1 |
humiliation |
aşağılanma |
n. |
|
- After such humiliation, she lacked the courage to face her friends.
- Böylesine aşağılandıktan sonra arkadaşlarıyla yüz yüze gelmeye cesareti yoktu.
- This humiliation will continue if we somehow sanction the invasion of Iraq after the event.
- Bu olaydan sonra Irak'ın işgalini bir şekilde onaylarsak bu aşağılanma devam edecektir.
- Europe's contradictions and prevarications only lead to incomprehension and humiliation.
- Avrupa'nın çelişkileri ve ikiyüzlülüğü sadece anlaşılmazlığa ve aşağılanmaya yol açmaktadır.
- The building of a wall rams home the deep sense of constant humiliation felt in Palestine.
- Duvarın inşası Filistin'de hissedilen sürekli aşağılanma duygusunu daha da derinleştiriyor.
- This has nothing to do with the humiliation of Balkan citizens to which the rapporteur refers.
- Bunun, raportörün atıfta bulunduğu Balkan vatandaşlarının aşağılanmasıyla hiçbir ilgisi yoktur.
- Beware of the boomerang effects of internalised humiliation.
- İçselleştirilmiş aşağılanmanın bumerang etkilerine dikkat edin.
- The further humiliation of Austria was at the very least tolerated.
- Avusturya'nın daha fazla aşağılanmasına en azından göz yumulmuştur.
- That is the real humiliation, the one which is being experienced by the Palestinian people.
- Asıl aşağılanma Filistin halkı tarafından yaşanmaktadır.
- No one should be subjected to such humiliation.
- Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.
- How can you bear such a humiliation?
- Böyle bir aşağılanmaya nasıl katlanabiliyorsun?
- Humiliation is the beginning of sanctification.
- Aşağılamak, yüceltmenin başlangıcıdır.
- How do you put up with that kind of humiliation?
- Böyle bir aşağılanmaya nasıl katlanıyorsun?
- Humiliation is the beginning of sanctification.
- Aşağılanma, kutsallaşmanın başlangıcıdır.
Show More (10)
|
2 |
humiliation |
utandıran durum |
n. |
|
- Mr. Marshall couldn't endure the humiliation of failing his responsibilities.
- Bay Marshall, sorumluluklarını yerine getirememesi karşısında duyduğu utanca dayanamıyordu.
Show More (-2)
|
3 |
humiliation |
küçük düşürme |
n. |
|
- How can you bear such a humiliation?
- Böyle bir küçük düşürmeye nasıl katlanabilirsin?
Show More (-2)
|
4 |
humiliation |
aşağılama |
n. |
|
- How do you put up with that kind of humiliation?
- O tür aşağılamaya nasıl katlanıyorsun?
Show More (-2)
|