dominating - English Turkish Sentences
English Turkish
dominating hakim adj.
  • The Tutsis of Nilotic origin are the minority tribe, but they dominate the government and the army.
  • Nilotik kökenli Tutsiler azınlık kabilesidir ancak hükümete ve orduya hakimdirler.
  • Manufacturing is dominated by small and very small firms.
  • İmalat sanayisine, küçük ve çok küçük firmalar hakimdir.
  • The cathedral dominates the view of the city.
  • Katedral şehrin manzarasına hakim.
Show More (2)
dominating hükmeden adj.
  • Sami was dominating Layla's life.
  • Sami, Layla'nın hayatına hükmediyordu.
  • Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges by dominating other groups.
  • Emperyalizm, güçlü grupların diğer gruplara hükmederek ayrıcalıklarını güvence altına almaya veya genişletmeye çalıştıkları bir ideoloji ve uygulamadır.
Show More (-1)
dominating baskın olan adj.
  • On the contrary, the issues which dominated were the Middle East and past wrongdoings.
  • Aksine baskın olan konular Orta Doğu ve geçmişte yapılan yanlışlar olmuştur.
Show More (-2)
dominating baskın adj.
  • The rights of the individual are emphasised, and repressive measures do not dominate.
  • Bireyin hakları vurgulanır ve baskıcı tedbirler baskın değildir.
Show More (-2)