1 |
covered |
kaplı |
adj. |
|
- She spent her afternoon cleaning the dust-covered shelves.
- Öğleden sonrasını tozla kaplı rafları temizleyerek geçirdi.
- Everything here is covered in dust.
- Burada her şey tozla kaplı.
- The sky is covered with clouds today.
- Bugün gökyüzü bulutlarla kaplı.
- The table had been covered with dust.
- Masa tozla kaplıydı.
- Her face is covered with pimples.
- Yüzü sivilcelerle kaplıydı.
- It was all covered with dust.
- Tamamen tozla kaplıydı.
- The ship, covered in thick fog, set sail at dawn.
- Gemi, kalın sisle kaplı, şafakta yola çıktı.
- Everything is covered with dust.
- Her şey tozla kaplı.
- All the furniture was covered with dust.
- Tüm mobilya tozla kaplıydı.
- Everything here is covered in dust.
- Buradaki her şey tozla kaplı.
- The ship, covered in thick fog, set sail at dawn.
- Yoğun sisle kaplı gemi şafakta yola çıktı.
- The books are covered in dust.
- Kitaplar tozla kaplı.
- The roof is covered with sheet metal.
- Çatı sacla kaplı.
- The desk is covered with dust.
- Masa tozla kaplı.
- The airfield on the island is now covered with weeds.
- Adadaki havaalanı şu an yabani otlarla kaplı.
- Tom's face was covered in bruises.
- Tom'un yüzü morluklarla kaplıydı.
- The wall is covered with graffiti.
- Duvar grafiti ile kaplı.
- The round table was covered by a checkered tablecloth.
- Yuvarlak masa kareli bir masa örtüsüyle kaplıydı.
- It was all covered with dust.
- O, tamamen tozla kaplıydı.
- The room is covered with dust.
- Oda tozla kaplı.
- He was covered with bruises.
- O, çürüklerle kaplıydı.
- My car is covered with pigeon poop.
- Arabam güvercin pisliği ile kaplı.
- Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
- Deniz biyolojisi yüksek lisans öğrencisi Yuriko, bir akvaryumun içinde uyuyakaldı ve ahtapotlar ve denizyıldızlarıyla kaplı olarak uyandı.
- Your face covered with cum.
- Yüzün meni ile kaplı.
- The desk was covered with dust.
- Resepsiyon tozla kaplıydı.
- The desk was covered with dust.
- Masa tozla kaplıydı.
- The walls of Tom's room are covered with posters.
- Tom'un odasının duvarları posterlerle kaplıydı.
- The sky was all covered with clouds.
- Gökyüzü tamamen bulutlarla kaplıydı.
- My towel is covered in red ants!
- Benim havlum kırmızı karıncalarla kaplı!
- The ladder was covered with dust and rust.
- Merdiven toz ve pas ile kaplıydı.
- Tom is covered in slimy goo.
- Tom sümüklü yapışkan maddeyle kaplı.
- His body was covered with brown fur.
- Bedeni kahverengi tüylerle kaplıydı.
- The floor is covered with a thick carpet.
- Zemin, kalın bir halıyla kaplı.
- The floor was completely covered by a large rug.
- Zemin tamamen büyük bir halıyla kaplıydı.
- He was covered all over with paint.
- Her tarafı boyayla kaplıydı.
- Tom is covered in dirt and grime.
- Tom kir ve pislikle kaplı.
- The wall is partly covered with ivy.
- Duvar, kısmen sarmaşıkla kaplı.
- The furniture was covered in dust.
- Mobilya toz kaplıydı.
- The sky is covered with clouds today.
- Gökyüzü bugün bulutlarla kaplı.
- The desk is covered with dust.
- Sıra tozla kaplı.
- Tom was covered in bruises.
- Tom morluklarla kaplıydı.
- The dress was covered with blue velvet.
- Elbise mavi kadife ile kaplıydı.
- The desk was covered in dust.
- Masa tozla kaplıydı.
- My car is covered in pigeon shit.
- Arabam güvercin pisliği ile kaplı.
- My car is covered in pigeon shit.
- Arabam güvercin bokuyla kaplı.
- Yesterday, Mary gave me a book with a blue cover.
- Dün Mary bana mavi kaplı bir kitap verdi.
- The sky is covered with clouds.
- Gökyüzü bulutlarla kaplı.
- The sky was all covered with clouds.
- Gökyüzü bulutlarla kaplıydı.
- The wall was covered with graffiti.
- Duvar grafiti ile kaplıydı.
- My car is covered in pigeon poop.
- Arabam güvercin pisliğiyle kaplı.
- The table was covered with dust.
- Masa tozla kaplıydı.
- Tom's face was covered in bruises.
- Tom'un yüzü çürüklerle kaplıydı.
- The walls of her room were covered in posters.
- Odasının duvarları posterlerle kaplıydı.
- Everything in Tom's house was covered with dust.
- Tom'un evindeki her şey tozla kaplıydı.
- The skin of animals is covered with hair.
- Hayvanların derisi kıllarla kaplı.
- Tom's body was covered with bruises.
- Tom'un vücudu morluklarla kaplıydı.
- In the middle of the library there was a table completely covered with magazines.
- Kütüphanenin ortasında tamamen dergilerle kaplı bir masa vardı.
