Tureng - go to school - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	go to school	okula gitmek	v.
	Poverty prevents both children and adults from going to school. Yoksulluk hem çocukların hem de yetişkinlerin okula gitmesini engelliyor. This should not involve little children going to school. Bu, küçük çocukların okula gitmesini içermemelidir. Tom goes to school. Tom okula gidiyor. You should go to school. Okula gitmelisin. You will go to school. Okula gideceksin. Tom isn't well enough to go to school today. Tom bugün okula gidecek kadar iyi değil. She dislikes going to school. Okula gitmekten hoşlanmıyor. Tom won't go to school today. Tom bugün okula gitmeyecek. He went to school to study yesterday. Dün çalışmak için okula gitti. Tom doesn't want to go to school anymore. Tom artık okula gitmek istemiyor. I can't go to school today because I'm sick. Bugün okula gidemem çünkü hastayım. He was supposed to go to school. Okula gitmesi gerekiyordu. Ramudu went to school. Ramudu okula gitti. Tom doesn't need to go to school tomorrow. Tom'un yarın okula gitmesi gerekmiyor. I don't know where Tom goes to school. Tom'un hangi okula gittiğini bilmiyorum. You go to school, don't you? Okula gidiyorsun, değil mi? Tom wondered where Mary went to school. Tom, Mary'nin nerede okula gittiğini merak etti. The students don't have to go to school today. Öğrenciler bugün okula gitmek zorunda değil. Since Tom was sick, he didn't go to school. Tom hasta olduğu için okula gitmedi. Does he go to school? Okula gidiyor mu? I go to school only three days a week. Haftada sadece üç gün okula gidiyorum. I went to school. Okula gittim. Tom doesn't need to go to school anymore. Tom'un artık okula gitmesine gerek yok. Tom came down with a cold and couldn't go to school. Tom soğuk algınlığı nedeniyle hastalandı ve okula gidemedi. I know where Tom went to school. Tom'un hangi okula gittiğini biliyorum. You'd better get Tom ready to go to school. Tom'u okula gitmek için hazırlasan iyi olur. Tom went to school with me. Tom benimle aynı okula gitti. Tom is going to school in Boston. Tom, Boston'da okula gidiyor. He doesn't have to go to school. Okula gitmek zorunda değil. Both Tom and Mary didn't go to school yesterday. Hem Tom hem de Mary dün okula gitmedi. My younger brother went to school. Küçük erkek kardeşim okula gitti. We went to school by bus. Biz otobüsle okula gittik. Why do I have to go to school? Neden okula gitmek zorundayım? I take a shower every morning before I go to school. Her sabah okula gitmeden önce duş alırım. They don't have to go to school today. Onlar bugün okula gitmek zorunda değiller. I don't go to school on Saturdays. Cumartesi günleri okula gitmem. She has already gone to school. O zaten okula gitti. We don't go to school on Saturday. Cumartesi okula gitmiyoruz. Tom went to school by bicycle. Tom bisikletle okula gitti. Tom has a daughter that goes to school with Mary. Tom'un Mary ile aynı okula giden bir kızı var. A heavy snow kept us from going to school. Şiddetli bir kar okula gitmemizi engelledi. I went to school with Tom. Tom'la aynı okula gittim. Tom didn't have to go to school today. Tom bugün okula gitmek zorunda değildi. Today I go to school. Bugün okula gidiyorum. The problem is that my son doesn't want to go to school. Sorun şu ki, oğlum okula gitmek istemiyor. I went to school with him. Onunla aynı okula gittim. Since I was sick, I didn't go to school. Hasta olduğumdan okula gitmedim. I can't go to school today. Bugün okula gidemem. The girl went to school in spite of her illness. Kız hastalığına rağmen okula gitti. Tom has stopped going to school. Tom okula gitmeyi bıraktı. He's old enough to go to school. Okula gidecek yaşta. Neither Tom nor Mary went to school yesterday. Ne Tom ne Mary dün okula gitti. Aren't you going to school tomorrow? Yarın okula gitmiyor musun? I won't make you go to school. Seni okula gitmeye zorlamayacağım. He has two sons that don't go to school yet. Onun henüz okula gitmeyen iki oğlu var. I will not go to school tomorrow. Yarın okula gitmeyeceğim. Where does your sister go to school? Kardeşin hangi okula gidiyor? If left to his own devices, he would never go to school. Onu yalnız bıraksam hiç okula gitmez. I used to go to school when I was a child. Çocukken okula giderdim. He went to school. Okula gitti. Tom said he has to go to school tomorrow. Tom yarın okula gitmek zorunda olduğunu söyledi. Children go to school to learn things. Çocuklar bir şeyler öğrenmek için okula giderler. Is Tom going to school today? Tom bugün okula gidiyor mu? Where did Tom go to school? Tom nerede okula gitti? Tom doesn't go to school anymore. Tom artık okula gitmiyor. I know where you go to school. Nereye okula gittiğini biliyorum. I was supposed to go to school yesterday, but I thought it was a holiday, so I didn't. Dün okula gitmem gerekiyordu fakat tatil olduğunu sandım bu yüzden gitmedim. May I go to school tomorrow? Yarın okula gidebilir miyim? I want to go to school and study hard. Okula gitmek ve sıkı çalışmak istiyorum. Going to school during the rush hour is tiring and unpleasant. Yoğun saatlerde okula gitmek yorucu ve tatsızdır. Tom went to school with Mary. Tom, Mary ile aynı okula gitti. Our children still go to school. Çocuklarımız hâlâ okula gidiyor. The children already went to school. Çocuklar çoktan okula gittiler. Education means something more than going to school. Eğitim, okula gitmekten daha fazlasını ifade eder. Do you know where Tom goes to school? Tom'un hangi okula gittiğini biliyor musun? He was going to school. O, okula gidiyordu. He was sick, but he went to school. Hastaydı fakat okula gitti. My brother is old enough to go to school. Kardeşim okula gitmek için yeterince büyüdü. I always eat something before going to school. Ben okula gitmeden önce daima bir şeyler yiyorum. He is going to go to school tomorrow. Yarın okula