credible - English Turkish Sentences
English Turkish
credible inandırıcı adj.
  • Everyone is expecting a credible explanation from the president.
  • Herkes Başkan'dan inandırıcı bir açıklama bekliyor.
  • Similarly, a fresh WTO round is only credible if it actually becomes a development round.
  • Benzer şekilde yeni bir DTÖ turu ancak gerçekten bir kalkınma turu haline gelirse inandırıcı olabilir.
  • Are we credible when we invoke international law as an argument?
  • Uluslararası hukuku bir argüman olarak kullandığımızda inandırıcı oluyor muyuz?
Show More (39)
credible güvenilir adj.
  • The need for credible information for the public at large is consequently even more important.
  • Dolayısıyla, kamuoyunun geneline yönelik güvenilir bilgi ihtiyacı daha da önem kazanmaktadır.
  • Therefore, the EU must also have an independent, credible conflict-prevention capacity.
  • Bu nedenle AB aynı zamanda bağımsız ve güvenilir bir çatışma önleme kapasitesine sahip olmalıdır.
  • This will ensure that it remains independent and thus more credible in citizens' eyes.
  • Bu, bağımsız kalmasını ve dolayısıyla vatandaşların gözünde daha güvenilir olmasını sağlayacaktır.
Show More (24)
credible inanılır adj.
  • It is an integral part of any credible immigration policy.
  • İnanılır bir göçmenlik politikasının ayrılmaz bir parçasıdır.
  • Tom's story sounded credible.
  • Tom'un hikayesi kulağa inanılır gibi geliyordu.
Show More (-1)