1 |
furious |
öfkeli |
adj. |
|
- Agricultural organisations and farmers' representatives in the European Parliament were furious.
- Avrupa Parlamentosu'ndaki tarım örgütleri ve çiftçi temsilcileri öfkeliydi.
- She looked furious.
- Öfkeli görünüyordu.
- I think Tom will be furious.
- Bence Tom öfkeli olacak.
- Tom will likely be furious.
- Tom muhtemelen öfkeli olacak.
- Tom said that Mary was furious.
- Tom Mary'nin öfkeli olduğunu söyledi.
- Tom will be furious.
- Tom öfkeli olacaktır.
- I suspect that Tom will be furious.
- Tom'un öfkeli olacağından şüpheleniyorum.
- It seemed Tom and Mary were furious.
- Tom ve Mary öfkeli görünüyordu.
- When Tom found out the truth, he was furious.
- Tom gerçeği öğrendiğinde öfkeliydi.
- Tom must be furious.
- Tom öfkeli olmalı.
- Aren't you furious?
- Öfkeli değil misin?
- Aren't you furious?
- Öfkeli değil misiniz?
- Tom said Mary is furious.
- Tom, Mary'nin öfkeli olduğunu söyledi.
- Tom was furious, but he tempered his language because there were children present.
- Tom öfkeliydi, ama çocuklar olduğu için konuşmasını yumuşattı.
- Tom said that Mary was furious.
- Tom, Mary'nin öfkeli olduğunu söyledi.
- Tom is likely to be furious.
- Tom'un öfkeli olması muhtemel.
- I'm furious with Tom.
- Tom'a öfkeliyim.
- I'm furious.
- Ben öfkeliyim.
- It seemed Tom and Mary were furious.
- Görünüşe göre Tom ve Mary öfkeliydi.
- Tom is still furious with Mary for his dog's death.
- Tom köpeğinin ölümü nedeniyle Mary'ye hâlâ öfkeliydi.
- I'm furious!
- Ben öfkeliyim!
- The governor was furious.
- Vali öfkeliydi.
- Tom may be furious.
- Tom öfkeli olabilir.
- Tom looked furious.
- Tom öfkeli görünüyordu.
- Tom said Mary is furious.
- Tom Mary'nin öfkeli olduğunu söyledi.
- Tom is furious.
- Tom öfkeli.
- Tom seemed to be furious.
- Tom öfkeli görünüyordu.
- Tom looks furious.
- Tom öfkeli görünüyor.
- Tom said Mary was furious.
- Tom Mary'nin öfkeli olduğunu söyledi.
- Tom was furious, but Mary wasn't.
- Tom öfkeliydi ama Mary değildi.
- Tom is furious that Mary is going to Boston without him.
- Tom, Mary onsuz Boston'a gideceği için öfkeli.
- Tom told me that he thought Mary was furious.
- Tom bana Mary'nin öfkeli olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom looks absolutely furious.
- Tom kesinlikle öfkeli görünüyor.
- His parents were furious.
- Onun ailesi öfkeliydi.
- Tom wasn't furious, but Mary was.
- Tom öfkeli değildi ama Mary öfkeliydi.
- Tom is going to be furious when he finds out.
- Tom öğrendiğinde öfkeli olacak.
- Tom said Mary isn't furious.
- Tom Mary'nin öfkeli olmadığını söyledi.
- My parents were furious.
- Ebeveynlerim öfkeliydi.
- Tom told me that he thought Mary would be furious.
- Tom bana Mary'nin öfkeli olacağını düşündüğünü söyledi.
- You're furious, aren't you?
- Öfkelisin, değil mi?
- Tom will probably be furious.
- Tom muhtemelen öfkeli olacak.
- Tom looks like he's furious.
- Tom öfkeli gibi görünüyor.
- She was furious.
- O öfkeliydi.
- Tom told me he was furious.
- Tom bana öfkeli olduğunu söyledi.
- Tom said I looked furious.
- Tom öfkeli göründüğümü söyledi.
- Tom said that he was furious.
- Tom öfkeli olduğunu söyledi.
- They said they were furious.
- Öfkeli olduklarını söylediler.
- Tom is likely to be furious.
- Tom muhtemelen öfkeli olacak.
- President Roosevelt was furious.
- Başkan Roosevelt öfkeliydi.
- He looked furious.
- O öfkeli görünüyordu.
- Tom will be furious.
- Tom öfkeli olacak.
- Tom is probably going to be furious about that.
- Tom muhtemelen onun hakkında öfkeli olacak.
- The furious mob attacked the building.
- Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.
- Tom must've been furious.
- Tom öfkeli olmalı.
- Tom had never seen Mary so furious.
- Tom, Mary'yi hiç bu kadar öfkeli görmemişti.
- Tom is furious, isn't he?
- Tom öfkeli, değil mi?
- Tom knew that I was furious.
- Tom öfkeli olduğumu biliyordu.
- Tom said Mary isn't furious.
- Tom, Mary'nin öfkeli olmadığını söyledi.
- Tom is going to be furious if you do that.
- Bunu yaparsan Tom öfkeli olacak.
- Tom said Mary was furious.
- Tom, Mary'nin öfkeli olduğunu söyledi.
- Tom is probably going to be furious.
- Tom muhtemelen öfkeli olacak.