gidecek. I don't go to school on Sundays. Pazar günleri okula gitmem. I want to go to school and study hard. Okula gitmek ve çok çalışmak istiyorum. The children have gone to school already. Çocuklar zaten okula gitti. I didn't want to go to school. Okula gitmek istemedim. Since I had a cold, I didn't go to school. Üşüttüğüm için okula gitmedim. We don't go to school on Shabbat. Şabat'ta okula gitmiyoruz. She had gone to school. Okula gitmişti. You shouldn't go to school. Okula gitmemelisin. I don't go to school on Saturdays. Cumartesi günleri okula gitmiyorum. He doesn't go to school anymore. Artık okula gitmiyor. So he didn't go to school. Yani okula gitmedi. I'm not going to school today! Bugün okula gitmeyeceğim! Does Tom still go to school? Tom hâlâ okula gidiyor mu? He learned to write numerals before go to school. Okula gitmeden önce rakamları yazmayı öğrendi. I just want to go to school. Sadece okula gitmek istiyorum. Tom reminds me of someone I went to school with. Tom bana birlikte okula gittiğim birini hatırlatıyor. He can't have gone to school. Okula gitmiş olamaz. He has a sister and she goes to school, too. Onun bir kız kardeşi var ve o da okula gidiyor. I know where you go to school. Hangi okula gittiğini biliyorum. Tom reminds me of someone I went to school with. Tom bana aynı okula gittiğim birini hatırlatıyor. I was too sick to go to school yesterday. Dün okula gidemeyecek kadar hastaydım. Tom likes to go to school. Tom okula gitmekten hoşlanıyor. I'm not going to school on Saturday. Cumartesi okula gitmiyorum. I go to school at seven thirty. Yedi buçukta okula gidiyorum. Do the children go to school? Çocuklar okula gidiyor mu? Tom said he didn't know where Mary went to school. Tom, Mary'nin nerede okula gittiğini bilmediğini söyledi. Sami probably went to school with Layla. Sami muhtemelen Layla ile okula gitti. Today, I do not want to go to school. Bugün okula gitmek istemiyorum. Although Tom is sick, he's planning on going to school. Tom hasta olmasına rağmen okula gitmeyi planlıyor. She doesn't have to go to school on Saturday. O cumartesileri okula gitmek zorunda değil. I go to school. Okula gidiyorum. I used to go to school. Eskiden okula giderdim. He went to school only for a few years. Sadece birkaç yıl okula gitti. Tom dislikes going to school. Tom okula gitmeyi sevmiyor. Tom didn't really feel like going to school this morning. Bu sabah Tom'un canı gerçekten okula gitmek istemiyordu. Dania went to school to be a certified nurse. Dania sertifikalı hemşire olmak için okula gitti. He went to school to learn how to program. Programlama öğrenmek için okula gitti. Aren't you going to school today? Bugün okula gitmeyecek misin? I couldn't go to school for a whole week. Bütün hafta okula gidemedim. Are you sure you're well enough to go to school? Okula gidecek kadar iyi olduğundan emin misin? I was sick, so I didn't go to school. Ben hastaydım, bu yüzden okula gitmedim. No, today I'm not going to school. Hayır, bugün okula gitmiyorum. I went to school here. Burada okula gittim. She went to school by car. O araba ile okula gitti. Tom goes to school with my son. Tom oğlumla aynı okula gidiyor. Sundays I don't go to school. Pazar günleri okula gitmiyorum. Why didn't you go to school? Sen neden okula gitmedin? I don't have to go to school tomorrow. Yarın okula gitmek zorunda değilim. Being young means you have to go to school. Genç olmak okula gitmek demektir. Do you still go to school? Hala okula gidiyor musun? You go to school. Sen okula git. I go to school every day. Ben her gün okula giderim. I was sick, so I didn't go to school. Hastaydım, bu yüzden okula gitmedim. I think I won't go to school tomorrow. Sanırım yarın okula gitmem. I'm too young to go to school. Okula gitmek için çok küçüğüm. Wash your face before you go to school. Okula gitmeden önce yüzünü yıka. Tom didn't have to go to school. Tom okula gitmek zorunda değildi. Didn't you go to school yesterday? Dün okula gitmedin mi? Slow learners often don't want to go to school. Yavaş öğrenenler çoğu kez okula gitmek istemezler. What would happen if you didn't go to school tomorrow? Yarın okula gitmezsen ne olur? The kid is old enough to go to school. Çocuk okula gidecek yaşa geldi. Are you going to school tomorrow? Yarın okula gidiyor musun? Go to school. Okula git. Tom doesn't have to go to school tomorrow if he doesn't want to. Tom eğer istemiyorsa yarın okula gitmek zorunda değil. It is time to go to school. Okula gitme zamanı. Would it be OK if I didn't go to school today? Bugün okula gidip gitmememin bir sakıncası var mı? The girl went to school in spite of her illness. Hastalığına rağmen kız okula gitti. I was supposed to go to school. Okula gitmem gerekiyordu. He didn't go to school because he was ill. Hasta olduğu için okula gitmedi. He is going to go to school tomorrow. O yarın okula gidecek. They don't have to go to school today. Bugün okula gitmelerine gerek yok. She doesn't have to go to school on Saturday. Cumartesi günü okula gitmek zorunda değil. Bilal went to school. Bilal okula gitti. Tom doesn't have to go to school today. Tom bugün okula gitmek zorunda değil. Do you go to school on Sundays? Pazar günleri okula gidiyor musun? It was too difficult for Jane to go to school alone. Jane'in tek başına okula gitmesi çok zordu. The children have already gone to school. Çocuklar çoktan okula gittiler. He was supposed to go to school. Okula gitmeliydi. I didn't go to school. Okula gitmedim. Tom went to school this morning by himself. Tom bu sabah kendi başına okula gitti. Tom and Mary didn't go to school together. Tom ve Mary birlikte okula gitmedi. Tom hasn't been able to go to school for three weeks. Tom üç haftadır okula gidemiyor. Are you going to school today? Bugün okula gidecek misin? Tom has already gone to school. Tom zaten okula gitti. Are you going to school today? Bugün okula