
  • The population has no firewood and uses the heat of this lava stream for their cooking fires.
  • Halkın yakacak odunu yok ve yemek pişirmek için bu lav akıntısının ısısını kullanıyor.
  • My sister isn't used to cooking.
  • Kız kardeşim yemek pişirmeye alışık değil.
  • Her mother was busy cooking the dinner.
  • Annesi akşam yemeğini pişirmekle meşguldü.
Show More (115)
cooking pişirme n.
  • Cooking dairy products may reduce a protective effect against colon cancer.
  • Süt ürünlerini pişirmek kolon kanserine karşı koruyucu etkiyi azaltabilir.
  • Are you better at cooking steak or cooking eggs?
  • Biftek pişirmede mi yoksa yumurta pişirmede mi daha iyisin?
  • This style of cooking is peculiar to China.
  • Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
Show More (21)
cooking aşçılık n.
  • I'm going to miss your cooking.
  • Senin aşçılığını özleyeceğim.
  • I took a cooking class last spring and learned to bake bread.
  • Ben geçen baharda bir aşçılık dersi aldım ve ekmek pişirmeyi öğrendim.
  • I don't like Tom's cooking.
  • Tom'un aşçılığını beğenmiyorum.
Show More (13)
cooking yemek yapma n.
  • Tom certainly knows a lot about cooking.
  • Tom kesinlikle yemek yapma hakkında çok şey bilir.
  • I am failing at cooking.
  • Yemek yapma konusunda başarısızım.
  • She has improved her skill in cooking recently.
  • Son zamanlarda yemek yapma becerisini geliştirdi.
Show More (3)
cooking mutfak n.
  • You don't like Chinese cooking?
  • Sen Çin mutfağını sevmiyor musun?
  • I'm no match for her in cooking.
  • Mutfakta onun yanına bile yaklaşamam.
  • These dishes remind me of my mother's cooking.
  • Bu yemekler bana annemin mutfağını hatırlatıyor.
Show More (1)