enlightening - English Turkish Sentences
English Turkish
enlightening aydınlatıcı adj.
  • I find the report very enlightening.
  • Raporu çok aydınlatıcı buluyorum.
  • That could have been enlightening.
  • Bu aydınlatıcı olabilirdi.
  • I shall send you some press cuttings, which are extremely enlightening and will, I believe, bring you up-to-date.
  • Size son derece aydınlatıcı ve sizi güncel tutacağına inandığım bazı basın kupürleri göndereceğim.
Show More (7)