|
- The decision, though, as to whether or not to scrap a vessel, is one that every fisherman will have to take for himself.
- Bununla birlikte, bir tekneyi hurdaya çıkarıp çıkarmama kararı, her balıkçının kendi vermesi gereken bir karardır.
- As a result of all of this, hundreds of indigenous black African fisherman are continuing to die.
- Tüm bunların sonucunda yüzlerce yerli siyah Afrikalı balıkçı ölmeye devam ediyor.
- Whenever a fisherman has his ship scrapped using public funds, the upper limit is reduced by the tonnage in question.
- Bir balıkçı gemisini kamu fonlarını kullanarak hurdaya çıkardığında, üst sınır söz konusu tonaj kadar azaltılır.
- The fisherman's story is fishy.
- Balıkçının hikayesi şüpheli.
- My father is a skilled fisherman.
- Babam yetenekli bir balıkçı.
- Does a worm scream silently when a fisherman impales it on a hook?
- Bir balıkçı onu kancaya taktığında bir solucan sessizce çığlık atar mı?
- He isn't a fisherman.
- O bir balıkçı değil.
- My father is a skilled fisherman.
- Babam yetenekli bir balıkçıdır.
- What fisherman or hunter doesn't like to talk about his happy experiences?
- Hangi balıkçı ya da avcı mutlu deneyimlerinden bahsetmeyi sevmez ki?
- The fisherman cast his line into the water.
- Balıkçı oltasını suya fırlattı.
- Does a worm scream silently when a fisherman impales it on a hook?
- Bir balıkçı onu bir kancaya taktığı zaman, bir solucan sessizce çığlık atar mı?
- Tom was wearing a fisherman's cap.
- Tom'un başında balıkçı şapkası vardı.
- Tom is an avid fisherman.
- Tom hırslı bir balıkçı.
- I'm a lousy fisherman.
- Berbat bir balıkçıyım.
- The fisherman cast the fishing line into the water.
- Balıkçı oltayı suya fırlattı.
- The fisherman cast the fishing line into the water.
- Balıkçı oltayı suya attı.
- Tom is an avid fisherman.
- Tom hevesli bir balıkçıdır.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.
- Balıkçı yüzen bir tahta sayesinde kendini kurtardı.
- Tom was wearing a fisherman's cap.
- Tom balıkçı şapkası takıyordu.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.
- Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
- He's a fisherman.
- O bir balıkçı.
- The fisherman's story is fishy.
- Balıkçının hikâyesi şüpheli.
- He's a fisherman.
- Balıkçılık yapıyor.
- She's a fisherman.
- O bir balıkçı.
- She's a fisherman.
- Balıkçılık yapıyor.
- Sami was at a fisherman's campground.
- Sami bir balıkçının kamp alanındaydı.
- Sami was at a fisherman's campground.
- Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.
- Tom desperately warned the fisherman not to go fishing on such a bad weather.
- Tom böyle kötü bir havada balık tutmaya gitmemesi için balıkçıyı umutsuzca uyardı.
- I'm a lousy fisherman.
- Ben berbat bir balıkçıyım.
Show More (26)
|