equally - English Turkish Sentences
English Turkish
equally aynı derecede adv.
  • The matter of the language regime was equally irksome for us.
  • Dil rejimi konusu da bizim için aynı derecede rahatsız ediciydi.
  • That is equally necessary for the Office and for the Commission.
  • Bu, Ofis ve Komisyon için de aynı derecede gereklidir.
  • This loss, which flowed directly from what the government was doing and was entirely foreseeable, was equally real.
  • Doğrudan hükümetin yaptıklarından kaynaklanan ve tamamen öngörülebilir olan bu kayıp da aynı derecede gerçektir.
Show More (28)
equally eşit olarak adv.
  • We will equally share the profit.
  • Kârı eşit olarak paylaşacağız.
  • Equally, it gives the right to vote in local elections.
  • Eşit olarak yerel seçimlerde oy kullanma hakkı verir.
  • I divided my time equally between the Greek and Turkish parts of Cyprus.
  • Zamanımı Kıbrıs'ın Rum ve Türk kesimleri arasında eşit olarak paylaştırdım.
Show More (17)
equally aynı ölçüde adv.
  • We want peace, but equally, we want to defend our country.
  • Barış istiyoruz ama aynı ölçüde ülkemizi de savunmak istiyoruz.
  • This section on rural development is extremely important but its importance is equally greatly overlooked.
  • Kırsal kalkınmayla ilgili bu bölüm son derece önemli ancak önemi de aynı ölçüde göz ardı ediliyor.
  • This section on rural development is extremely important but its importance is equally greatly overlooked.
  • Kırsal kalkınmayla ilgili bu bölüm son derece önemlidir ancak önemi aynı ölçüde göz ardı edilmektedir.
Show More (0)
equally eşit ölçüde adv.
  • This applies equally to my second point on Save.
  • Bu, Save hususundaki ikinci görüşüm için de eşit ölçüde geçerlidir.
  • Every language is equally precious and valuable to its speakers.
  • Her dil konuşanları için eşit ölçüde değerli ve kıymetlidir.
Show More (-1)
equally eşit derecede adv.
  • The two sports are equally risky.
  • İki spor da eşit derecede riskli.
Show More (-2)
equally eşit bir şekilde adv.
  • Those who try to come to Europe must be treated respectfully, humanely and equally.
  • Avrupa'ya gelmeye çalışanlara saygılı, insani ve eşit bir şekilde muamele edilmelidir.
Show More (-2)