gidiyor musun? You don't have to go to school on Sunday. Pazar günü okula gitmek zorunda değilsin. You have to go to school from Monday to Friday. Pazartesi'den cuma'ya kadar okula gitmek zorundasın. It is common for students to skip breakfast before going to school. Öğrencilerin okula gitmeden önce kahvaltıyı atlaması yaygındır. My younger brother went to school. Küçük kardeşim okula gitti. Tom never told me where he went to school. Tom nerede okula gittiğini bana asla söylemedi. We don't go to school on Saturdays. Cumartesileri okula gitmeyiz. I like to go to school. Okula gitmeyi severim. Tom never told me where he went to school. Tom bana hangi okula gittiğini hiç söylemedi. We don't go to school on Saturdays. Cumartesi günleri okula gitmiyoruz. Tom went to school. Tom okula gitti. I'm not going to go to school today. Bugün okula gitmeyeceğim. I went to school with your dad. Babanla aynı okula gittim. I went to school yesterday. Dün okula gittim. I usually go to school from Monday to Friday. Ben genellikle pazartesiden cumaya kadar okula giderim. Tom didn't really feel like going to school this morning. Tom bu sabah okula gitmek istemedi. Elementary school children go to school for a term of six years. İlkokul çocukları altı yıl boyunca okula gitmektedir. I go to school daily. Her gün okula gidiyorum. We must go to school. Biz okula gitmeliyiz. Tom isn't well enough to go to school today. Tom bugün okula gitmek için yeterince iyi değil. Tom need not go to school today. Tom'un bugün okula gitmesine gerek yok. I'm not going to school on Saturday. Cumartesi günü okula gitmeyeceğim. Tom didn't like going to school. Tom okula gitmekten hoşlanmadı. Tom didn't go to school yesterday because he didn't want to. Tom dün okula gitmedi çünkü gitmek istemiyordu. Tom didn't want to go to school. Tom okula gitmek istemedi. They usually go to school from Monday to Friday. Genellikle Pazartesiden Cumaya kadar okula giderler. I won't go to school. Okula gitmeyeceğim. Tom went to school yesterday. Tom dün okula gitti. Tom didn't want to go to school today. Tom bugün okula gitmek istemedi. I have a friend who went to school with Tom. Tom ile aynı okula giden bir arkadaşım var. Do you want to know why Tom quit going to school? Tom'un neden okula gitmeyi bıraktığını bilmek ister misin? I don't go to school. Okula gitmem. Tom isn't old enough to go to school. Tom okula gidecek yaşta değil. You don't have to go to school tomorrow. Yarın okula gitmek zorunda değilsin. I can't afford to go to school. Okula gidecek param yok. Are you sure you're well enough to go to school? Okula gitmek için yeterince iyi olduğundan emin misin? His bag is right here, so he cannot have gone to school yet. Çantası burada, yani henüz okula gitmiş olamaz. Tom and I go to school together. Tom ve ben birlikte okula gideriz. Tom doesn't like going to school. Tom okula gitmeyi sevmiyor. I would rather not go to school today. Bugün okula gitmemeyi tercih ederim. Tom has gone to school. Tom okula gitti. I don't want to go to school today. Bugün okula gitmek istemiyorum. I'm too young to go to school. Okula gitmek için çok gencim. Tom didn't go to school yesterday. Tom dün okula gitmedi. Tom is afraid to go to school. Tom okula gitmekten korkuyor. Do you have to go to school today? Bugün okula gitmek zorunda mısın? We don't need to go to school tomorrow. Yarın okula gitmemize gerek yok. Sundays I don't go to school. Pazar günleri okula gitmem. Where do you go to school? Sen nerede okula gidiyorsun? Tom didn't need to go to school. Tom'un okula gitmesine gerek yoktu. Mary goes to school with my son. Mary oğlumla aynı okula gidiyor. He pretended to be sick so he didn't have to go to school. Okula gitmek zorunda kalmamak için hasta numarası yaptı. She went to school in spite of the pain in her right leg. O, sağ bacağındaki ağrıya rağmen okula gitti. Tom dislikes going to school. Tom okula gitmekten hoşlanmıyor. Tom didn't want to go to school. Tom okula gitmek istemiyordu. Tom and Mary go to school full-time. Tom ve Mary tam zamanlı okula gidiyorlar. Tom could read before he started going to school. Tom okula gitmeye başlamadan önce okuyabiliyordu. She didn't go to school because she was ill. Hasta olduğu için okula gitmedi. Why don't you go to school? Neden okula gitmiyorsun? It is no use going to school if you are not going to study. Eğer çalışmayacaksan okula gitmenin bir faydası yok. I love going to school here. Burada okula gitmeyi severim. Why don't you want to go to school, Tom? Neden okula gitmek istemiyorsun, Tom? We have to go to school. Okula gitmek zorundayız. Japanese high school students go to school 35 weeks a year. Japon lise öğrencileri yılda 35 hafta okula giderler. You're too young to go to school. Okula gitmek için çok gençsin. He was too young to go to school. Okula gitmek için çok gençti. I used to go to school with Tom. Eskiden Tom'la aynı okula giderdim. I put on a cap when I go to school. Okula giderken kep giyerim. All of my children go to school in Boston. Bütün çocuklarım Boston’da okula gidiyor. I have to go to school now. Şimdi okula gitmem gerekiyor. You don't have to go to school today. Bugün okula gitmek zorunda değilsin. Tom wants to know why Mary didn't go to school today. Tom, Mary'nin bugün niçin okula gitmediğini bilmek istiyor. I go to school every morning. Her sabah okula gidiyorum. He didn't go to school. Okula gitmedi. Illness prevented Jane from going to school. Hastalık Jane'in okula gitmesini engelledi. She had gone to school. O okula gitmişti. I just can't wait to go to school. Okula gitmek için sabırsızlanıyorum. I always eat something before going to school. Okula gitmeden önce hep bir şeyler yerim. Tom is going to go to school tomorrow. Tom yarın okula gidecek. He didn't want to take today's test, so he made believe that he was sick, and didn't go to school. Bugünkü sınava