|
- We gained some things for industry but lost some for the music and entertainment business.
- Endüstri için bazı şeyler kazandık ama müzik ve eğlence sektörü için bazı şeyler kaybettik.
- He would certainly have an afternoon's entertainment hearing what people really think.
- İnsanların gerçekten ne düşündüğünü duymak kesinlikle bir öğleden sonra eğlencesi olurdu.
- Sport has become a magnificent form of international entertainment.
- Spor, uluslararası eğlencenin muhteşem bir biçimi haline gelmiştir.
- Sport is not only a form of entertainment for the spectator.
- Spor sadece seyirciler için bir eğlence biçimi değildir.
- Music is a form of entertainment.
- Müzik bir eğlence biçimidir.
- There's musical entertainment from nine o'clock to midnight.
- Saat dokuzdan gece yarısına kadar müzik eğlencesi var.
- There's no entertainment in the countryside.
- Taşrada hiç eğlence yok.
- It's just mindless entertainment.
- Beyinsizce bir eğlence işte.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
- Sosyete, sosyetede iyi tanınan, sosyal aktivitelere ve eğlenceye düşkün kişiye denir.
- Dan had a lot of stereo entertainment equipment in his room.
- Dan'in odasında çok sayıda stereo eğlence ekipmanı vardı.
- The internet is great for mindless entertainment.
- İnternet, dikkat gerektirmeyen eğlenceler için çok iyi bir kaynaktır.
- Music is a form of entertainment.
- Müzik bir eğlence şeklidir.
- Entertainment will be provided.
- Eğlence sağlanacaktır.
- Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
- Şarkı söylemek dürüst ve zevk veren bir eğlence, ama insan müstehcen şarkılar söylememeye veya dinlememeye dikkat etmeli.
- Australians excel at sports and entertainment.
- Avustralyalılar, spor ve eğlence konusunda çok başarılı.
- There's no entertainment in the countryside.
- Kırsal bölgede hiç eğlence yoktur.
- There's musical entertainment from nine o'clock to midnight.
- Saat dokuzdan gece yarısına kadar müzikli eğlence var.
- Sometimes entertainment is provided.
- Bazen eğlence sağlanır.
- Australians excel at sports and entertainment.
- Avustralyalılar, spor ve eğlencede üstündürler.
- Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
- Şarkı söylemek dürüst ve zevkli bir eğlencedir, ancak müstehcen şarkılar söylemekten veya dinlemekten zevk almaktan kaçınmak için dikkatli olunmalıdır.
- The internet is a wonderful source of mindless entertainment.
- İnternet, zeka gerektirmeyen eğlenceler için harika bir kaynaktır.
- Tragedy is the entertainment of the nobles.
- Trajedi soyluların eğlencesidir.
- Entertainment on his planet meant doing multidimensional higher mathematics.
- Onun gezegeninde eğlence, çok boyutlu yüksek matematik yapmak demekti.
- Entertainment will be provided.
- Eğlence sağlanacak.
- Dan had a lot of stereo entertainment equipment in his room.
- Dan'ın odasında bir sürü stereo eğlence ekipmanı vardı.
Show More (22)
|