| 1 |
dip |
daldırmak |
v. |
|
- Tom dipped his toe into the water.
- Tom ayak parmağını suyun içine daldırdı.
- Tom dipped his toe into the water.
- Tom ayak parmağını suya daldırdı.
- The bird dipped its head into the water.
- Kuş kafasını suya daldırdı.
- He dipped his spoon into the soup.
- Kaşığını çorbaya daldırdı.
- Surrounded by burning candles, she dips herself into a bubble bath.
- Yanan mumlarla çevrili, kendini köpük banyosuna daldırıyor.
- Tom rolled up his pants and dipped his toes in the water.
- Tom pantolonunu sıvadı ve ayak parmaklarını suya daldırdı.
- Tom dipped his spoon into the soup.
- Tom kaşığını çorbaya daldırdı.
- Mary dipped her toe into the water.
- Mary ayak parmağını suya daldırdı.
- I dipped my finger into the honey.
- Parmağımı bala daldırdım.
- The bird dipped its head into the water.
- Kuş başını suya daldırdı.
- The child dipped his toes into the ocean to see if the water was cold.
- Çocuk suyun soğuk olup olmadığını görmek için ayak parmaklarını okyanusa daldırdı.
Show More (8)
|
| 2 |
dip |
batırmak |
v. |
|
- He also liked to dip bread into the blood of his enemies and eat it.
- Ayrıca düşmanlarının kanına ekmek batırıp yemeyi de severdi.
- He also liked to dip bread into the blood of his enemies and eat it.
- Ayrıca, düşmanlarının kanına ekmek batırarak yemeyi severdi.
- He also liked to dip bread into the blood of his enemies and eat it.
- Ayrıca ekmeği düşmanlarının kanına batırıp yemeyi de severdi.
- I broke a small piece of cheddar cheese and dipped it in sour cream.
- Küçük bir parça kaşar peyniri kırdım ve ekşi kremaya batırdım.
- Tom likes dipping cookies in milk.
- Tom kurabiyeleri süte batırmayı seviyor.
- Tom dipped a strawberry in chocolate and then put it in his mouth.
- Tom bir çileği çikolataya batırdı ve sonra ağzına attı.
- I dipped my finger into the honey.
- Parmağımı bala batırdım.
Show More (4)
|
| 3 |
dip |
düşmek |
v. |
|
- Several times this year, the stock market has dipped more than 1% in a single day.
- Bu yıl birkaç kez, borsa bir günde %1'den fazla düştü.
- Several times this year, the stock market has dipped more than 1% in a single day.
- Borsa bu yıl birkaç kez, tek bir gün içinde % 1'den fazla düştü.
- The price of oil has dipped below $30 a barrel.
- Petrolün varil fiyatı 30 doların altına düştü.
Show More (0)
|
| 4 |
dip |
sos |
n. |
|
- The dip was so hot, it burned my tongue.
- Sos çok sıcaktı, dilimi yaktı.
- The dip was so hot, it burned my tongue.
- Sos o kadar sıcaktı ki dilimi yaktı.
- Hummus is a dip or spread made from chickpeas.
- Humus, nohuttan yapılan bir sos veya sürülebilir yiyecektir.
Show More (0)
|
| 5 |
dip |
elini atmak |
v. |
|
- In order to guarantee dignity for pensioners, we must agree to dip into these profits or the income of the wealthy.
- Emeklilerin onurunu garanti altına almak için bu karlara ya da zenginlerin gelirlerine el atmayı kabul etmeliyiz.
Show More (-2)
|
| 6 |
dip |
daldırma |
n. |
|
- Hummus is a dip or spread made from chickpeas.
- Humus nohuttan yapılmış bir daldırma veya yaymadır.
Show More (-2)
|
| 7 |
dip |
dalmak |
v. |
|
- We had to dip into our savings in order to pay the unexpected medical expenses.
- Beklenmedik tıbbi masrafları ödemek için birikimlerimize dalmak zorunda kaldık.
Show More (-2)
|
