Turkish - English Sentences
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Sentences
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Hide
Details
Clear
History :
tränenbaumsteiger
History
English
Turkish
1
deep-seated
derin
adj.
That there is particularly
deep-seated
frustration among rural communities is no secret.
Özellikle kırsal kesimdeki topluluklar arasında
derin
bir hayal kırıklığı olduğu bir sır değil.
That there is particularly
deep-seated
frustration among rural communities is no secret.
Kırsal topluluklar arasında özellikle
derin
bir hayal kırıklığı olduğu bir sır değildir.
There are many
deep-seated
differences.
Çok
derin
farklılıklar var.
Show More (0)
2
deep-seated
köklü
adj.
Their
deep-seated
hatred for each other prevented any chance of reconciliation.
Birbirlerine karşı duydukları
köklü
nefret, her türlü uzlaşma ihtimalini ortadan kaldırıyordu.
To conclude, real courage consists in campaigning for
deep-seated
change in the world economic order.
Sonuç olarak gerçek cesaret dünya ekonomik düzeninde
köklü
bir değişim için kampanya yürütmekten geçer.
Show More (-1)