girmek istemedi, bu yüzden hasta olduğuna inandırıp okula gitmedi. Tom is getting ready to go to school. Tom okula gitmeye hazırlanıyor. The trouble is that my son does not want to go to school. Sorun oğlumun okula gitmek istememesidir. Even though Tom was sick, he went to school. Tom hasta olmasına rağmen okula gitti. Do you go to school on Mondays? Pazartesi günleri okula gidiyor musun? Even though Tom was sick, he went to school. Tom hasta hasta okula gitti. Do you go to school on Saturday? Cumartesi günü okula gidiyor musun? They have to go to school. Okula gitmek zorundalar. Tom didn't go to school. Tom okula gitmedi. I have not been able to go to school for a week. Bir haftadır okula gidemedim. I went to school with your brother. Kardeşinle aynı okula gittim. My daughter goes to school. Kızım okula gidiyor. All of my children go to school in Boston. Çocuklarımın hepsi Boston'da okula gidiyor. Where did you tell Tom you went to school? Tom'a nerede okula gittiğini söyledin? Tom goes to school with my son. Tom oğlumla birlikte okula gidiyor. Why did Tom not go to school today? Tom bugün neden okula gitmedi? Where do those boys go to school? O çocuklar nerede okula gidiyor? Dania went to school to be a certified nurse. Dania sertifikalı bir hemşire olmak için okula gitti. Tom doesn't want to go to school. Tom okula gitmek istemiyor. I think I went to school with your brother. Sanırım kardeşinle aynı okula gitmiştik. I really don't like going to school. Gerçekten okula gitmeyi sevmiyorum. If he doesn't go to school, I will not talk to him anymore. Okula gitmezse, artık onunla konuşmayacağım. It's about time you went to school. Okula gitme vaktin geldi. Tom didn't need to go to school today. Tom'un bugün okula gitmesine gerek yoktu. Tom doesn't go to school here anymore. Tom artık burada okula gitmiyor. He was supposed to go to school. Okula gitmesi gerekirdi. She remembered the first day she went to school. Okula gittiği ilk günü hatırlıyordu. I love going to school here. Burada okula gitmeyi seviyorum. We go to school because we want to learn. Okula gidiyoruz çünkü öğrenmek istiyoruz. She didn't go to school because she was sick. Hasta olduğu için okula gitmedi. I'm going to school. Ben okula gidiyorum. He has a sister and she goes to school, too. Bir kız kardeşi var ve o da okula gidiyor. I have to go to school now. Şimdi okula gitmek zorundayım. Mary had to go to school. Mary, okula gitmek zorundaydı. He can not have gone to school. O, okula gitmiş olamaz. Go to school and study! Okula git ve çalış! I can't go to school today. Bugün okula gidemeyeceğim. I go to school at eight o'clock. Saat sekizde okula gidiyorum. He doesn't want to go to school anymore. Artık okula gitmek istemiyor. Why can't we go to school like everybody? Neden biz de herkes gibi okula gidemiyoruz? Tom is too young to go to school. Tom okula gitmek için çok genç. I think I won't go to school tomorrow. Yarın okula gitmeyeceğimi düşünüyorum. I go to school here, too. Ben de burada okula gidiyorum. She doesn't have to go to school on Saturday. Cumartesi günü okula gitmesi gerekmiyor. Does Yanni go to school? Yanni okula gidiyor mu? I would rather not go to school today. Bugün okula gitmeyi tercih etmiyorum. I won't go to school tomorrow. Yarın okula gitmeyeceğim. I always go to school by bus. Ben hep otobüsle okula giderim. I love going to school here. Ben burada okula gitmeyi seviyorum. Tom only goes to school four days a week. Tom haftada sadece dört gün okula gidiyor. The boy went to school. Erkek çocuk okula gitti. Why can't we go to school like everybody? Neden herkes gibi okula gidemiyoruz? Sami probably went to school with Layla. Sami muhtemelen Leyla'yla birlikte okula gitti. I don't go to school here. Burada okula gitmiyorum. I think I won't go to school tomorrow. Sanırım yarın okula gitmeyeceğim. I go to school five days a week. Haftanın beş günü okula gidiyorum. I didn't go to school because I was sick. Okula gitmedim çünkü hastaydım. Have you considered going to school in Boston? Boston'da okula gitmeyi düşündünüz mü? I don't think Tom knows where Mary goes to school. Tom'un Mary'nin hangi okula gittiğini bildiğini sanmıyorum. Millie is going to school. Millie okula gidiyor. I go to school at eight in the morning. Sabah sekizde okula gidiyorum. Tom didn't know where Mary went to school. Tom, Mary'nin hangi okula gittiğini bilmiyordu. Going to school during the rush hour is tiring and unpleasant. Trafiğin yoğun olduğu saatlerde okula gitmek yorucu ve tatsızdır. I want to go to school in Australia. Ben Avustralya'da okula gitmek istiyorum. Mary has to go to school. Mary okula gitmek zorunda. I didn't go to school last Monday. Geçen pazartesi okula gitmedim. I'm not sure I have enough time to clean my room before I go to school. Okula gitmeden önce odamı temizlemek için yeterli zamanım olduğundan emin değilim. It is time to go to school. Okula gitme vakti geldi. You don't have to go to school today if you don't want to. İstemiyorsan bugün okula gitmek zorunda değilsin. You need to go to school. Okula gitmen gerek. You need to go to school. Okula gitmelisiniz. Do you know where Tom went to school? Tom'un nerede okula gittiğini biliyor musun? Even though he was sick, the boy still went to school. Hasta olmasına rağmen çocuk yine de okula gitti. Tom and Mary go to school together almost every morning. Tom ve Mary neredeyse her sabah birlikte okula gidiyorlar. I was supposed to go to school. Okula gitmeliydim. I don't want to go to school. Ben okula gitmek istemiyorum. I'm not old enough to go to school. Okula gidecek kadar yaşlı değilim. Tom goes to school with my daughter. Tom kızımla birlikte okula gidiyor. Please go to school. Lütfen okula git. You'd better not go to school tomorrow. Yarın okula gitmesen iyi olur. He doesn't want to go to school today. Bugün okula gitmek istemiyor. I have not been able to go to school for a week. Bir haftadır okula gidemiyorum. I really don't like going to school. Okula gitmeyi gerçekten sevmiyorum. Tom won't be going to school next week. Tom gelecek hafta okula gitmeyecek. Does Tom still go to school? Tom hala okula gidiyor mu? Did you go to school yesterday? Dün okula gittin mi? Do you want us to go to school? Okula gitmemizi istiyor musun? Hiromi goes to school five days a week. Hiromi haftada beş gün okula gidiyor. Tom was supposed to go to school today. Tom'un bugün okula gitmesi gerekiyordu. Tom pretended he was sick so he wouldn't have to go to school. Tom okula gitmek zorunda kalmamak için hastaymış gibi davrandı. Tom goes to school with Mary. Tom, Mary ile aynı okula gidiyor. You don't go to school on Sunday, do you? Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi? I went to school with her. Onunla okula gittim. Tom doesn't like going to school. Tom okula gitmekten hoşlanmıyor. Did you go to school today? Bugün okula gittin mi? You're too young to go to school. Okula gitmek için çok küçüksün. Why don't you want to go to school today? Neden bugün okula gitmek istemiyorsun? I go to school five days a week. Haftada beş gün okula giderim. I go to school at seven. Yedide okula giderim. Do you want to know why Tom quit going to school? Tom'un okula gitmeyi neden bıraktığını bilmek ister misin? He has two sons that don't go to school yet. Henüz okula gitmeyen iki oğlu var. She is too young to go to school. Okula gidemeyecek kadar küçük. Tom went to school with me. Tom benimle okula gitti. Why should I go to school? Neden okula gitmeliyim? I go to school every day. Her gün okula gidiyorum. Today, I'm not going to school. Bugün okula gitmeyeceğim. I don't have to go to school today. Bugün okula gitmek zorunda değilim. Can my daughter go to school? Kızım okula gidebilir mi? He went to school. O, okula gitti. I don't go to school on Sundays. Pazar günleri okula gitmiyorum. Does Tom go to school? Tom okula gidiyor mu? There's no need to go to school today. Bugün okula gitmenize gerek yok. Do you like going to school? Okula gitmeyi sever misin? This is where I went to school. Burası okula gittiğim yer. You go to school in order to study at university afterwards. Daha sonra üniversitede okumak için okula gidiyorsunuz. It's about time to go to school. Okula gitme vakti geldi. Tom still goes to school. Tom hâlâ okula gidiyor. Is Tom well enough to go to school today? Tom bugün okula gitmek için yeterince iyi mi? Tom takes a shower every morning before he goes to school. Tom her sabah okula gitmeden önce duş alır. I don't have to go to school next week if I don't want to. İstemiyorsam gelecek hafta okula gitmek zorunda değilim. Even though he was sick, he went to school. Hasta olmasına rağmen okula gitti. Tom has already gone to school. Tom çoktan okula gitti. She doesn't want to go to school today. Bugün okula gitmek istemiyor. You don't have to go to school tomorrow. Yarın okula gitmene gerek yok. I go to school on Saturday. Cumartesi günü okula gidiyorum. Tom went to school with my son. Tom oğlumla aynı okula gidiyordu. Why didn't you go to school? Neden okula gitmedin? It's time to go to school. Okula gitme zamanıdır. Before I go to school, I take a shower. Okula gitmeden önce duş alırım. I go to school daily. Ben günlük olarak okula giderim. Tom says he doesn't want to go to school today. Tom bugün okula gitmek istemediğini söylüyor. His bag is right here, so he cannot have gone to school yet. Çantası burada, demek ki okula gitmiş olamaz. Tom wrote the letter to Mary before he went to school. Tom okula gitmeden önce Mary'ye mektup yazdı. You must go to school. Okula gitmelisiniz. I am going to school. Okula gidiyorum. Where does Tom go to school? Tom hangi okula gidiyor? It is no use going to school if you are not going to study. Eğer çalışmayacaksanız okula gitmenin bir anlamı yok. I want to go to school. Okula gitmek istiyorum. How often does Tom go to school? Tom ne sıklıkla okula gidiyor? He can't have gone to school. O, okula gitmiş olamaz. She doesn't have to go to school on Saturday. Cumartesi günü okula gitmeye mecbur değil. I have to go to school. Okula gitmek zorundayım. Tom doesn't need to go to school tomorrow. Tom'un yarın okula gitmesine gerek yok. He doesn't have to go to school today. Bugün okula gitmesi gerekmiyor. You must go to school. Okula gitmelisin. Mary goes to school with my daughter. Mary, kızımla aynı okula gidiyor. Even though he was sick, he went to school. Hasta olmasına rağmen, okula gitti. You must not leave the door unlocked when you go to school. Okula gittiğinde kapıyı açık bırakmamalısın. I don't have to go to school next week if I don't want to. Eğer istemiyorsam önümüzdeki hafta okula gitmek zorunda değilim. Have you considered going to school in Boston? Boston'da okula gitmeyi düşündün mü? I always eat before going to school. Okula gitmeden önce hep yemek yerim. Emily goes to school. Emily okula gidiyor. We go to school every day except Sunday. Pazar hariç her gün okula gidiyoruz. I don't think Tom has to go to school tomorrow. Tom'un yarın okula gitmek zorunda olduğunu sanmıyorum. I couldn't go to school for a whole week. Bütün bir hafta boyunca okula gidemedim. You have to go to school. Okula gitmek zorundasın. I've known Tom since we went to school together. Birlikte okula gittiğimizden beri Tom'u tanıyorum. Do you go to school? Okula gidiyor musun? He doesn't have to go to school. O, okula gitmek zorunda değil. Today, I'm not going to school. Bugün okula gitmiyorum. Tom didn't like going to school. Tom okula gitmekten hoşlanmıyordu. My brother is old enough to go to school. Erkek kardeşim okula gidecek yaştadır. She goes to school. Okula gidiyor. She doesn't want to go to school anymore. Artık okula gitmek istemiyor. I'll go to school. Okula gideceğim. Why didn't you go to school? Neden