english-speaking - English Turkish Sentences
English Turkish
english-speaking ingilizce konuşabilen adj.
  • Maisie lives in an English-speaking country.
  • Maisie İngilizce konuşulan bir ülkede yaşıyor.
  • If you can't go to an English-speaking country to study, perhaps you can find an English native speaker living nearby that can help you learn English.
  • Eğitim almak için İngilizce konuşulan bir ülkeye gidemiyorsanız, belki yakınlarda yaşayan ve İngilizce öğrenmenize yardımcı olabilecek ana dili İngilizce olan birini bulabilirsiniz.
Show More (-1)