|
- Let us hope that it represents a road and not an inn.
- Bunun bir hanı değil, bir yolu temsil ettiğini umalım.
- He booked a room for me at the inn.
- Handa benim için bir oda ayırttı.
- Since it was late at night and I was very tired, I stayed at an inn.
- Gece geç saat olduğu ve çok yorgun olduğum için bir handa kaldım.
- They entered the inn and the three settled down at the table, but none of them had an appetite.
- Onlar yolcu hanına girdi ve üçü masaya yerleşti fakat onlardan hiçbirinin iştahı yoktu.
- A fire broke out at the inn where they were staying.
- Kaldıkları handa yangın çıktı.
- I consider life an inn where I have to wait until the stagecoach of the abyss arrives.
- Hayatı, cehennem arabası gelene kadar beklemem gereken bir han olarak görüyorum.
- A fire broke out at the inn where they were staying.
- Onların kaldıkları handa bir yangın çıktı.
- They entered the inn and the three settled down at the table, but none of them had an appetite.
- Hana girdiler ve üçü masaya oturdu, ama hiçbirinin iştahı yoktu.
- We met in an inn.
- Biz bir handa karşılaştık.
- We met in an inn.
- Bir handa tanıştık.
- We put up at an inn at the foot of the mountain.
- Dağın eteğinde bir handa konakladık.
- I consider life an inn where I have to wait until the stagecoach of the abyss arrives.
- Hayatı, cehennem arabası gelene kadar beklemek zorunda olduğum bir han olarak görüyorum.
- He proposed that they stay at that inn.
- O handa kalmalarını teklif etti.
- He proposed that they put up at that inn.
- O handa kalmalarını önerdi.
- We put up at an inn at the foot of the mountain.
- Biz dağın eteğinde bir handa kaldık.
Show More (12)
|