okula gitmediniz? I went to school with her. Ben onunla aynı okula gittim. You'd better get Tom ready to go to school. Tom'u okula gitmesi için hazırlasan iyi olur. Today I didn't go to school, and neither did you. Bugün okula gitmedim, sen de gitmedin. She used to wash her hair before going to school. Okula gitmeden önce saçlarını yıkardı. Usually I go to school on foot. Genellikle yürüyerek okula giderim. I'm not old enough to go to school. Okula gitmek için yeterince büyük değilim. This is where I went to school. Burası okula gittiğim yerdir. The kids will go to school soon. Çocuklar yakında okula gidecek. The fact is I didn't go to school today. Gerçek şu ki, bugün okula gitmedim. Tom will go to school tomorrow. Tom yarın okula gidecek. You go to school, right? Okula gidiyorsun, değil mi? Tom has a daughter that goes to school with Mary. Tom'un Mary ile birlikte okula giden bir kızı var. Please go to school. Lütfen okula gidin. You don't need to go to school today. Bugün okula gitmene gerek yok. Tom doesn't have to go to school tomorrow if he doesn't want to. Tom istemiyorsa yarın okula gitmek zorunda değil. Tom likes to go to school. Tom okula gitmeyi seviyor. I go to school only three days a week. Sadece haftada üç gün okula giderim. Slow learners often don't want to go to school. Yavaş öğrenenler genellikle okula gitmek istemezler. We go to school every day except Sunday. Pazar hariç her gün okula gideriz. Where do your children go to school? Çocuklarınız nerede okula gidiyor? You must not leave the door unlocked when you go to school. Okula giderken kapıyı açık bırakmamalısın. Children these days don't go to school, but instead receive information intravenously. Bugünlerde çocuklar okula gitmiyor, onun yerine damardan bilgi alıyorlar. I don't look forward to going to school. Okula gitmeyi iple çekmiyorum. I am a student who likes going to school. Ben okula gitmeyi seven bir talebeyim. Aren't you going to school today? Bugün okula gitmiyor musun? Tom pretended to be sick, so he wouldn't have to go to school. Tom hasta numarası yaptı, böylece okula gitmek zorunda kalmayacaktı. She doesn't like going to school. O, okula gitmekten hoşlanmaz. I can't go to school today because I have the flu. Bugün okula gidemem çünkü grip oldum. I don't go to school Saturday. Cumartesi günü okula gitmem. I am a student who likes going to school. Ben okula gitmeyi seven bir öğrenciyim. Tom doesn't have to go to school anymore. Tom'un artık okula gitmesine gerek yok. They don't go to school at the weekend. Hafta sonları okula gitmezler. There are students going to school. Okula giden öğrenciler var. I don't want to go to school, because I'm stupid. Okula gitmek istemiyorum, çünkü aptalım. You usually go to school from Monday to Friday. Genellikle pazartesiden cumaya kadar okula gidiyorsunuz. If you don't go to school, then you won't learn anything. Okula gitmezsen, o zaman hiçbir şey öğrenmezsin. I go to school at eight in the morning. Sabah sekizde okula giderim. I was to go to school. Okula gidecektim. Even though Tom is sick, he's planning on going to school. Tom hasta olmasına rağmen okula gitmeyi planlıyor. She went to school in spite of the pain in her leg. Bacağındaki ağrıya rağmen o, okula gitti. How much longer do I have to go to school? Daha ne kadar okula gitmem gerekiyor? It takes two hours to go to school by bus and train. Otobüsle ve trenle okula gitmek iki saat alır. Mary had to go to school. Mary, okula gitmek zorunda kaldı. Why do I have to go to school today? Bugün neden okula gitmek zorundayım? Tom didn't know where Mary went to school. Tom Mary'nin nereye okula gittiğini bilmiyordu. Tom pretended he was sick so he wouldn't have to go to school. Tom okula gitmek zorunda kalmamak için hastaymış gibi davranırdı. Tom goes to school, doesn't he? Tom okula gidiyor, değil mi? I'm not going to school today! Ben bugün okula gitmiyorum! All Tom has to do tomorrow is go to school. Tom'un yarın tek yapması gereken okula gitmek. Tom and I went to school together. Tom ve ben birlikte okula gittik. I don't go to school Saturday. Cumartesi okula gitmiyorum. There's no need to go to school today. Bugün okula gitmeye gerek yok. I will go to school. Okula gideceğim. Today I didn't go to school, and neither did you. Bugün ben okula gitmedim, sen de gitmedin. Sami probably went to school with Layla. Sami muhtemelen Leyla ile okula gitti. The children go to school in the morning. Çocuklar sabah okula gidiyor. Jiro doesn't have to go to school today. Jiro bugün okula gitmek zorunda değil. Tom is going to school in Boston. Tom Boston'da okula gidiyor. I'll make sure Tom goes to school tomorrow. Tom'un yarın okula gittiğinden emin olacağım. I was to go to school. Okula gitmem gerekiyordu. Tom is getting ready to go to school. Tom okula gitmek için hazırlanıyor. I'm also going to school. Ben de okula gidiyorum. Tom used to go to school with Mary. Tom Mary ile birlikte okula giderdi. Tom is too young to go to school. Tom okula gitmek için çok küçük. Don't you want to go to school? Okula gitmek istemiyor musun? I went to school with him. Onunla okula gittim. All our children go to school in Boston. Bütün çocuklarımız Boston'da okula gidiyor. I went to school because I wanted a diploma. Okula gittim çünkü diploma almak istiyordum. If you don't go to school, then you won't learn anything. Okula gitmezsen, hiçbir şey öğrenemezsin. I didn't go to school. Ben okula gitmedim. The trouble is that my son does not want to go to school. Sorun, oğlumun okula gitmek istememesi. You'll go to school tomorrow. Yarın okula gideceksin. Is Tom well enough to go to school today? Tom bugün okula gidebilecek kadar iyi mi? A heavy snow kept us from going to school. Yoğun kar yağışı okula gitmemizi engelledi. Education means something more than going to school. Eğitim okula gitmekten daha fazla bir şey