doormat - English Turkish Sentences
English Turkish
doormat paspas n.
  • She wiped her shoes on the doormat before entering.
  • Kadın, içeri girmeden önce ayakkabılarını paspasa sildi.
  • Fadil became like a complete doormat.
  • Fadıl tam bir paspas gibi oldu.
  • Tom knew that Mary kept a key under the doormat.
  • Tom, Mary'nin paspasın altında bir anahtar sakladığını biliyordu.
Show More (1)
doormat şamar oğlanı n.
  • He was tired of being treated poorly and decided not to be a doormat anymore.
  • Adam, kendisine kötü davranılmasından bıkmıştı ve artık şamar oğlanı olmamaya karar verdi.
Show More (-2)