|
- Tom saw Mary and John flirting with each other.
- Tom, Mary ve John'un birbirleriyle flört ettiğini gördü.
- He flirts with other girls on Facebook.
- Facebook'ta başka kızlarla flört ediyor.
- I remember the way you used to flirt with Tom.
- Tom'la nasıl flört ettiğinizi hatırlıyorum.
- Sami was flirting with Layla.
- Sami, Layla ile flört ediyordu.
- Tom heard Mary flirting with John.
- Tom, Mary'nin John'la flört ettiğini duydu.
- Tom is flirting with Mary.
- Tom, Mary ile flört ediyor.
- Stop flirting with my sister.
- Kız kardeşimle flört etmeyi bırak.
- Tom has been flirting with Mary all night.
- Tom bütün gece Mary ile flört etti.
- Tom didn't even notice that Mary was flirting with him.
- Tom, Mary'nin onunla flört ettiğini fark etmedi bile.
- He has a girlfriend but he still flirts with me.
- Onun bir kız arkadaşı var ama o hala benimle flört ediyor.
- It looks like Tom is flirting with Mary.
- Görünüşe göre Tom, Mary ile flört ediyor.
- Were you flirting with her?
- Onunla flört ediyor muydun?
- Are you flirting with me?
- Benimle flört ediyor musun?
- Mary saw Tom flirting with a coworker.
- Mary Tom'un bir iş arkadaşıyla flört ettiğini gördü.
- Tom began flirting with Mary.
- Tom Mary ile flört etmeye başladı.
- Tom didn't notice that Mary was flirting with him.
- Tom, Mary'nin onunla flört ettiğini fark etmedi.
- My boyfriend sometimes flirts with other girls.
- Benim erkek arkadaşım bazen diğer kızlarla flört eder.
- I'm not flirting with you!
- Seninle flört etmiyorum!
- We're flirting with disaster.
- Felaketle flört ediyoruz.
- Sami started flirting with a female employee in the prison.
- Sami hapishanedeki bir kadın çalışanla flört etmeye başladı.
- Tom is always flirting with Mary.
- Tom her zaman Mary ile flört ediyor.
- Tom heard Mary flirting with John.
- Tom Mary'nin John'la flört ettiğini duydu.
- Do you really think Mary was flirting with me?
- Gerçekten Mary'nin benimle flört ettiğini mi düşünüyorsun?
- He has a girlfriend but he's flirting with me.
- Kız arkadaşı var ama benimle flört ediyor.
- Tom saw Mary flirting with John.
- Tom, Mary'nin John'la flört ettiğini gördü.
- Tom didn't notice that Mary was flirting with him.
- Tom Mary'nin onunla flört ettiğini fark etmedi.
- My girlfriend sometimes flirts with other boys.
- Benim kız arkadaşım bazen diğer oğlanlarla flört eder.
- Are you flirting with him?
- Onunla flört ediyor musun?
- Were you flirting with him?
- Onunla flört ediyor muydun?
- Tom and Mary seem to be flirting with each other.
- Tom ve Mary birbirleriyle flört ediyor gibi görünüyorlar.
- He has a girlfriend but he still flirts with me.
- Kız arkadaşı var ama hala benimle flört ediyor.
- I saw you flirting with Tom.
- Tom'la flört ettiğini gördüm.
- I saw you flirting with Mary.
- Mary ile flört ettiğini gördüm.
- I wasn't flirting with him.
- Onunla flört etmiyordum.
- Tom didn't want people to think that he was flirting with Mary.
- Tom insanların onun Mary ile flört ediyor olduğunu düşünmelerini istemiyordu.
- Tom began flirting with Mary.
- Tom, Mary ile flört etmeye başladı.
- You were flirting with Tom.
- Sen Tom'la flört ediyordun.
- Tom thought I was flirting with him.
- Tom onunla flört ettiğimi düşünüyordu.
- Sometimes my boyfriend flirts with other women.
- Bazen erkek arkadaşım başka kadınlarla flört ediyor.
- The waitress flirted with Tom thinking that he'd leave her a larger tip.
- Garson kız, Tom'un daha fazla bahşiş bırakacağını düşünerek onunla flört etti.
- Tom was flirting with Mary.
- Tom, Mary ile flört ediyordu.
- Tom flirted with the waitress.
- Tom garson kızla flört etti.
- Tom didn't even notice that Mary was flirting with him.
- Tom, Mary'nin onunla flört ediyor olduğunu fark etmedi bile.
- I remember the way Tom used to flirt with Mary.
- Tom'un Mary ile nasıl flört ettiğini hatırlıyorum.
- Tom flirted with Mary at work.
- Tom işyerinde Mary ile flört etti.
- I don't want people to think that I'm flirting with Tom.
- Ben insanların Tom'la flört ettiğimi düşünmelerini istemiyorum.
- I didn't flirt with Mary.
- Mary ile flört etmedim.
- You were flirting with him.
- Onunla flört ediyordun.
- Sami started flirting with a female employee in the prison.
- Sami cezaevinde bir kadın çalışanla flört etmeye başladı.
- He flirts with every woman he meets.
- Tanıştığı her kadınla flört eder.
- He flirts with other girls on Facebook.
- O Facebook'ta başka kızlarla flört ediyor.