demektir. Sami refused to go to school. Sami okula gitmeyi reddetti. I go to school at seven. Yedide okula gidiyorum. The boy went to school. Çocuk okula gitti. The kids will go to school soon. Çocuklar yakında okula gidecekler. I have to go to school. Okula gitmem gerekiyor. Tom has never gone to school. Tom hiç okula gitmedi. How much longer do I have to go to school? Daha ne kadar okula gitmek zorundayım? It's about time you went to school. Okula gitme vaktin gelmişti. Would it be OK if I didn't go to school today? Bugün okula gitmesem olur mu? It is time you went to school. Okula gitme zamanı. He went to school only for a few years. Sadece birkaç yıl okula gitmişti. What would happen if you didn't go to school tomorrow? Yarın okula gitmesen ne olur? Do you like going to school? Okula gitmeyi seviyor musun? I used to go to school with Tom. Eskiden Tom'la okula giderdim. Tom is still too young to go to school. Tom okula gitmek için hala çok genç. Fadil went to school. Fadıl okula gitti. I got up at six, ate breakfast and then went to school. Altıda kalktım, kahvaltımı yaptım ve sonra okula gittim. Tom said he has to go to school tomorrow. Tom yarın okula gitmesi gerektiğini söyledi. Why don't you go to school with us? Niçin bizimle okula gitmiyorsun? Mary pretended she was sick to avoid going to school. Mary, okula gitmemek için hasta numarası yaptı. She used to wash her hair before going to school. O, okula gitmeden önce saçını yıkardı. Instead of going to school, he stayed at home. Okula gitmek yerine evde kaldı. You go to school. Okula gidiyorsun. You don't have to go to school anymore. Artık okula gitmek zorunda değilsin. The kid is old enough to go to school. Çocuk okula gidecek kadar büyük. He goes to school. Okula gidiyor. I can't go to school today because I have the flu. Grip olduğum için bugün okula gidemiyorum. Illness prevented me from going to school. Hastalık okula gitmemi engelledi. Tom hasn't been going to school. Tom okula gitmiyor. The children went to school in spite of the rain. Çocuklar yağmura rağmen okula gitti. Since I was sick, I didn't go to school. Hasta olduğum için okula gitmedim. I don't go to school. Ben okula gitmiyorum. Even though Tom was sick, he went to school. Tom hasta da olsa okula gitti. It is common for students to skip breakfast before going to school. Öğrencilerin okula gitmeden önce kahvaltıyı atlamaları yaygındır. No, today I'm not going to school. Hayır, bugün okula gitmeyeceğim. Children should go to school. Çocuklar okula gitmeli. I'm not going to school today. Bugün okula gitmeyeceğim. I'll make sure Tom goes to school tomorrow. Tom'un yarın okula gitmesini sağlayacağım. I just don't feel like going to school today. Bugün okula gitmek istemiyorum. Slow learners often don't want to go to school. Yavaş öğrenenler genellikle okula gitmeyi istemezler. Why do I have to go to school today? Neden bugün okula gitmek zorundayım? Mary goes to school with my daughter. Mary kızımla aynı okula gidiyor. My daughter went to school. Kızım okula gitti. I was supposed to go to school yesterday, but I thought it was a holiday, so I didn't. Dün okula gitmem gerekiyordu ama tatil olduğunu düşündüğüm için gitmedim. He went to school to study yesterday. Dün ders çalışmak için okula gitti. I didn't go to school because I was sick. Hasta olduğum için okula gitmedim. Tom told me we didn't have to go to school next Monday. Tom bana gelecek pazartesi okula gitmek zorunda olmadığımızı söyledi. She doesn't like going to school. Okula gitmeyi sevmiyor. I don't want to go to school. Okula gitmek istemiyorum. I can't go to school today because I'm sick. Hasta olduğum için bugün okula gidemiyorum. If left to his own devices, he would never go to school. Kendi haline bırakılsa asla okula gitmezdi. They don't go to school at the weekend. Hafta sonları okula gitmiyorlar. The children have gone to school already. Çocuklar çoktan okula gittiler. Tom and Mary went to school together. Tom ve Mary birlikte okula gittiler. I didn't go to school yesterday. Dün okula gitmedim. Are you going to school tomorrow? Yarın okula gidecek misin? I don't want to go to school tomorrow. Yarın okula gitmek istemiyorum. Do you want us to go to school? Okula gitmemizi ister misin? She went to school in spite of the pain in her leg. Bacağındaki ağrıya rağmen okula gitti. Being young means you have to go to school. Genç olmak okula gitmek zorunda olduğun anlamına gelir. I go to school. Ben okula gidiyorum. Tom came down with a cold and couldn't go to school. Tom soğuk algınlığına yakalandı ve okula gidemedi. You go to school, right? Sen okula gidiyorsun, değil mi? I could go to school today. Bugün okula gidebilirim. Our children still go to school. Çocuklarımız hâlâ okula gidiyorlar. He would not go to school for all the world. Dünyayı verseler okula gitmezdi. I think you're too sick to go to school. Sanırım okula gidemeyecek kadar hastasın. He doesn't have to go to school today. O bugün okula gitmek zorunda değil. The children have already gone to school. Çocuklar çoktan okula gitti. He was sick, but he went to school. Hastaydı ama okula gitti. He didn't go to school. O okula gitmedi. Sami probably went to school with Layla. Sami muhtemelen Layla ile aynı okula gitti. I want to go to school in Australia. Avustralya'da okula gitmek istiyorum. It takes two hours to go to school by bus and train. Otobüs ve trenle okula gitmek iki saat sürüyor. Tom used to go to school with Mary. Tom eskiden Mary ile okula giderdi. It's time to go to school. Okula gitme vakti geldi. I go to school every morning. Her sabah okula giderim. It is time he went to school. Okula gitme vakti geldi. Hassan went to school. Hassan okula gitti. He doesn't want to go to school. O, okula gitmek istemiyor. Tom hates going to school. Tom okula gitmekten nefret ediyor. I take a shower every morning before I go to school. Okula