|
- I don't think you'll have to wait for more than three hours.
- Üç saatten daha fazla beklemek zorunda olacağını sanmıyorum.
- Tell them they're going to have to wait.
- Onlara beklemek zorunda olduklarını söyle.
- Tom said he didn't have to wait very long.
- Tom çok beklemek zorunda olmadığını söyledi.
- I wish we didn't have to wait three more days.
- Keşke üç gün daha beklemek zorunda olmasaydık.
- I know Tom has to wait for Mary.
- Tom'un Mary'yi beklemek zorunda olduğunu biliyorum.
- I consider life an inn where I have to wait until the stagecoach of the abyss arrives.
- Hayatı, cehennem arabası gelene kadar beklemek zorunda olduğum bir han olarak görüyorum.
- Tom said he didn't have to wait so long.
- Tom o kadar uzun süre beklemek zorunda olmadığını söyledi.
- How much longer do you think we'll have to wait?
- Daha ne kadar beklemek zorunda olacağımızı düşünüyorsun?
- Tom said he didn't have to wait so long.
- Tom çok uzun süre beklemek zorunda olmadığını söyledi.
- I wish we didn't have to wait.
- Keşke beklemek zorunda olmasak.
- Tom knew he'd have to wait.
- Tom beklemek zorunda olduğunu biliyordu.
- Tom said he didn't have to wait very long.
- Tom çok uzun süre beklemek zorunda olmadığını söyledi.
- Tom told Mary that she didn't have to wait for him.
- Tom, Mary'ye onu beklemek zorunda olmadığını söyledi.
- Tom says he has to wait for Mary.
- Tom, Mary'yi beklemek zorunda olduğunu söylüyor.
- I wish we didn't have to wait.
- Keşke beklemek zorunda olmasaydık.
- Tom told Mary that she didn't have to wait for him.
- Tom Mary'ye kendisini beklemek zorunda olmadığını söyledi.
- Tom said he had to wait for Mary.
- Tom, Mary'yi beklemek zorunda olduğunu söyledi.
- I wish we didn't have to wait three more days.
- Keşke üç gün daha beklemek zorunda olmasam.
- Tom said I had to wait.
- Tom beklemek zorunda olduğumu söyledi.
- I don't care how long I have to wait.
- Ne kadar beklemek zorunda olduğum umurumda değil.
Show More (17)
|
