erode - English Turkish Sentences
English Turkish
erode aşındırmak v.
  • European military alternatives, on the other hand, would erode the crucial bond of safety with the United States.
  • Öte yandan, Avrupa'nın askeri alternatifleri ABD ile arasındaki hayati güvenlik bağını aşındıracaktır.
  • The 'travel authorisation' proposed by the Commission would erode this mechanism.
  • Komisyon tarafından önerilen 'seyahat izni' bu mekanizmayı aşındıracaktır.
  • That would erode the independence of the scientific advice.
  • Bilimsel danışmanlığın bağımsızlığını aşındıracaktır.
Show More (1)
erode erozyona uğratmak v.
  • The fertile soils of this land are eroded by this river.
  • Bu bölgenin verimli toprakları bu nehir yüzünden erozyona uğruyor.
Show More (-2)
erode erimek v.
  • The value of the Lira began to erode rapidly.
  • Lira'nın değeri hızla erimeye başladı.
Show More (-2)