- His room was covered with dust.
- Odası tozla kaplıydı.
- The floor was completely covered by a large rug.
- Zemin tamamen büyük bir halı ile kaplıydı.
- His room was covered with dust.
- Onun odası tozla kaplıydı.
- The dog was covered in mud from head to foot.
- Köpek baştan ayağa çamur kaplıydı.
- The floor was covered with dust.
- Zemin tozla kaplıydı.
- My towel is covered in red ants!
- Havlum kırmızı karıncalarla kaplı!
- My car is covered in pigeon poop.
- Arabam güvercin pisliği ile kaplı.
- My car is covered with pigeon poop.
- Arabam güvercin pisliğiyle kaplı.
- He was covered all over with white paint.
- Her tarafı beyaz boyayla kaplıydı.
- Tom's head is covered with bandages.
- Tom'un kafası bandajla kaplı.
- When Mary entered the kitchen, the floor was covered in water.
- Mary mutfağa girdiğinde yerler suyla kaplıydı.
- When Mary entered the kitchen, the floor was covered in water.
- Mary mutfağa girdiğinde, zemin suyla kaplıydı.
- The walls of Tom's room are covered with posters.
- Tom'un odasının duvarları posterlerle kaplı.
- The entire city was covered in yellow dust.
- Tüm şehir sarı tozla kaplıydı.
- The side of the house was covered with ivy.
- Evin yan tarafı sarmaşıkla kaplıydı.
- All the furniture was covered with dust.
- Bütün mobilyalar tozla kaplıydı.
- Our city was covered with smog.
- Şehrimiz dumanla kaplıydı.
Show More (71)
|
2 |
covered |
kaplanmış |
adj. |
|
- My car is covered with pigeon poop.
- Arabam güvercin dışkısıyla kaplıdır.
- This pillow is covered with velvet.
- Bu yastık kadife ile kaplıdır.
- Two-thirds of the earth's surface is covered with water.
- Dünya yüzeyinin üçte ikisi su ile kaplıdır.
- The room is covered with dust.
- Oda tozla kaplıdır.
- Your face covered with cum.
- Yüzün dölle kaplanmış.
- American-style pizzas are covered with cheese, but not Neapolitan-style pizzas.
- Amerikan tarzı pizzalar peynirle kaplıdır, ancak Napoliten tarzı pizzalar öyle değildir.
- Everything is covered with dust.
- Her şey tozla kaplıdır.
- The roof is covered with sheet metal.
- Çatı metal levha ile kaplıdır.
- American-style pizzas are covered with cheese, but not Neapolitan-style pizzas.
- Amerikan tarzı pizzalar peynirle kaplıdır ama Napoli tarzı pizzalar değildir.
- The floor is covered with a thick carpet.
- Zemin, kalın bir halı ile kaplıdır.
- In winter, the roads are covered with ice.
- Kışın, yollar buzla kaplıdır.
- In the spring, the fields are covered with dandelions.
- İlkbaharda tarlalar karahindiba ile kaplıdır.
- The skin of animals is covered with hair.
- Hayvanların derisi kıllarla kaplıdır.
Show More (10)
|
3 |
covered |
kapaklı |
adj. |
|
- I found a book with a red cover and decided to borrow it.
- Ben kırmızı kapaklı bir kitap buldum ve onu ödünç almaya karar verdim.
- I found a book with a red cover and decided to borrow it.
- Kırmızı kapaklı bir kitap buldum ve ödünç almaya karar verdim.
- Yesterday, Mary gave me a book with a blue cover.
- Dün Mary bana mavi kapaklı bir kitap verdi.
- If I had to choose between those two books, I would choose the one with the yellow cover.
- Bu iki kitap arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım sarı kapaklı olanını tercih ederdim.
- Tom gave me a notebook with a blue cover.
- Tom bana mavi kapaklı bir defter verdi.
- Where is the book with the red cover?
- Kırmızı kapaklı kitap nerede?
- If I had to choose between those two books, I would choose the one with the yellow cover.
- Bu iki kitap arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım, sarı kapaklı olanı seçerdim.
- She had the book with a torn cover under her arm.
- Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.
Show More (5)
|
4 |
covered |
örtülü |
adj. |
|
- Sami was still covered by that blanket.
- Sami hala battaniyeyle örtülüydü.
- Two-thirds of the earth's surface is covered with water.
- Dünya yüzeyinin üçte ikisi su ile örtülüdür.
- Sami was still covered by that blanket.
- Sami hâlâ o battaniyeyle örtülüydü.
Show More (0)
|
5 |
covered |
sarılı |
adj. |
|
- Tom's head is covered with bandages.
- Tom'un kafası bandajla sarılı.
- She, covered only with a handtowel, came from the shower.
- Mary, sadece bir el havlusuyla sarılı halde duştan çıktı.
Show More (-1)
|
6 |
covered |
sigortalı |
adj. |
|
- My house is covered by insurance.
- Benim evim sigortalıdır.
- Are you covered by insurance?
- Sigortalı mısın?
Show More (-1)
|
7 |
covered |
kapalı |
adj. |
|
- A new covered stadium will be built in the city.
- Şehirde yeni bir kapalı stadyum inşa edilecek.
Show More (-2)
|