exchange - English Turkish Sentences
English Turkish
exchange değişim n.
  • You need to talk to the store manager for exchanges.
  • Değişim için mağaza müdürüyle konuşmanız gerekiyor.
  • Moreover, records must be kept and it must be possible to exchange this information.
  • Ayrıca, kayıtlar tutulmalı ve bu bilgilerin değişimi mümkün olmalıdır.
  • The existing bi-regional programme for SMEs exchanges, AL-INVEST, will be renewed on the basis of its success.
  • KOBİ'lerin değişimine yönelik mevcut iki bölgeli program AL-INVEST, başarısı temelinde yenilenecektir.
Show More (44)
exchange değiştirmek v.
  • Tom and Mary exchanged numbers at the party.
  • Tom ve Mary partide sayıları değiştirdiler.
  • He exchanged his cow for two horses.
  • İneğini iki atla değiştirdi.
  • We exchanged phone numbers.
  • Telefon numaralarımızı değiştirdik.
Show More (42)
exchange alış-veriş n.
  • It is therefore very important for them to maintain mutual contact and exchange information and experiences.
  • Bu nedenle karşılıklı temasın sürdürülmesi ve bilgi ve deneyim alışverişinde bulunulması çok önemlidir.
  • In our view, the second crucial point is the exchange of information, on which Eurogroup members have made a start.
  • Bize göre ikinci önemli nokta, Eurogroup üyelerinin bir başlangıç yaptığı bilgi alışverişidir.
  • The continuous exchanges between Council and Parliament serve, precisely, also to hear misgivings and problems.
  • Konsey ve Parlamento arasındaki sürekli görüş alışverişi, kuşkuları ve sorunları duymaya da hizmet etmektedir.
Show More (22)
exchange bozdurmak v.
  • Where can I exchange money?
  • Nerede para bozdurabilirim?
  • I would like to exchange money.
  • Para bozdurmak istiyorum.
  • We must go to the bank to exchange some money.
  • Biz biraz para bozdurmak için bankaya gitmeliyiz.
Show More (8)
exchange çevirmek v.
  • Can I exchange yen for dollars here?
  • Burada yen'i dolara çevirebilir miyim?
  • He exchanged yen for dollars.
  • Yen'i dolara çevirdi.
  • Please exchange yen for dollars.
  • Lütfen Yen'i Dolar'a çevirin.
Show More (6)
exchange değişmek v.
  • Tom exchanged seats with Mary.
  • Tom, Mary'yle koltukları değiştiler.
  • Will you exchange seats with me?
  • Benimle yer değişir misin?
  • Will you exchange seats with me?
  • Benimle yerleri değişir misin?
Show More (2)
exchange kur n.
  • What's today's exchange rate?
  • Bugünkü kur nedir?
  • What is the exchange rate between the dollar and the euro?
  • Dolar ve Euro arasındaki kur nedir?
  • What is the exchange rate for the dollar?
  • Dolar kuru ne kadar?
Show More (2)
exchange değiş tokuş etmek v.
  • Tom and Mary exchanged numbers.
  • Tom ve Mary numaraları değiş tokuş etti.
  • Fadil and Dania exchanged their numbers that same night.
  • Fadıl ve Dania aynı gece numaralarını değiş tokuş ettiler.
  • They exchange gifts at New Year's.
  • Yeni Yıl'da hediyeleri değiş tokuş ederler.
Show More (1)
exchange takas n.
  • No decision will be taken here on the basis of an exchange of rights for money.
  • Burada para karşılığında hakların takası temelinde hiçbir karar alınmayacaktır.
  • The greatest exchange operation in history has taken place practically without mishap.
  • Tarihin en büyük takas operasyonu neredeyse hiçbir aksilik yaşanmadan gerçekleşmiştir.
  • I didn't benefit from this exchange.
  • Bu takastan yararlanmadım.
Show More (0)
exchange borsa n.
  • I do not see that the Securities and Exchange Commission has done any harm in the United States.
  • Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'nun Amerika Birleşik Devletleri'nde herhangi bir zarar verdiğini düşünmüyorum.
  • Exchanges are not public utilities and they should not be granted a monopoly.
  • Borsalar kamu hizmeti değildir ve onlara tekel verilmemelidir.
Show More (-1)
exchange mübadele n.
  • However, there is another environmental principle at stake, namely the exchange principle.
  • Ancak, söz konusu olan başka bir çevre ilkesi, yani mübadele ilkesidir.
  • The greatest exchange operation in history has taken place practically without mishap.
  • Tarihteki en büyük mübadele operasyonu neredeyse hiçbir aksilik yaşanmadan gerçekleşmiştir.
Show More (-1)
exchange takas etmek v.
  • Can you exchange this watch for a ring?
  • Bu saati bir yüzükle takas eder misin?
  • They exchanged their camera for a guitar.
  • Onlar kameralarını bir gitarla takas ettiler.
Show More (-1)
exchange (öğrenci) değişim programı n.
  • As a student, I went on an exchange to Portugal.
  • Öğrenciyken değişim programıyla Portekiz'e gitmiştim.
Show More (-2)
exchange (yabancı para) bozdurmak v.
  • We need to exchange our euros for yen before we leave.
  • Buradan ayrılmadan önce avrolarımızı bozdurup yen almamız lazım.
Show More (-2)
exchange (ev, iş. ) değişimi n.
  • Our lake house is only available for home exchange.
  • Göl evimiz sadece ev değişimi için uygun.
Show More (-2)
exchange karşılık n.
  • I'll give you my apple in exchange for your banana.
  • Sendeki muza karşılık olarak bendeki elmayı veririm.
Show More (-2)
exchange karşılıklı ateş etme n.
  • Luckily, no one was hurt during the exchange of gunfire.
  • Karşılıklı ateş edildiği esnada şans eseri kimse yaralanmadı.
Show More (-2)
exchange tartışma n.
  • The president was involved in a heated exchange with the opposition leader.
  • Başkan, muhalefet lideriyle hararetli bir tartışmaya girdi.
Show More (-2)
exchange birbirine … vermek v.
  • They exchanged phone numbers towards the end of the evening.
  • Akşamın sonuna doğru birbirlerine telefon numaralarını verdiler.
Show More (-2)
exchange döviz bürosu n.
  • Could you please point me to the nearest exchange facility?
  • Lütfen bana en yakın döviz bürosunu gösterebilir misiniz?
Show More (-2)
exchange ile değiştirmek v.
  • She exchanged the flats for stilettos.
  • Düz ayakkabılarını stilettolarla değiştirdi.
Show More (-2)
exchange değiş tokuş n.
  • Progress has also been made in exchanges of good practice such as cutting red tape in company creation.
  • Şirket kurma sürecindeki bürokrasinin azaltılması gibi iyi uygulama değiş tokuşlarında da ilerleme kaydedilmiştir.
Show More (-2)
exchange döviz n.
  • The government of the republic discussed the exchange crisis plan.
  • Cumhuriyet hükümeti döviz krizi planını tartıştı.
Show More (-2)