fusion - English Turkish Sentences
English Turkish
fusion füzyon n.
  • The energy of the country mostly comes from nuclear fusion.
  • Ülkenin enerjisi çoğunlukla nükleer füzyondan sağlanıyor.
  • Therefore the fusion budget is a financial black hole in pursuit of an ever-receding holy grail of fusion energy.
  • Bu nedenle füzyon bütçesi, füzyon enerjisinin sürekli uzaklaşan kutsal kasesi peşinde koşan finansal bir kara deliktir.
  • It would also be wise to interpret fusion in an even more positive manner.
  • Ayrıca füzyonu daha da olumlu bir şekilde yorumlamak akıllıca olacaktır.
Show More (10)
fusion progresif caz n.
  • I love listening to fusion.
  • Progresif caz dinlemeyi seviyorum.
Show More (-2)
fusion birleşme n.
  • Our work is a fusion of different ideas.
  • Çalışmamız farklı fikirlerin birleşmesinden oluşuyor.
Show More (-2)