| 1 |
courthouse |
adliye |
n. |
|
- She also confirmed that they were married by a justice of the peace at a state courthouse.
- Ayrıca eyalet adliyesinde bir sulh hakimi tarafından evlendirildiklerini de doğruladı.
- She also confirmed that they were married by a justice of the peace at a state courthouse.
- Kadın ayrıca bir eyalet adliyesinde bir sulh hakimi tarafından evlendirildiklerini de doğruladı.
- She also confirmed that they were married by a justice of the peace at a state courthouse.
- Ayrıca eyalet adliyesinde bir sulh hakimi tarafından evlendiklerini de teyit etmiştir.
- The woman left and went to the courthouse, where she waited in line again.
- Kadın oradan ayrılıp adliyeye gitti ve yine sıra bekledi.
- Were you at the courthouse?
- Adliyede miydin?
- Tom walked into the courthouse.
- Tom adliyeye girdi.
- Tom walked into the courthouse.
- Tom yürüyerek adliyeye gitti.
- Tom was gunned down just outside the courthouse.
- Tom adliyenin hemen dışında vuruldu.
- Sami's supporters gathered outside the courthouse.
- Sami'nin destekçileri adliyenin dışında toplandı.
- The courthouse ordered new gavels.
- Adliye yeni tokmaklar sipariş etti.
- A reporter asked Tom some questions as he left the courthouse.
- Adliyeden ayrılırken bir muhabir Tom'a bazı sorular sordu.
- A reporter asked Tom some questions as he left the courthouse.
- Bir muhabir Tom'a adliyeden ayrılırken bazı sorular sordu.
Show More (9)
|
| 2 |
courthouse |
mahkeme binası |
n. |
|
- Sami's supporters gathered outside the courthouse.
- Sami'nin destekçileri mahkeme binasının dışında toplandı.
Show More (-2)
|
| 3 |
courthouse |
mahkeme |
n. |
|
- The courthouse ordered new gavels.
- Mahkeme yeni tokmaklar sipariş etti.
Show More (-2)
|
