English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | discredit v. | kötülemek | ||
Tom believes Mary is trying to discredit him. Tom, Mary'nin onu kötülemeye çalıştığına inanıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | discredit n. | gözden düşürme | ||
This utterly discredits him as a scientist. Bu onu bir bilim adamı olarak tamamen gözden düşürüyor. More Sentences |
||||
General | discredit n. | itibarını sarsma | ||
The behaviour of fans has brought discredit on champion. Taraftarların davranışları şampiyonun itibarını sarstı. More Sentences |
||||
General | discredit n. | gözden düşme | ||
All these factors led to discredit of the government and brought about the end of Tsarist autocracy. Tüm bu faktörler hükümetin gözden düşmesine yol açtı ve Çarlık otokrasisinin sonunu getirdi. More Sentences |
||||
General | discredit n. | itibarını kaybetme | ||
This will bring discredit on us and will weaken our negotiation position within the WTO. Bu bize itibar kaybettirecek ve DTÖ içindeki müzakere pozisyonumuzu zayıflatacaktır. More Sentences |
||||
General | discredit v. | itibarını sarsmak | ||
Evidence of links with human smugglers has discredited the President. İnsan kaçakçılarıyla bağlantılı olduğuna dair kanıtlar Başkan'ın itibarını sarstı. More Sentences |
||||
General | discredit v. | inanmamak | ||
You should discredit a good deal of what is printed in newspapers. Gazetelerde yazılanların çoğuna inanmamalısın. More Sentences |
||||
General | discredit v. | itibarsızlaştırmak | ||
Globalisation, often discredited, only in fact affects a severely limited number of countries. Genellikle itibarsızlaştırılan küreselleşme, aslında yalnızca son derece sınırlı sayıda ülkeyi etkilemektedir. More Sentences |
||||
General | discredit v. | itibarını zedelemek | ||
High levels of unemployment after World War I discredited the government. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan yüksek işsizlik oranları hükümetin itibarını zedeledi. More Sentences |
||||
General | discredit v. | itibar etmemek | ||
You should discredit a good deal of what is printed in newspapers. Gazetelerde yazılanların çoğuna itibar etmemelisiniz. More Sentences |
||||
General | discredit n. | güvensizlik | ||
General | discredit n. | itimatsızlık | ||
General | discredit n. | saygınlığını sarsma | ||
General | discredit n. | şüphe | ||
General | discredit n. | itibarsızlık | ||
General | discredit n. | saygınlığını yitirme | ||
General | discredit n. | leke | ||
General | discredit n. | yüz karası | ||
General | discredit n. | kredisini kaybetme | ||
General | discredit n. | kredisini yitirme | ||
General | discredit n. | itibara sürülen leke | ||
General | discredit v. | güvenini sarsmak | ||
General | discredit v. | güvenmemek | ||
General | discredit v. | itibardan düşürmek | ||
General | discredit v. | kuşkuyla bakmak | ||
General | discredit v. | geçersiz ilan etmek | ||
General | discredit v. | şüpheye düşürmek | ||
General | discredit v. | kuşku duymak | ||
General | discredit v. | gözden düşürmek | ||
General | discredit v. | itibardan düşmek | ||
General | discredit v. | itibarını zayıflatmak | ||
General | discredit v. | itibar erozyonuna uğratmak | ||
General | discredit v. | halkın gözünden düşürmek | ||
General | discredit v. | diskredite etmek | ||
General | discredit v. | şüphe uyandırmak | ||
General | discredit v. | güvensizlik yaratmak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | discredit v. | güven duymamak | ||
Trade/Economic | discredit v. | itibarı olmamak | ||
Trade/Economic | discredit v. | itibarını kaybetmek |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | be to someone's discredit v. | birinin şerefini lekelemek | ||
General | fall into discredit v. | pabucu dama atılmak | ||
General | bring somebody into discredit v. | itibarını sarsmak | ||
General | discredit (someone) thoroughly v. | iki paralık etmek | ||
General | bring discredit to one's name v. | adına leke sürmek | ||
General | bring into discredit v. | itibardan düşmek | ||
General | bring into discredit v. | çaptan düşürmek | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | discredit a competitor v. | rekabet edilenin itibarını sarsmak | ||
Trade/Economic | discredit a competitor v. | rakibin itibarını bozmak | ||
Politics | ||||
Politics | campaign to discredit n. | itibarsızlaştırma kampanyası |