1 |
extinct |
nesli tükenmiş |
adj. |
|
- Bengal Tigers have been in danger of becoming extinct for decades.
- Bengal Kaplanlarının nesli onlarca yıldır tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.
- Many animals that lived thousands of years ago are now extinct.
- Binlerce yıl önce yaşamış çoğu hayvanın şimdi nesli tükendi.
- Dinosaurs are now extinct.
- Şimdi dinozorların nesli tükendi.
- Many animals that lived thousands of years ago are now extinct.
- Binlerce yıl önce yaşamış birçok hayvanın nesli tükendi.
- You added sentences in extinct languages.
- Nesli tükenmiş dillerde cümleler ekledin.
Show More (2)
|
2 |
extinct |
tükenmiş |
adj. |
|
- Dinosaurs became extinct a very long time ago.
- Dinozorların soyu çok uzun zaman önce tükendi.
- Even the human race will become extinct one day.
- İnsan soyu bile bir gün tükenecek.
- Butterflies of this species are now extinct.
- Bu tür kelebeklerin nesli artık tükendi.
- The dodo is an already extinct species.
- Dodo, soyu çoktan tükenmiş bir türdür.
- Dinosaurs are now extinct.
- Dinozorların nesli artık tükendi.
Show More (2)
|
3 |
extinct |
soyu tükenmiş |
adj. |
|
- And we've got these even if they are extinct here.
- Ve burada soyları tükenmiş olsa bile bunlara sahibiz.
- The dodo is an already extinct species.
- Dodo zaten soyu tükenmiş bir tür.
- Butterflies of this species are now extinct.
- Bu tür kelebeklerin artık soyu tükenmiş bulunmaktadır.
Show More (0)
|
4 |
extinct |
sönük |
adj. |
|
- Extinct volcanoes will likely never erupt again.
- Sönük volkanlar muhtemelen tekrar püskürmeyecek.
Show More (-2)
|