- I can't help it if girls want to flirt with me.
- Kızların benimle flört etmek istemesine engel olamıyorum.
- I saw Tom flirt with my wife.
- Tom'u karımla flört ederken gördüm.
- Tom is flirting with some girl inside the bar.
- Tom barın içinde bir kızla flört ediyor.
- They are not singing, they are flirting with each other.
- Şarkı söylemiyorlar, birbirleriyle flört ediyorlar.
- He flirts with every woman he meets.
- Tanıştığı her kadınla flört ediyor.
- I remember the way Tom used to flirt with Mary.
- Tom'un Mary ile flört etme tarzını hatırlıyorum.
- Tom and Mary flirted with each other.
- Tom ve Mary birbirleriyle flört ettiler.
- Tom flirted with Mary on the phone.
- Tom telefonda Mary ile flört etti.
- I've seen the way Tom flirts with you.
- Tom'un seninle nasıl flört ettiğini gördüm.
- We're flirting with disaster.
- Biz felaketle flört ediyoruz.
- I saw you flirting with Mary.
- Seni Mary'yle flört ederken gördüm.
- Stop flirting with my sister.
- Kardeşimle flört etmeyi bırak.
- You were flirting with Tom.
- Tom'la flört ediyordun.
- I saw you flirting with Tom.
- Seni Tom'la flört ederken gördüm.
- I thought Tom was flirting with you.
- Tom'un seninle flört ettiğini sanıyordum.
- My boyfriend sometimes flirts with other girls.
- Erkek arkadaşım bazen başka kızlarla flört eder.
- I remember the way you used to flirt with Tom.
- Tom'la flört etme tarzını hatırlıyorum.
- Tom was so flirting with you.
- Tom seninle ne çok flört ediyordu.
- Tom saw Mary flirting with a coworker.
- Tom Mary'nin bir iş arkadaşıyla flört ettiğini gördü.
- Stop flirting with me.
- Benimle flört etmeyi kes.
- You were flirting with me.
- Benimle flört ediyordun.
- Tom and Mary are always flirting with each other.
- Tom ve Mary her zaman birbirleriyle flört ederler.
- Don't flirt with me, Tom.
- Benimle flört etme, Tom.
- You were flirting with us.
- Bizimle flört ediyordun.
- Tom didn't want people to think that he was flirting with Mary.
- Tom insanların Mary ile flört ettiğini düşünmesini istemiyordu.
- Tom saw Mary and John flirting with each other.
- Tom, Mary ve John'u birbirleriyle flört ederken gördü.
- Mary kept on flirting with him.
- Mary onunla flört etmeye devam etti.
- Stop flirting with me.
- Benimle flört etmeyi bırak.
- They are not singing, they are flirting with each other.
- Onlar şarkı söylemiyorlar, birbirleri ile flört ediyorlar.
- She flirted with him shamelessly.
- Onunla utanmadan flört etti.
- Tom saw Mary flirting with a coworker.
- Tom, Mary'yi bir iş arkadaşıyla flört ederken gördü.
- He flirted with me.
- Benimle flört etti.
- My girlfriend sometimes flirts with other boys.
- Kız arkadaşım bazen başka erkeklerle flört eder.
- I wasn't flirting with Tom.
- Tom'la flört etmiyordum.
- I don't want people to think that I'm flirting with Tom.
- Ben de insanların Tom'la flört ettiğimi düşünmelerini istemiyorum.
- Tom flirted with many women in the office.
- Tom ofisteki birçok kadınla flört ediyordu.
- Tom is flirting with some girl inside the bar.
- Tom barda bir kızla flört ediyor.
- Do you really think Mary was flirting with me?
- Mary'nin benimle flört ettiğini gerçekten düşünüyor musun?
- It looks like Tom is flirting with Mary.
- Tom Mary ile flört ediyor gibi görünüyor.
- Tom and Mary are always flirting with each other.
- Tom ve Mary her zaman birbirleriyle flört ediyorlar.
- Tom flirted with the waitress.
- Tom garsonla flört etti.
- You were flirting with her.
- Onunla flört ediyordun.
- I caught Tom flirting with my wife.
- Tom'u karımla flört ederken yakaladım.
- Tom flirted with Mary.
- Tom Mary ile flört etti.
- Tom flirted with Mary at work.
- Tom iş yerinde Mary ile flört etti.
- He has a girlfriend but he's flirting with me.
- Onun bir kız arkadaşı var ama o benimle flört ediyor.
- I saw Tom flirt with my wife.
- Tom'un eşimle flört ettiğini gördüm.
- Tom thought I was flirting with him.
- Tom onunla flört ettiğimi düşündü.
- Were you flirting with them?
- Onlarla flört ediyor muydun?
- You were flirting with them.
- Onlarla flört ediyordun.
- He flirted with her all evening.
- O bütün akşam onunla flört etti.
- He flirted with her all evening.
- Bütün gece onunla flört etti.
- Tom kept on flirting with Mary.
- Tom, Mary ile flört etmeye devam etti.
- Tom has been flirting with Mary all night.
- Tom bütün gece Mary ile flört ediyordu.
- Mary saw Tom flirting with a coworker.
- Mary, Tom'u bir iş arkadaşıyla flört ederken görmüş.
Show More (103)
|