gitmeden önce her sabah duş alıyorum. You didn't go to school yesterday. Dün okula gitmedin. Tom and Mary go to school together on the same bus. Tom ve Mary aynı otobüste birlikte okula giderler. You shouldn't go to school tomorrow. Yarın okula gitmemelisin. I don't feel like going to school today. Bugün okula gitmek istemiyorum. When does Tom go to school? Tom ne zaman okula gidiyor? Don't you have to go to school today? Bugün okula gitmen gerekmiyor mu? We must go to school. Okula gitmek zorundayız. Aren't you going to school tomorrow? Yarın okula gitmeyecek misin? Neither Tom nor Mary went to school yesterday. Ne Tom ne de Mary dün okula gitmiş. Why didn't you go to school today? Bugün neden okula gitmedin? Tom didn't need to go to school today. Tom'un bugün okula gitmesi gerekmiyordu. I used to go to school. Okula giderdim. John goes to school. John okula gidiyor. She went to school in spite of the pain in her right leg. Sağ bacağındaki ağrıya rağmen okula gitti. As a rule, I go to school before eight o'clock. Kural olarak, saat sekizden önce okula giderim. Why don't you want to go to school? Neden okula gitmek istemiyorsun? Tom wants to know why Mary didn't go to school today. Tom, Mary'nin bugün neden okula gitmediğini bilmek istiyor. Tom is old enough to go to school. Tom okula gitmek için yeterince büyük. We went to school together. Birlikte okula gittik. Do you have to go to school on Saturdays? Cumartesi günleri okula gitmek zorunda mısın? It is common for students to go to school without eating breakfast. Öğrencilerin kahvaltı yapmadan okula gitmeleri yaygındır. I put on a cap when I go to school. Okula giderken şapka giyerim. I almost always go to school by bicycle. Neredeyse her zaman bisikletle okula gidiyorum. He can not have gone to school. Okula gitmiş olamaz. Jiro doesn't have to go to school today. Jiro, bugün okula gitmek zorunda değil. John isn't well enough to go to school today. John bugün okula gidecek kadar iyi değil. I just don't feel like going to school today. Bugün sadece canım okula gitmek istemiyor. He doesn't want to go to school. Okula gitmek istemiyor. Are you sure you're well enough to go to school? Okula gidecek kadar iyi olduğuna emin misin? I like to go to school. Okula gitmeyi seviyorum. All the kids I grew up with could swim before they started going to school. Birlikte büyüdüğüm bütün çocuklar okula gitmeye başlamadan önce yüzebiliyorlardı. Tom told me we didn't have to go to school next Monday. Tom bana önümüzdeki pazartesi günü okula gitmek zorunda olmadığımı söyledi. I go to school at seven o'clock. Saat yedide okula gidiyorum. Tom goes to school for graphic design. Tom grafik tasarımı için okula gidiyor. You will go to school. Okula gideceksiniz. He learned to write numerals before go to school. O, okula gitmeden önce rakamları yazmayı öğrendi. I don't look forward to going to school. Okula gitmeyi sabırsızlıkla beklemiyorum. We go to school to study. Biz eğitim için okula gideriz. Tom doesn't go to school yet. Tom henüz okula gitmiyor. It is time to go to school. Okula gitme vakti. I hate going to school. Okula gitmekten nefret ediyorum. You'll go to school tomorrow as usual. Yarın her zamanki gibi okula gideceksin. He was going to school. Okula gidiyordu. I went to school in Boston. Boston'da okula gittim. I usually go to school from Monday to Friday. Ben genellikle Pazartesi'den Cuma'ya kadar okula giderim. Tom said he didn't want to go to school today. Tom bugün okula gitmek istemediğini söyledi. I didn't go to school last month. Geçen ay okula gitmedim. I go to school because I want to learn. Okula gidiyorum çünkü öğrenmek istiyorum. Children should go to school. Çocuklar okula gitmelidir. She dislikes going to school. O, okula gitmeyi sevmiyor. I went to school there. Oradaki okula gittim. Tom went to school to learn how to tune pianos. Tom piyano akort etmeyi öğrenmek için okula gitti. She is too young to go to school. Okula gitmek için çok genç. I am going to school. Ben okula gideceğim. I don't want to go to school anymore. Artık okula gitmek istemiyorum. Tom has three children that don't go to school yet. Tom'un henüz okula gitmeyen üç çocuğu var. Tom doesn't want to go to school today. Tom bugün okula gitmek istemiyor. I have a friend who went to school with Tom. Tom'la okula giden bir arkadaşım var. My best friend's sister's boyfriend's cousin knows someone who went to school with Obama. En iyi arkadaşımın kız kardeşinin erkek arkadaşının kuzeni Obama'yla aynı okula giden birini tanıyor. The problem is that my son doesn't want to go to school. Sorun şu ki oğlum okula gitmek istemiyor. Tom doesn't have to go to school tomorrow. Tom yarın okula gitmek zorunda değil. Mary goes to school with my son. Mary, benim oğlumla aynı okula gidiyor. The children went to school in spite of the rain. Çocuklar yağmura rağmen okula gittiler. Tom doesn't have to go to school anymore. Tom artık okula gitmek zorunda değil. He would not go to school for all the world. Dünya dursa okula gitmezdi. Ultimately, he ended up going to school. Sonunda okula gitmeye karar verdi. Tom never went to school. Tom hiç okula gitmedi. We don't go to school on Saturday. Cumartesi okula gitmeyiz. Sami was embarassed to go to school. Sami okula gitmekten utanıyordu. The girl goes to school. Kız okula gidiyor. Do you know where Tom went to school? Tom'un hangi okula gittiğini biliyor musun? Tom still goes to school. Tom hala okula gidiyor. I am going to school. Ben okula gidiyorum. Tom doesn't have to go to school next Monday. Tom önümüzdeki pazartesi okula gitmek zorunda değil. Tom was supposed to go to school with Mary yesterday. Tom'un dün Mary ile okula gitmesi gerekiyordu. Brian went to school with Kate. Brian, Kate ile okula gitti. They usually go to school from Monday to Friday. Genellikle Pazartesi'den Cuma'ya kadar okula giderler. Show More (640)