| 1 |
correspond |
uygun olmak |
v. |
|
- The services were already aware of this and will ensure that all language versions correspond.
- Hizmetler zaten bunun farkındaydı ve tüm dil versiyonlarının buna uygun olmasını sağlayacaktır.
- We are assured that all language versions correspond to the original version.
- Tüm dil versiyonlarının orijinal versiyona uygun olduğundan eminiz.
- What we need to do is to ensure that our representation is worthy and corresponds to reality.
- Yapmamız gereken şey, temsilimizin değerli ve gerçeğe uygun olmasını sağlamaktır.
- I'm not sure whether your words correspond to the truth.
- Sözlerinizin gerçeğe uygun olup olmadığından emin değilim.
Show More (1)
|
| 2 |
correspond |
yazışmak |
v. |
|
- We corresponded for a while but lost touch after he got deported.
- Bir süre yazıştık ama o sınır dışı edildikten sonra irtibatı kaybettik.
- I look forward to corresponding with you.
- Sizinle yazışmak için sabırsızlanıyorum.
Show More (-1)
|
| 3 |
correspond |
benzemek |
v. |
|
- The two drawings of the skyscraper correspond closely.
- Gökdelenin iki çizimi birbirine çok benziyor.
Show More (-2)
|
| 4 |
correspond |
uyuşmak |
v. |
|
- His actions do not always correspond to his words.
- Davranışları her zaman sözleriyle uyuşmuyor.
Show More (-2)
|