- Tom is still furious with Mary for his dog's death.
- Tom köpeğinin ölümü için hala Mary'ye öfkeli.
- He looked furious.
- Öfkeli görünüyordu.
- I'm absolutely furious.
- Kesinlikle öfkeliyim.
- Are you furious?
- Öfkeli misin?
- Tom's furious.
- Tom öfkeli.
- Even though he apologized, I'm still furious.
- Özür dilemesine rağmen, hâlâ öfkeliyim.
- I became furious.
- Ben öfkeli oldum.
- It seemed that Tom and Mary were furious.
- Görünüşe göre Tom ve Mary öfkeliydi.
- Tom told Mary that he was furious.
- Tom, Mary'ye öfkeli olduğunu söyledi.
- It seemed that Tom and Mary were furious.
- Tom ve Mary öfkeli görünüyordu.
- Right now, I'm furious.
- Şu anda öfkeliyim.
- Republicans were furious.
- Cumhuriyetçiler öfkeliydi.
- Tom is likely going to be furious.
- Tom muhtemelen öfkeli olacak.
- Mother will be furious for sure!
- Annem kesinlikle öfkeli olacak!
Show More (74)
|
2 |
furious |
kızgın |
adj. |
|
- I'm absolutely furious.
- Ben kesinlikle kızgınım.
- She looked furious.
- O kızgın görünüyordu.
- Tom's furious.
- Tom kızgın.
- Tom told Mary that he was furious.
- Tom, Mary'e kızgın olduğunu söyledi.
- The governor of Texas was furious.
- Teksas valisi kızgındı.
- I'm furious at you, Tom.
- Sana kızgınım, Tom.
- Why aren't you furious with me?
- Neden bana kızgın değilsin?
- I'm furious with them.
- Onlara kızgınım.
- Even though he apologized, I'm still furious.
- Özür dilemesine rağmen hala kızgınım.
- I'm furious with her.
- Ona kızgınım.
- For some reason, she's really furious with me.
- Nedense, o bana gerçekten kızgın.
- Tom is furious at what Mary did.
- Tom Mary'nin yaptığına kızgın.
- When Fadil found out the truth, he was furious.
- Fadıl gerçeği öğrendiğinde kızgındı.
- Tom was furious at Mary.
- Tom Mary'ye kızgındı.
- I'm furious with you.
- Sana kızgınım.
- I'm furious with him.
- Ona kızgınım.
- Tom seemed to be furious.
- Tom kızgın görünüyordu.
- I was furious.
- Kızgındım.
- Tom looks like he's furious.
- Tom kızgın gibi görünüyor.
Show More (16)
|
3 |
furious |
çok öfkeli |
adj. |
|
- I had to say that because I am simply furious.
- Bunu söylemek zorundayım çünkü çok öfkeliyim.
- Tom is furious at what Mary did.
- Tom, Mary'nin yaptıklarına çok öfkeli.
- Tom was furious.
- Tom çok öfkeliydi.
- I was furious.
- Çok öfkeliydim.
- My mother was furious.
- Annem çok öfkeliydi.
- His parents were furious.
- Ailesi çok öfkeliydi.
- She was furious.
- Çok öfkeliydi.
- The governor was furious.
- Vali çok öfkeliydi.
- She was furious with her sister.
- Kız kardeşine çok öfkeliydi.
- Right now, I'm furious.
- Şu an çok öfkeliyim.
- The evil empire is furious.
- Şeytani imparatorluk çok öfkeli.
- My parents were furious.
- Ailem çok öfkeliydi.
- Tom is really furious with the way things are going.
- Tom işlerin gidişatına çok öfkeli.
- He is furious at what they have done to him.
- Onların kendisine yaptıklarından dolayı çok öfkeliydi.
- The governor of Texas was furious.
- Teksas valisi çok öfkeliydi.
Show More (12)
|
4 |
furious |
çok kızgın |
adj. |
|
- I'm furious with them.
- Onlara çok kızgınım.
- I'm furious with Tom.
- Tom'a çok kızgınım.
- I'm furious with you.
- Sana çok kızgınım.
- The evil empire is furious.
- Şer imparatorluğu çok kızgın.
- Even though he apologized, I'm still furious.
- Özür dilemesine rağmen, hala çok kızgınım.
- I'm furious with him.
- Ona çok kızgınım.
- I'm furious at you, Tom.
- Sana çok kızgınım, Tom.
- Republicans were furious.
- Cumhuriyetçiler çok kızgındı.
- For some reason, she's really furious with me.
- Nedense bana çok kızgın.
Show More (6)
|
5 |
furious |
şiddetli |
adj. |
|
- A furious argument was taking place outside the school.
- Okulun dışında şiddetli bir tartışma yaşanıyordu.
- It was a furious battle.
- Çok şiddetli bir savaş oldu.
Show More (-1)
|
6 |
furious |
hiddetli |
adj. |
|
- The customer services was jammed with furious calls.
- Müşteri hizmetleri hiddetli telefon aramalarıyla dolup taşıyordu.
Show More (-2)
|
7 |
furious |
küplere binmiş |
adj. |
|
- If Tom was angry before, he'll be furious now.
- Tom daha önce kızgınsa, şimdi küplere binmiştir.
Show More (-2)
|