dismal - English Turkish Sentences
English Turkish
dismal iç karartıcı adj.
  • Ireland's situation as regards Kyoto targets is, to be honest, fairly dismal.
  • Dürüst olmak gerekirse, Kyoto hedefleri konusunda İrlanda'nın durumu oldukça iç karartıcıdır.
  • Ireland's situation as regards Kyoto targets is, to be honest, fairly dismal.
  • Dürüst olmak gerekirse Kyoto hedefleri konusunda İrlanda'nın durumu oldukça iç karartıcıdır.
  • Yet even this dismal economic justification for culling on such a scale does not stand up.
  • Ancak bu ölçekte bir itlaf için bu iç karartıcı ekonomik gerekçe bile geçerli değildir.
Show More (2)
dismal kasvetli adj.
  • The prospects for Japan's future look dismal.
  • Japonya'nın gelecek için beklentileri kasvetli görünüyor.
  • The house looked very dismal.
  • Ev çok kasvetli görünüyordu.
Show More (-1)