| 1 |
grieve |
yas tutmak |
v. |
|
- Nancy has been grieving for her dear cat.
- Nancy sevgili kedisi için yas tutuyor.
- Blessings and peace to everyone who is grieving.
- Bereket ve esenlik tüm yas tutanların üzerine olsun.
- Tom is grieving.
- Tom yas tutuyor.
- Tom's grieving.
- Tom yas tutuyor.
- John grieves.
- John yas tutuyor.
- I'm grieving.
- Yas tutuyorum.
- Everyone is grieving.
- Herkes yas tutuyor.
- Don't grieve.
- Yas tutmayın.
- There's no right or wrong way to grieve.
- Yas tutmanın doğru ya da yanlış bir yolu yoktur.
Show More (6)
|
| 2 |
grieve |
üzmek |
v. |
|
- It grieves me to see sick children.
- Hasta çocukları görmek beni üzüyor.
- The loss of their mother grieved them very much.
- Annelerinin kaybı onları çok üzdü.
Show More (-1)
|
| 3 |
grieve |
üzülmek |
v. |
|
- They were grieved by the illness of their aunt.
- Teyzelerinin hastalığına üzülüyorlardı.
Show More (-1)
|
| 4 |
grieve |
kederli |
adj. |
|
- Blessings and peace to everyone who is grieving.
- Kederli olan herkese rahmet ve selam olsun.
Show More (-2)
|
| 5 |
grieve |
matem tutmak |
v. |
|
- There's no right or wrong way to grieve.
- Matem tutmak için doğru ya da yanlış yol yoktur.
Show More (-2)
|
